AKP Faşizminin OHAL’ine Karşı En Güçlü Barikat: Yüksel Direnişi (15.Bölüm)

YÜKSEL DİRENİŞİ, OHAL İLE ANADOLU HALKLARI ARASINDAKİ EN GÜÇLÜ BARİKAT OLURKEN DÜNYA HALKLARINA DA DİRENMENİN ONURUNU, UMUDUN BİTİRİLEMEYECEĞİNİ VE DAYANIŞMANIN ERDEMİNİ YAŞATTI

TÜM DÜNYADAN DESTEKÇİLER TEK SES OLDU: NURİYE VE SEMİH KAZANACAK- 4

AKP faşizminin Yüksel Direnişi’ni bitirmek için estirdiği teröre, uyguladığı baskıya, haksız gözaltı ve tutuklamalara rağmen, halk Yüksel Direnişçilerini sahiplenmeye devam ediyordu.

Direnmenin ve direnişi büyütmenin sınırı ve biçimi yoktur. Kim elinden ne geliyorsa, koşulları neye elveriyorsa onu yapmaya devam etti. O süreçte yapılan her şeyi tek tek sıralamak mümkün değildir; fakat birkaç örnek vererek süreci anlatmak istiyoruz.

“Ben Yazdım, Sen Tamamla!”

Nereye baksalar onların adlarını duyuyor, fotoğraflarını görüyorlardı. Çaresiz kalan işbirlikçi oligarşi, açlık grevindeki Nuriye ve Semih’in isimlerini yasaklamayı denedi bu kez. Evet yanlış okumadınız; “Nuriye” ve “Semih” demek suç sayılacak ve bu suçu işleyenler cezalandırılacaktı!

Daha önce de birçok kez vurguladığımız gibi, direnmek isteyen için yol, yöntem ve araçlar tükenmez. Önemli olan istemek ve karar almaktır. Halkımız da OHAL keyfiliğine karşı ne olursa olsun direnişçileri sahiplenmeye kararlıydı. Ve Nuriye ve Semih’in isimlerinin ilk hecelerini yazarak “Ben yazdım, sen tamamla” çağrısını bir eyleme dönüştürdü.

Artık dünyanın dört bir yanında NU ve SE yazılıyor, gerisini bir sonraki tamamlıyordu. Kimi yanına açlık grevinin kaçıncı günde olduğunu yazıyor, kimi kalp çizerek sevgi ve sahiplenmesini belirtiyor, kimi de videolar çekip yazılamaları birleştirerek klipler yayınlıyordu.

Sonuç olarak halkın kendiliğinden bulduğu bu eylem biçimi ile hem baskı ve yasaklar aşılıyor hem de bu keyfiliği yüzlerine haykırıyordu. Kısa sürede çığ gibi büyüyen eylem sürecinde yapılan yazılamalara, bugün hâlâ Anadolu’nun farklı şehirlerinde rastlamak mümkündür.

AYDIN VE SANATÇILARDAN NURİYE VE SEMİH’İN HAKLI TALEPLERİNE DESTEK

  • Açlık Grevinin 100. Gününde Yüzlerce Kişi Kadıköy’de Yürüdü

16 Haziran 2017 günü, yüzlerce kişi Kadıköy Süreyya Operası’ndan Khalkedon Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Berkin Elvan’ın anne ve babası Gülsüm Elvan ve Sami Elvan; Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş da vardı. Süreyya Operası önünde bir araya gelerek Kalkedon Meydanı’na doğru yürüyüşe geçenler “Nuriye-Semih Yalnız Değildir”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “KHK’lar Gidecek Biz Kalacağız”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak”, “Her Yer Yüksel, Her Yer Direniş” sloganları attı.

Eylemde ilk olarak konuşan Halkın Avukatı Barkın Timtik “Nuriye’nin 27 kez gözaltına alınmasına rağmen direnişibırakmaması vazgeçmemenin okulu oldu hepimiz için” dedi.

“Nuriye ve Semih için Dayanışma” adına basın metnini oyuncu Defne Halman okudu. Hükümetin iki eğitimciyi açlık ve ölümle terbiye etmeye çalıştığını belirterek, “Nuriye ve Semih’in açlık grevinin 100. günü aynı zamanda hükümetin utancının da 100. günü” dedi. Nuriye ve Semih’in açlık grevinde üçüncü aşamaya girdiklerini hatırlatan Halman, her ikisinin de kalp yetmezliği ile karşı karşıya olduğunu söyledi. “Nuriye ve Semih’in sağlık durumları bizim için kaygı verici” diyen Halman şöyle devam etti: “Sağlık ve yaşam hakları ihlal ediliyor. Sağlıklarını kaybettiler, kaybetmedikleri tek şey ise direnç ve umut. Bugün emekçiler bir kez daha öğrettiler: ‘’İnsan haklarıyla insandır.” Halman hükümet yetkililerine seslenerek, “Nuriye ve Semih neden tutuklandılar? İşini isteme talepleri açlıkla ölümle mi terbiye edilecek? Bunu mu istiyorsunuz?” diye sordu. Halman taleplerini ise şöyle sıraladı: “OHAL ve KHK’lar kaldırılsın. İhraç edilen tüm kamu emekçileri işlerine iade edilsin. Nuriye ve Semih’in talepleri kabul edilsin. Nuriye ve Semih serbest bırakılsın.”

  • Fatoş Güney; 6 Temmuz 2017 günü bir video yayınlayarak şöyle dedi: “İnsanları ölüme mahkûm edenler, insanlıktan çıkmıştır. Ben de bugün Sevgili Nuriye ve Semih için açlık grevi yapacağım.”
  • Yazar ve Şair Nihat Behram; şu şiir ile Yüksel Direnişi’ne desteğini belirtti:

“Korkuya teslim olma!

CESARET MAZLUMUN SİLAHIDIR;

insanlık zalimleri bu silahla yendi.

UMUDUNU BİLİNÇ ve CESARETLE YOĞUR;

zaferin anası odur!”

  • Nuriye ve Semih’in 320. Gününde Basın Toplantısı

22 Ocak 2018 günü Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda “Nuriye ve Semih’in Gülüşleri Solmasın” adlı basın toplantısı gerçekleştirildi. Sanatçı Levent Üzümcü’nün sunuculuğunu yaptığı toplantıda sanatçılar Barış Atay, avukat ve yazar Eşber Yağmurdereli, Nuriye Gülmen’in babası Şaban Gülmen, Yüksel Caddesi eylemcilerinden Acun Karadağ ve Veli Saçılık konuşmacılar olarak yer aldı.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile Skype bağlantısı gerçekleştirildi. Skype bağlantısına Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça, açlık grevinde olan eşi Esra Özakça ve Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın hekimleri de katıldı.

Eşber Yağmurdereli: “Nuriye ve Semih’in direnişini tüm dünya izliyor”

“İnsanların kendi bedenlerini ortaya koymak suretiyle ne demek istediklerini açığa vurma meselesi en genel anlamda bir insan hakkı olduğu gibi özgürlükler listesi içindeki tek tek özgürlüklere baktığımızda yani basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi hepsini tek tek içine alan, demokrasinin olmazsa olmazı bir haktır. Bu özgürlükler insanların mücadeleleri sonucu elde edilmiştir.

Bugün Türkiye’de birçok insan bir KHK ile özgürlüklerinden alıkonuluyor. İşlerinden atılıyor, hapishanelere konuluyor. Türkiye’de bugün yaygın biçimde bir insan hakkı ihlali süreci var. Siyasi iktidar bunu kendi politikasının has unsuru haline getirdi. Hapishanelerin doluluk oranları, insanların işten atılması ile kendi taraflarını ortaya koymuş durumdalar.

Bugün geldiğimiz noktada, evet birçok sorunlar var ama Türkiye, işini kaybetmiş akademisyenlerin mücadelesinin yanı sıra inançlarını, kimliklerini ifade edemeyenlerin de olduğu yer. Bugün hala tanımlanmamış suçlardan dolayı hapishanelerde olanlar var. Bu insanların oluşturduğu bir kitle bugün özgürlüklerini kazanmak için acı çekmektedir. Nuriye ve Semih’in acıları da bunun bir parçasıdır.”

Nuriye’nin Babası Şaban Gülmen: “Nuriye ve Semih kendi mücadelelerini kazandılar; ama biz evlatlarımızı kaybetmek istemiyoruz. Onlar halkın evlatları”

“Biz bu OHAL Komisyonu’na gittiğimizde yetkililere derdimizi anlatamadık, tüm kapılar kapalıydı. Siyasiler bu direnişin bir örgüt talimatı ya da herhangi bir talimatla yapıldığını zannediyorlar. Hâlbuki onların sadece kendi haklarını aradığını toplum anladı; fakat biz bunu bir türlü yetkililere anlatamadık. Biz Nuriye ve Semih’in işlerini geri almasını istiyoruz, bu onların en temel hakkı.”

Nuriye Gülmen de internet üzerinden bağlanarak ‘’Çok kolay karşılanabilecek bir talebimiz var aslında, işimizi geri istiyoruz. Nasıl ki Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilenler yine başka bir kararname ile geri alınabiliyorsa -ki biz bunu gördük- biz de işimizi geri istiyoruz” diye seslendi.

Haftaya Yüksel Direnişi’ni Anlatmaya Devam Edeceğiz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar