13 Şubat günü sokakta yürürken, hiçbir gerekçe olmaksızın siyasi şube polisleri tarafından kaçırılarak gözaltına alındım. Gözaltında işkence gördüm, Alibeyköy Karakolu’nda kafama silah dayayarak beni ölümle tehdit ettiler. Ardından göstermelik bir savcılık ve mahkeme tarafından tutuklandım.
29 Temmuz’da çıktığım ilk mahkemede tahliye oldum.
Üzerime atılı suçlamalar;
-Bir iftiracının yalan sözleri,
-Şiir yazmam,
-2000-2007 Büyük Ölüm Orucu Direnişi’ni anlatan kısa bir tiyatro piyesinde oynamam,
-Gözaltında işkenceye karşı direnmem ve susma hakkımı kullanmamdan ibarettir.
Savunmamda bunların hiçbirinin suç olmadığını, polis ve savcının düzmece bir dosya hazırladığını; yaşadığım işkence, ölüm tehdidi, tutukluluk ve sürgünün de, devrimci olduğum için bir cezalandırma yöntemi olarak uygulandığını söyledim. Ayrıca polisin karakollarda terör estirdiğini, hukukun işlemediğini, ülkemize layık olan adaletin bu olmadığını, adalet istediğimi ve tahliye olmam gerektiğini belirttim.
Hiçbir suçum olmadan, yalnızca DEV-GENÇ’li olduğum ve devrimcilik yaptığım için tutuklandığımı biliyorum. Şunu da biliyorum ki; DEV-GENÇ’li olmak, devrimcilik yapmak suç değil, onurdur.
Faşizm, devrimciliği yok etmek için; devrimcileri tecrit ederek yalnızlaştırma, düşüncelerinden arındırma amacıyla kuyu tiplerine sürgün etti. Ben de 16 Şubat’ta tutuklanarak götürüldüğüm Marmara Kapalı Hapishanesi’nden, 1 hafta sonra 24 Şubat cumartesi sabahı Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’ne yani Kuyu Tipine sürgün edildim. Gerek fiziki yapısı, gerek uygulamalarıyla halkların tek kurtuluşu devrimi ve devrimcileri imha etmek amacıyla hazırlanan bu hapishanelerde direndik, direnmeye de devam ediyoruz.
Bu hapishanelere Kuyu Tipi denmesinin sebebi, üç katlı yapısıyla yüksek duvarlara sahip olması, hücreye ait müstakil bir havalandırma olmayan, tel kafesli pencereleri olan, hava ve güneşin içeri girmediği, gökyüzünün neredeyse görünmediği hücrelerden oluşmasıdır. Fiziki yapısıyla kuyuyu andıran bu hapishaneler amaç itibarıyla da tutsakları bir kuyuya hapsetmeyi hedeflemektedir. Uygulamaları ve hak gasplarıyla tutsakların hakları engellenmektedir. Fakat devrimcilerin çıkamayacağı hiçbir kuyu, aşamayacağı hiçbir engel yoktur, bunu da direnişlerimizle dosta düşmana gösterdik, gösteriyoruz.
Daha önce yaşadığım tutsaklıkta, arkadaşlarımızın daha çok olduğu, bir araya gelebildiğimiz, yıllarca direnerek haklar kazandığımız bir hapishanede kalmıştım. Bu tutsaklıkta ise Kuyu Tipinde hem sayıca az arkadaşımla hem de az önce bahsettiğim koşullarda direnerek geçirdik süreci. Günde yalnızca 1 ila 2 saat arası havalandırmaya çıkarılıyor, sohbete hiç çıkarılmıyorduk. Dört duvar, 1 demir kapı ve pencereleri demir parmaklıklarla, sık dokunmuş metal tel örgülerle kaplanmış insanlık dışı hücrelerde aylarca tutulduk. Evet, belki paylaşımımızı, bir araya gelmemizi, güneşi ve havayı engellediler ama on yıllar öncesinde yaratmış olduğumuz Özgür Tutsaklık geleneğiyle yaşamamızı, direnmemizi engelleyemediler. Belki her şeyi yasaklayabilir, engelleyebilirler; fakat direnmemizi asla yasaklayamaz, engelleyemezler. Direniş durmaz, ancak zaferler ve yeni direnişlerle devam eder.
Bizden önce bu Kuyu Tiplerinde kalmış ve direnmiş olan arkadaşlarımızı örnek alarak, hak gasplarına karşı hak verilmez, alınır bilinciyle sloganlarımızla, eylemlerimizle direndik. Direnişimizi ve tavrımızı bizitanıyanlara hatırlattık, tanımayanlara öğrettik. FTiplerini nasıl direne direne mücadelemizle yendiysek,kuyu tiplerini de öyle yeneceğiz.
KUYU TİPLERİNE KARŞI DİRENMELİYİZ!
Çünkü; emperyalizm ve faşizm, Kuyu Tipleriyle önce devrimcileri, sonra halkı teslim almak istiyor.
Çünkü; emperyalizm ve faşizm, dünyada ve ülkemizde devrimcilik düşüncesi ve sosyalizm gerçeğini yok etmek istiyor.
Çünkü; emperyalizm ve faşizm, boyun eğen, ses çıkarmayan, kabullenen ve yön verebildiği devrimci profilini ve bununla birlikte daha kolay sömürebildiği halkları yaratmak istiyor.
Çünkü; tutsaklar, buralarda insan hakları ve onuruna aykırı bir şekilde tutuluyor.
Çünkü; tutsaklar, buralarda aklından, bilincinden, duygularından kısacası insanlığından arındırılmaya çalışılıyor.
Çünkü; buralarda, bugüne kadar direnerek, kancan bedeli kazandığımız haklarımız elimizden alınıyor, engelleniyor.
Çünkü; bu topraklarda biz devrimciler varız ve insan onurunu asla ezdirmeyiz, zalimin zulmüne boyun eğmeyiz.
Çünkü; bu topraklarda biz devrimciler varız ve halkımızın, vatanımızın sömürülmesine izin vermeyiz.
Çünkü; bu topraklarda biz devrimciler varız ve emperyalizme, faşizme karşı; bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesi veriyoruz.
Emperyalizm ve faşizm şunu çok iyi bilsin ki; devrimciler de halkımız da asla boyun eğmez! Devrim yolunda, halkımız ve vatanımız için 55 yıldır mücadelesini sürdüren DEV-GENÇ’lileri işkenceler, tutuklamalar, cezalarla yıldıramaz, DEV-GENÇ’i bitiremezsiniz!
Kuyu Tipleriyle devrimcileri ve halkı teslim almaya çalışan emperyalizm ve faşizm; suçlu olan, halkımızın kanını döken, katleden, zulmeden, azgınca sömüren sizsiniz!
Asıl siz teslim olun halkımıza!