AKP Faşizminin OHAL’ine Karşı En Güçlü Barikat: Yüksel Direnişi (16.Bölüm)

Yüksel Direnişi, OHAL ile Anadolu Halkları Arasındaki En Güçlü Barikat Olurken Dünya Halklarına Da Direnmenin Onurunu, Umudun Bitirilemeyeceğini ve Dayanışmanın Erdemini Yaşattı

Tüm Dünyadan Destekçiler Tek Ses Oldu: Nuriye ve Semih Kazanacak- 5

Yüksel Direnişçileri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutsaklığına duyulan tepki ve açlık grevlerinin ilerleyen günlerinde, yapılan destek açıklamalarından derlediklerimizi yayınlıyoruz.

Aydınlar, sanatçılar, avukatlar, yazarlar, gazeteciler Nuriye ve Semih’in yanında olduklarını belirterek direnişten yana saf tuttular. Kimi reformist ve oportünistler de direnişin prestijinden yararlanmak, bu meşru ve halklaşan direnişin dışında kalmamak gibi kaygılarla açıklamalar yaptılar. Sonuç olarak önemli nokta, direnişin halkın her kesimini saflaştırması ve direnişten yana tavır almasını sağlamasıdır. Bu, direnişin gücüdür.

  • Costa Gavras: Mücadele Edenlerin Eylemini Destekliyorum

Yunan asıllı Fransız yönetmen Gavras; açlık grevinin 83. gününde olan tutsak direnişçiler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya desteğini açıkladı. Gavras, Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney aracılığıyla ilettiği mesajda şunları söyledi:

“Değerli Fatoş, açlık grevindeki akademisyenlerin imza dilekçesini seve seve imzalıyorum. Ve ayrıca yanlarında mücadele edenlerin eylemini de destekliyorum. Değerli Fatoş, sana ve Yılmaz’ın anısına dostluk ve sadakatimi iletiyorum.”

  • Avrupalı Demokrat Avukatlar (AED): Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Yalnız Değildir!

Avrupalı Demokrat Avukatlar, Nuriye ve Semih’in 14 Eylül 2017’de görülecek olan duruşmasına çağrı yayınladı ve AİHM aşamasında direnişçilerin avukatlığını üstleneceklerini duyurdu. Yayınlanan açıklamada şunlar söylendi:

“Bugün itibariyle (16.06.2017), Akademisyen Nuriye Gülmen ve ilkokul öğretmeni Semih Özakça’nın açlık grevinin 100. günü. Ancak hala Sincan cezaevindeler.

Bu iki genç eğitimcinin durumu basit; ama Türkiye’deki mevcut durumu mükemmel bir şekilde anlatıyor. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, herhangi bir bireysel gerekçe veya kanıt olmaksızın hükümet kararnamesiyle işten çıkarıldılar. Sadece işlerinden atılmakla kalmıyorlar, aynı zamanda herhangi bir kamu hizmetinden men ediliyorlar, bu da mali destek olmadan kariyerlerine veya günlük yaşamlarına devam edemeyecekleri anlamına geliyor. 100.000’den fazla kamu görevlisi aynı durumda, bu da bir tür “sivil ölüm” ile eşdeğer.

Kasım 2016’da Gülmen ve Özakça, Ankara’nın merkezindeki insan hakları anıtının önünde hükümet kararnamesine karşı oturma eylemi başlattılar. Polis tarafından dövüldüler, 30’dan fazla kez gözaltına alındılar. 9 Mart 2016’da açlık grevine başladılar.

22 Mayıs’ta Nuriye Gülmen ve Semih Özakça evlerinden gözaltına alındı ve bir gün sonra Ankara’daki bir mahkeme onları cezaevine gönderdi. Terör örgütüne katılmak ve propaganda yapmakla suçlanıyorlar. Dava 14 Eylül 2017’de görülecek.

Açlık grevlerine rağmen mahkeme tutukluluklarının devam ettiğini duyurdu. Ancak farklı raporlar ve avukatları, hapiste geçirdikleri her günün onları ölüme bir adım daha yaklaştırdığından endişe ediyor.

Avrupa Demokratik Avukatlar olarak, Türkiye’nin yaşam hakkı gibi temel insan haklarını ihlal etmekte ısrar ettiğini vurgulamak isteriz. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın hayatları bizi endişelendiriyor, ancak sadece onlar için değil. 100.000’den fazla insan işinden atıldı, binlerce insan hapiste ve her gün Türk gazetelerinde yeni bir intihar haberi yayınlanıyor. Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’nin imzacısı genç bir akademisyen, Mehmet Fatih Tıraş, ihraç edildikten aylar sonra intihar etti. Ne yazık ki raporlar onun tek örnek olmadığını gösteriyor.

Avrupa Demokrat Avukatları olarak, mevcut Olağanüstü Hal’in dayattığı olağanüstü önlemler altında bile, temel insan haklarının ve özellikle insan onurunun ihlalinin kabul edilemeyeceğini hatırlatmak isteriz. Bu nedenle, temel insan onuruna saygı gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Son olarak, Avrupa Demokratik Avukatlar’ın da Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı savunduğunu duyurmak istiyoruz. Çünkü onların geleceğinin bizim geleceğimiz olduğuna, tüm ezilenlerin sesi olduklarına inanıyoruz.”

Nuriye ve Semih’in Duruşmasına Sanatçılardan Çağrı

Direndikleri için tutsak edilen Yüksel Direnişçileri Nuriye ve Semih’in 113 gündür tutsak ve 118 gündür açlık grevinde olduklarına dikkat çekilen klip, Barış Pirhasan’ın yazdığı ve Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu şiirle başladı. Zülfü Livaneli’nin Hey Özgürlük şarkısı Derya Köroğlu, İrfan Değirmenci, Hilmi Yarayıcı ve ailesi tarafından seslendirildi. Klibin sonunda “Nuriye ve Semih işlerini istiyorlar. Nuriye ve Semih’e Özgürlük!” denilerek 14 Eylül 2017’de Ankara Adliyesi’nde görülecek olan duruşmaya çağrı yapıldı.

Aydın, Yazar, Sanatçı, Gazeteci ve Milletvekilleri: Nuriye ve Semih Yaşasın!

Gazeteci Ali Haydar Çelebi’nin “Aydınlar Vicdanlara Sesleniyor” başlığıyla Net Haber Ajansı’nda 8 Eylül 2017’de yayınlanan haber derlemesidir:

  • Alper Turgut (Gazeteci/Yazar/Sinema Eleştirmeni): Herkesin her şey hakkında bilgisi hatta fikri olduğu memlekette, haliyle ahkâm kesiyor gibi görünmeyi istemem, yine de 1996 ve 2000 ölüm orucu ve süresiz açlık grevi direnişlerini, Cumhuriyet adına takip ettiğimi ve bu zorlu hak arama eylem türüne hayli hâkim olduğumu belirtmek isterim. İyi ve güzel insanların, dışarıdaki direniş evlerinde, hücre hücre eriyişlerine, 70 kilodan, 30 kiloya inmelerine, aylarca, hatta yıllarca tanıklık ettim. Üstüne de onları anlatan “Sessizliğe Karşı” adında bir kitap yazdım. Doğruya doğru, bu bende harbiden travmaya dönüştü, yaşama bu denli bağlı canların, inançları uğruna can vermelerini seyretmek, kabul buyurun, bir gazetecinin en zorlu sınavı gibiydi. Ece Ayhan’ın meşhur şiirinde dediği gibi, pek çok çocuk, devlet dersinde öldürülmüştür. Ve adaletsizliğin, vicdansızlığın, haksızlığın olduğu yerde, çıkar yol pek yoktur. Sorun ise çoktur ve elbette tanımsız bir kısır döngü vardır. ‘Hayata Dönüş’ katliamının ardından, ölüm orucu eylemi, tamı tamına 2285 güne yayıldı, 122 can, teninden oldu, yüzlerce insan da sakat kaldı. Yaşamayı en hak edenlerin, geri dönülmez yola girmesi, suskun bir toplum, dediğim dedik bir devlet karşısında, insan olan herkesi yaralamıyorsa, yutkundurmuyorsa, canını sıkmıyor, canını yakmıyorsa, insanlık imtihanında hepimiz çaktık demektir. Nuriye ve Semih, hak arama azmi ve bedel ödeme kararlılığınızla, çoktan tarihe geçtiniz, hala ve inatla insan kalmaya çabalayanlar sizi duydu, sizi gördü, sizi anladı. Lakin durabiliyorsanız durun artık, çünkü ölüme çözüm yok. Yaşarsanız şayet, büyük çaresizliğimiz sonlanacak; umut, yine ve yeniden var olacak, sesimiz, seslerimiz daha da çoğalacak, bilesiniz…
  • HDP Siirt Milletvekili Besime Konca: KHK’larla işten atılan Semih ve Nuriye’nin bu mücadelesini büyütmek ve onları yaşatmak sorumluluğumuzdur. Eylül’ün 14’ündeki mahkemeye tüm kamuoyunu duyarlılığa davet ediyorum…
  • CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi: Nuriye ve Semih’i savunmaya devam edeceğiz. Nuriye ve Semih terörist değildir, aksine onlar için ölsün diyenler insan dahi olamaz. Eğer ‘Nuriye ve Semih yaşasın’ demek suç sayılıyorsa ben de bunu binlerce kez söylüyorum. “Nuriye ve Semih yaşasın!”
  • Hasan Sertkaya (Yazar/Şair): “Ne denebilir ki; iki doğru, yaptıkları eylemlerle dünyanın dikkatini yanlışlar içindeki şeytana çektiler defalarca ve ömrünü azalttılar şeytanın.”
  • Efkan Şeşen (Sanatçı): 173 gündür açlar… Ve ölüyorlar… Yetkililerin suskunluğu, tek talepleri olan işlerine iade edilmeyişleriyle ağır bir cinayete dönüşüyor… Nuriye ile Semih bir yerde, vicdanların suskunluğuna karşı da direniyorlar. Herkes biliyor ki insanlığın sınavıdır bu aynı zamanda… Nuriye ve Semih yaşamalı… İnsanlık kazanmalı…
  • Muhammet Uzuner (Oyuncu/Yönetmen): Hiçbir kural, hiçbir yasa (devlet) ya da ilke insan hayatından daha değerli olmamalı.
  • HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer: Nuriye ve Semih’in direnişi iktidarın temelini sarsmaktadır…
  • HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü: Nuriye ve Semih yoldaşın onurlu direnişi ile “Durmayalım Faşizme birlikte dur diyelim”
  • Belma Fırat (Yazar): Nuriye ve Semih’i görmeye Yüksel’e gittiğimizde hastalanmasınlar diye maske takmıştık. Sonradan maskeyi katlayıp cebime koymuşum. Geçenlerde bir restoranda mendil aramak için elimi cebime attığımda karşıma çıktılar. Biz yiyoruz, içiyoruz ve onlar aç. İş için, aş için ölüyorlar. Dileğim bu zulmün son bulması. Haksızca işlerinden edilenlere hakları iade edilsin. Nuriye ve Semih yaşama dönsünler…
  • HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım: İhraç edilenler adına onurlarına sahip çıkan ve bedel ödemekte olan Sevgili Nuriye ve Semih’i selamlıyorum…
  • Sema Kaygusuz (Yazar): “Nuriye ile Semih’in açlığı, büyük açlıktır. İçinden geçtiğimiz şiddeti kendi bedenleriyle Türkiye halkına ifşa ettiler. Bundan sonrası herkese düşen onları yaşatmak olmalı.”
  • Pınar Aydınlar (Sanatçı): Bu ülkenin onurlu insanlarıdır Nuriye ve Semih ve onurun pazarlığı olmaz. Onlar biziz, biz de onlarız!
  • HDP Parti Meclisi Üyesi Arife Çınar: Yürekleri güçlendiren, karanlığa beden ve düşünceleri ile ışık yayan güçlü insan ‘Nuriye ve Semih’… Faşizm çarkı işletilirken, derin sessizliği parçalayarak esir alınmaya çalışılan vicdanlara karşı emek ve insanlık değerlerini yarınlara taşıma umudu oldular… Nuriye ve Semih’in yaşam hakkı ve tüm toplumun yaşam hakikati için hep birlikte yarınlara ses olalım. Saygılar…
  • HDP Parti Meclisi Üyesi Çilem Küçükkeleş: Nuriye ve Semih yoğun karanlık günlerin içinde bile aslında aydınlık içinde oldular. İnsan bedeninin aslında en büyük savunma olduğunu, insan bedeniyle sözler kurulabileceğini çok iyi anlattılar topluma. Semih ve Nuriye asla ölmemeli, yaşarlarsa toplum da ahlaklı, daha düzgün ve daha politik yaşayabilir. Semih ve Nuriye’nin mücadelesi başarıya ulaşmalı. Bu tamamen bizim elimizde, ne kadar sahip çıkarsak, ne kadar sözlerini büyütürsek onları yaşatabiliriz…

Türkiye Sosyalist İşçi Partisi Genel Başkanı Turgut Koçak: Önemli çoğunluğu devrimcilerden oluşan insanlar görevlerinden atılmış, görevlerinden atılırken de terörist diye yaftalamış. İnsanları görevlerinden edersen, mesleğinden edersen, aşından, ekmeğinden edersen, ellerinde başka dayanakları yoksa hiç kuşku yok ki onlar da tepki göstereceklerdir. Gösterecekleri tepki ‘açlık grevi’ tepkisi oldu. İnsanlar, açlık grevi tepkisini ellerinde hiçbir çareleri kalmadığında gösterebilir. Öyle sanıyorum ki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, önlerinde hiçbir yol kalmadığını düşünerek bu yola başvurmuşlardır. Bize sorarsanız biz açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına siyaseten karşıyız. Ama bu şu anlama gelmiyor. İnsanlara ‘direnmemeyi önermek’ anlamına gelmiyor. Bu yüzden de bizler ilericiler, sosyalistler, devrimciler olarak ülkemizde yaşanan bütün bozuklukları, bütün olumsuzlukları görmeden edemeyiz. Üzerine gitmeden yapamayız. Destek vermeden olmaz. Yanında durmadan olmaz. Zaten böyle olmazsak bizim devrimciliğimiz sorgulanır. Açlık grevine siyaseten karşı olmakla birlikte bu yüzden ‘Nuriye ile birlikteyiz’, ‘Semih ile birlikteyiz’. Onlarla birlikte mağdur olan binlerce kişiyle birlikteyiz. Bu bizim devrimciliğimizin gereğidir. Bu insanların mesleği belli, bu insanlar başka bir iş yapamaz, herhangi bir alan kendilerine açık değil. Bunun örneği var. Akademisyen görevden alındı, aynı üniversiteye öğrenci olarak dönmek istedi, hızlı bir genelge ile ‘kamu görevinden çıkarılanların öğrenci olarak alınamayacağını’ duyurdular. Bir ülke İbiş’lerin yönettiği bir ülke durumuna dönerse durum bu hale gelir. Bu insanlar illegal bir örgüt üyesi değil. Haklarını savunmak için Yüksel’e çıktıklarını ilk günden beri herkes biliyor. Adı geçen kişiler terör örgütleriyle ilişkilendirilemez, tutuklanamaz. Ama gelin görün ki tutuklandılar işte. Bu insanlar hayatlarını kaybetmekle karşı karşıyalar. Bizim için her vatandaşın hayatı önemli ama mevcut iktidar için hayatların kıymeti yok demek ki. Bu yaşananlardan bunu anlıyorsunuz. Eğer insansak, insan yüreği taşıyorsak hele bir de sosyalist sıfatını taşıyorsak bu insanların yanında olmamız gerekli.

OHAL Komisyonu’na Çağrı: Görevinizi Yapın! Nuriye Semih için Olumlu Kararınızı Bir An Önce Verin!

Aydın, sanatçı ve sporcular, bir video yayınlayarak OHAL Komisyonu’nu göreve çağırdı. Erkan Oğur’un curasıyla destek verdiği videoda şöyle denildi: “Nuriye Gülmen 6 Ocak 2017, Semih Özakça 29 Ekim 2016 tarihinde ihraç edildi. Nuriye 9 Kasım 2016, Semih 24 Kasım 2017 tarihinde Yüksel Caddesi’ne çıktı. 9 Mart 2017 tarihinde açlık grevine başladılar.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça 20 Temmuz 2017 tarihinde OHAL Komisyonuna başvurdu. 13 Kasım’da başvuru dosyalarıyla ilgili açıklama yapması gereken komisyondan henüz bir AÇIKLAMA GELMEDİ! OHAL Komisyonu’ndan açıklama bekliyoruz. Nuriye ve Semih işe iade edilsin.”

Ayrıca OHAL Komisyonu göreve çağrıldı.

  • Müjdat Gezen (Sanatçı): Bence bu insanların işlerine iade edilmesi, bir an evvel gerçekleşsin. İnsanların vicdanı sızlamasın.
  • Funda Eryiğit (Oyuncu): OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, umuyorum bir an önce bir karara varır. Nuriye ve Semih işlerine kavuşur.
  • Levent Üzümcü (Oyuncu): OHAL yetkilileri, sizden rica ediyorum. Zamanımız çok az kaldı. Lütfen Nuriye ve Semih için olumlu kararınızı bir an önce verin!
  • Eşber Yağmurdereli (Avukat): Semih ve Nuriye’nin, bir an önce OHAL Komisyonu tarafından durumlarının incelenerek mesleklerine ve hayata döndürülmelerini talep ediyorum.
  • Şevket Çoruh (Oyuncu): OHAL İnceleme Komisyonu, Nuriye ve Semih dosyasını derhal açıklasın. Nuriye ve Semih işlerine geri dönsünler.
  • Berivan Aslan (Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili): Baskılara inat korkmadınız ve yılmadınız. Direnişi selamlıyor, sevgiyle kucaklıyorum.
  • İsmail Özen (Kıtalar Arası Şampiyon Boksör): Görevinizi yapınız. Nuriye ve Semih’in gasbedilen haklarını veriniz.
  • Deniz Naki (Futbolcu): KHK Komisyonu görevinizi yapın. Nuriye ve Semih’in gasp edilen çalışma haklarını iade edin!
  • Fatih Maçoğlu (Ovacık Belediye Başkanı): KHK ile görevinden alınan Nuriye ile Semih’i görevine iade ediniz.
  • İhsan Eliaçık (Yazar): Geciken adalet, adalet değildir! Lütfen adaletin gereğini yerine getirin.
  • Defne Halman (Oyuncu): OHAL Komisyonu, derhal gasp edilen haklarını iade etmeli.

Haftaya Yüksel Direnişi’ni anlatmaya devam edeceğiz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar