Aydın ve Sanatçılara Çağrı: Sizlerin Yeri, Halkın Yanında, Yanımızda Olmaktır!

Yıldızlı Yürek İbrahim Gökçek’in 2020 Yılında Ölüm Orucunun 304.Gününde Aydın ve Sanatçılara Yaptığı Çağrı ve 318.Gününde Yazdığı Mektup:

“YAPMAMIZ GEREKEN EN ÖNEMLİ ŞEY BÜTÜN SANATÇI DOSTLARIMIZ İÇİN SÖYLÜYORUM BUNU, BİRAZ DAHA KOŞTURMAMIZ GEREKİYOR, BİRAZ DAHA ÖNEMSEMEMİZ GEREKİYOR

(…)

HELİN İÇİN SÖYLEDİĞİMİZ ŞEYLERİ UNUTMAYALIM

BUNLARI UNUTMAYALIM BUNLARI YERİNE GETİRELİM, SİZİ ÇOK SEVİYORUM”

Ölüm orucu eyleminin 318. gününde İbrahim Gökçek, aydın ve sanatçılara hitaben bir mektup yazdı. Mektupta“Ben de yaşamak istiyorum elbette” diyen Gökçek, aydın ve sanatçılara “Artık vakit kaybetmeksizin kendi aralarında heyetler oluşturarak ilgili bakanlık ve cumhurbaşkanlığı ile görüşmeli ve taleplerimizin karşılanmasını sağlamalıdırlar” çağrısında bulundu.

“Bugün sanatımızı özgürce yapabilmek için sürdürdüğümüz ölüm orucu direnişimizin 318. günü. Direnişimiz üzerine bugüne dek çokça şey söylendi, yazıldı, çizildi. Direnişimiz ülkemizin sınırlarını da aştı çoktan. Denilebilir ki; Antarktika’dan Latin Amerika’ya kadar tüm dünyada direnişimiz duyuldu ve desteklendi.

Siz, aydın ve sanatçı dostlarımız, sizlerle aynı sahneyi, kürsüleri paylaştığımız nice günler oldu bugüne kadar. Aynı sahneyi paylaşamadıklarımızla da aynı amaç için; daha adil ve daha yaşanılası bir dünya için sanat yapmanın onurunu yaşadık. Halkın cahil ve örgütsüz kalmasından beslenen egemenlerin baskısını da hep birlikte yaşadık, yaşıyoruz.

Aydın ve sanatçı dostlarımız olarak sizler de ama az ama çok, bu direnişin desteklenmesi ve duyurulması için elinizden geleni yaptınız. Yanımıza gelip açlığımızı paylaştınız, bizim için konserler örgütlediniz. Kişisel olarak da üretimlerinizle bizi desteklediniz ve direnişimizin sesinin duyurulması için pek çok çaba gösterdiniz. Ama ne yazık ki bu direnişi omuz omuza yürüttüğümüz Helin’i yaşatamadık.

Helin’in ve yine adalet için ölüm orucunu sürdüren Mustafa Koçak’ın da yaşamını yitirmesinin ardından benim de ölmemem için çağrılar yapılıyor. Ben de yaşamak istiyorum elbette.

Peki dostlar, direniş bu aşamaya gelmişken, hiçbir somut kazanım elde etmemişken, direnişi ben nasıl bırakırım?

Aydın ve sanatçılar olarak bu devletin baskı ve saldırılarından hepimiz nasibimizi aldık. Oyunlarımız, konserlerimiz yasaklandı, sosyal medya paylaşımlarımız nedeniyle hakkımızda açılan davalar ve soruşturmalar bitmek bilmiyor. Bugüne kadar birlikte ve daha güçlü bir direniş ortaya koyamadığımız için bu denli pervasızlaşmadı mı bu saldırılar?

Tutsak Grup Yorum emekçisi Ali Aracı derhal tahliye edilmelidir. Onun bu tutukluluğunun haklı bir nedeni, hukuki bir gerekçesi yoktur. Yapılan baskınların ne denli haksız ve keyfi olduğu, delilsiz yargılamalar ve adil olmayan yargılamalar sırasında anlaşılmıştır. Grup Yorum emekçileri ve İdil Kültür Merkezi hakkında yapılan yalan ve demagojiler boşa çıkmıştır.

Bütün Grup Yorum emekçileri aslı olmayan gizli tanık beyanlarıyla tutuklandı. Bugün 4 Grup Yorum emekçisi İdil Kültür Merkezi’mizde bulundukları için ve iftiracı tanıkların beyanlarıyla tutuklu.

Biri Ali Aracı. Ben, direnişimin gücü ve sizlerin sahiplenmesi sayesinde tahliye edildim. Ben beraber besteler yaptığımız çalışma arkadaşımı yanımda istiyorum, Ali ile yeni besteler yapabilmek istiyorum.

Tutsak Grup Yorum emekçileri tahliye edilsin ve konser izni verilsin istiyorum!

BU KADAR BASİT VE İNSANİ TALEPLER NİÇİN KARŞILANMAZ?

Taleplerimizin yerine getirilmesini istiyorum! Artık tüm gücümüzle, taleplerimizin karşılanması için iktidara baskı yapmalıyız.

Aydın ve sanatçı dostlarımız artık vakit kaybetmeksizin kendi aralarında heyetler oluşturarak ilgili bakanlık ve cumhurbaşkanlığı ile görüşmeli ve taleplerimizin karşılanmasını sağlamalıdırlar. Hepinizi Helin ve Mustafa’nın sıcaklığı ve direnişimizin coşkusuyla selamlıyorum.”

TİYATROCU GENCO ERKAL HAYATINI KAYBETTİ!

Uzun süredir kan kanseri tedavisi gören tiyatrocu Genco Erkal hayatını 31 Temmuz sabahı kaybetti. Genco Erkal’ın vefat haberini, kurucusu olduğu Dostlar Tiyatrosu duyurdu. Genco Erkal 86 yaşındaydı.

GENCO ERKAL KİMDİR?

Genco Erkal, 28 Mart 1938’de İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi İlkokulu’nda yatılı okuduktan sonra orta öğrenimini Robert Kolej’de, yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi’nin Psikoloji Bölümü’nde tamamladı.

Tiyatroya ilgisi lise yıllarında başladı. Profesyonel tiyatroya Muhsin Ertuğrul’dan gelen teklifle başladı. İlk profesyonel oyunu Kenter Tiyatrosu’nda sahnelenen Çöl Faresi oldu. 1969’da Mehmet Akan, Şevket Altuğ, Ferit Erkal, Arif Erkin Güzelbeyoğlu ve Nurten Tunç ile birlikte Dostlar Tiyatrosu’nu kurdu. Genco Erkal oyuncu ve tiyatro yönetmeni olarak birçok ödüle değer görüldü; çeşitli kurumlar tarafından yaşam boyu başarı ödülü ile ödüllendirildi.

Ama aynı zamanda Genco Erkal’ı, dünya halklarının katili ABD’nin bizim çocuklar dediklerinden olan Anadolu halklarının düşmanı, katili Kenan Evren’e yazdığı mektupla, halkların düşmanı ve emperyalistlerin ülkemizdeki işbirlikçilerinden Koç Ailesi’nden aldığı ödülle, dünya halklarının katili Hitler’i ve kurtarıcısı olan Stalin’i birbirine benzeten kişi olarak da Anadolu halkları hatırlayacaktır!

GELENEKSEL AYDINLAR SINIFTA KALDILAR!

Baştan bu yana tekrarlıyoruz. Ülkemizde dürüstdemokrat aydın olabilmenin bile bir bedeli vardır. Nice aydınlarımız, salt gözdağı amacıyla da olsa yıllardan beri hapishanelere atılmıştır. Öyle ki, geleneksel aydın ve sanatçılarımıza esin kaynağı olan hapishaneler, aynı zamanda onların geleneksel yanlarını biçimlendiren kurumlar da olagelmiştir.

Nitekim 12 Eylül sonrasında da aydınlarımız dört duvarla çevrili gerçeği gördüler. Genelde yaşananları yaşamadılar ama yaşananlara kulaklarını tıkadılar, gözlerini kapadılar.

Hapishaneler, devletin resmi işkencehanelerine dönüştürüldüğünde, koğuşlar, koridorlar işkence görenlerin sesleriyle çınlarken, onlarla aynı koğuşta, aynı blokta kalan aydınlar, bu sesleri duymadılar! İşkenceyi, işkencecileri lanetleyen seslerin yanına, seslerini katmak için hiçbir şey yapmadılar.

Barış, demokrasi savunucuları, işçi sınıfının temsilcisi iddiasında olanlar temsil ettikleri tüm değerler ayaklar altına alınmışken insanlık onurunu çiğneyen yaptırımlar karşısında sustular. Yalnız bir baskı aracı olarak söyletilen İstiklal Marşı söylerken, sesleri duyulabildi.

“Gencecik insanlar”, insanlık onuru ve siyasi kimliklerini korumak için tereddütsüz ölümü kucaklarken aydınlarımız bütün dünyanın gözü üzerlerindeyken bile, binlerce devrimcinin, yurtseverin faşizmin hapishanelerinde nelerle karşı karşıya kaldıklarını, özverilerini, direnişlerini tek kelimeyle getirdiler. Aydınlarımız 12 Eylül hapishaneler sınavlarında sınıfta kaldılar.

22. VEHBİ KOÇ ÖDÜLÜ GENCO ERKAL VE DOSTLAR TİYATROSU’NA VERİLDİ

Türkiye’nin ilk özel vakfı olan Vehbi Koç Vakfı Ödülleri’nin 22.si, Genco Erkal ve kurucusu olduğu Dostlar Tiyatrosu’na verildi.

Koç şunları kaydetti:

“Genco Erkal, 64 yıllık sanat hayatı boyunca hepimizi hayran bırakan tiyatro oyunculuğunun yanı sıra, demokrasi, insan hakları ve düşünce özgürlüğünün, ateşin savunucularından ve bayraktarlarından oldu. İnandığı doğrulardan katiyen şaşmadı; toplumcu söyleminden hiçbir zaman ödün vermedi.”

‘GURUR DUYDUM’

Genco Erkal da Vehbi Koç Vakfı’na teşekkür ederek şunları söyledi:

“Bugün burada hakkımda öyle güzel şeyler söylendi ki gurur duydum, bana sadece teşekkür etmek kaldı. Ödül tanıtım filminde beni hak etmediğim ölçüde göklere çıkaran dostlar, sağ olsunlar, var olsunlar.

Beni bu ödül için öneren seçici kurul üyelerine de kocaman bir teşekkür borçluyum.

En büyük teşekkür tabii ki Vehbi Koç Vakfı’na.

Bana layık görülen bu çok değerli ve saygın ödül için Vehbi Koç Vakfı’na yürekten teşekkür ediyorum.”

“TEK DİLEĞİM ÜZERİMİZE ÇÖKEN BU KARABASANDAN KURTULMAK VE AYDINLIK BİR ÜLKEYE ULAŞMAKTIR”

Ödül için Vehbi Koç Vakfı’na teşekkür eden Genco Erkal, “Belgeselde hakkında dile getirilen övgülerden utandığını” söyledi.

Asıl utanılması gereken nokta bu değil tabii ki; halkların düşmanı ve ülkemizi talan eden ve yağmalayan emperyalistlerin işbirlikçisi olan Koç Ailesi tarafından bu ödüle aday gösterilmekten ve bu ödülü almaktan utanmak gerekirdi.

TİYATRO OYUNCUSU GENCO ERKAL’IN STALİN PAYLAŞIMINA TEPKİ YAĞDI

“Stalin’in Ölümü adlı müthiş filmi izledim az önce. Diktatörlerin sonu budur beyler. İbret olsun.” Diye yazan Erkal’a halkımız gereken cevabı verdi:

* STALİN’İ SEVMEZLER ÇÜNKÜ ONLARIN ADOLF HİTLER’İNİ YENDİ

* STALİN DİKTATÖR DEĞİL, SOVYET HALK ÖNDERİDİR

* STALİN DÜŞMANLARINI YENECEĞİZ

* TALİHSİZ BİR TWEET OLMUŞ SAYIN ERKAL, BİR HALKIN ÖNDERİDİR STALİN

TAYAD’LI AİLELERİN ANLATIMI:

Genco Erkal’la tiyatroda görüştük. Bize ertesi gün için Dostlar Tiyatrosu’nda randevu verdi. İki kişi gittik, kendisini sorduğumuzda, gişeden elimize bir zarf verdiler.

Randevuya gelemediğinden, ayrı bir randevu için haber ya da telefon numarası bıraktığını zannederek zarfı açtık.

Bir de ne görelim; para…

Ne kadar olduğuna bakmadık.

Sekiz-on tane kadar binlik vardı zannedersek.

Bu duruma çok üzülmüştük.

Bu kampanya sırasında hiç kimseden para istememiş, tüm maddi yükü biz karşılamıştık.

Zarfı gişedeki görevliye geri verip, çok üzüldüğümüzü, kimseden para istemediğimizi söyleyip, teessüflerimizi bildirdik.

Bizleri başından savmak istedi diye düşündük.

Bir oyununu izlemeye gittiğimizde tekrar görüşme fırsatı doğdu.

Biz bir şey söylemeden, çok üzüldüğünü belirtip özür diledi. Olaydan sonra bizi çok aramış ama ulaşamamış. Metni imzalamak istediğini, her konuda yardımcı olacağını belirtince, üzüldüğüne inandığımız için imzasını kabul ettik.

Diğer oyuncular da imzaladılar.

Daha sonra dost olduk.

Ölüm orucu döneminde sürekli görüştük, bizden bilgi aldı ve üzüntülerine tanık olduk.

İBRAHİM GÖKÇEK ZAMANINDA GENCO ERKAL İÇİN ŞÖYLE DEMİŞTİ:

“Bir Kere de Nazım Hikmet Gösterisini Esenyurt’ta Pazar Tahtaları Üstünde Yoksullar için Oynasın” Genco Erkal bu eleştiriye, öz eleştirisini Grup Yorum’un Tam Bağımsız Türkiye Konseri’nde sahneye çıkıp şiirlerini okuyarak vermişti.

SANATÇI VE AYDINLARA ÇAĞRIMIZDIR:

Faşizm sizleri, ya kendinin olmasını istediği kalıpta“aydın’’ olarak görmek istiyor ya da tersi durumda, başınıza gelecekleri dolaylı olarak değil, pervasız yöntemlerle dolaysızca gösteriyor.

Bugün, ‘yansızlığın’ aslında, koca bir aldatmaca olduğu iki kutuplu bir dünyada, sıradan, kendine‘insanım’ diyen birinin bile bir taraf olduğu, tarafsız kalınamayacağı bir dünyada yaşıyoruz.

Kimsenin, ben tarafsızım diyemeyeceği bir dünya bu. Ya emperyalizm ve işbirlikçileri hain oligarşilerden yana olacaksınız ya da sömürülen ve ezilen dünya halklarından yana.

Ülkemizde de ya SABANCILAR, KOÇLAR, ENKALAR, CENGİZ HOLDİNG, DOĞUŞ GRUBU vb.nden yana olacaksınız ya da halkımızdan yana. Başkaca bir tercih yoktur.

‘Hayır ben aydınım, ne ondan, ne bundan yana değilim’ demek, soyut bir sınıflar üstü tavır takınmaya çalışmak, hem koskoca bir palavradır, hem de bugün iktidar durumunda olan oligarşiden, faşizmden yanayım demenin tersten söylenişinden başka bir anlama gelmez. Oysa sizler, asla misyonunuz gereği tarafsız olamazsınız.

Elbette, halktan yana olmanın bir bedeli olacaktır. Hem de en ağır olanından!

Unutulmamalıdır ki güzel yarınlara ulaşmak isteyen, herkes onun gerektirdiği zorlukları göze almak, özveriyi ve cesareti göstermek zorundadır.

Aydın olmanın bedelini göze alıp almama sorunu, yansızlık teorileri üreten ’aydıncıkların’ sorunudur.

Ucuz kahramanlık peşinde olanlar, aydın olmayı salt; sanatçılığa, bilim adamlığına, öğretmenliğe vb.ne indirgeyenler, faşizme karşı mücadelede nefeslerini yarı yola kadar tutabilecek, yarı yolda aydın olmanın gereklerini unutacaklardır.

Bundan daha doğal ne olabilir ki?

Çünkü, böylelerine aydın denmez…

SİZLER, HALKIMIZIN ÖZGÜRLÜK VE KURTULUŞ MÜCADELESİNDE YERİNİZİ ALMALISINIZ!

BU MÜCADELE EN SIRADAN BİR İNSANA BİLE BÜYÜK GÖREVLER YÜKLERKEN; SİZLERE DE KENDİ YETENEKLERİNİZ VE GÜCÜNÜZ ORANINDA GÖREVLER YÜKLÜYOR.

SİZLERİN YERİ, HALKIN YANINDA, YANIMIZDA OLMAKTIR. SİZLERİ, BİR KERE DAHA BU VESİLEYLE YANIMIZA; HALKIN YANINDA MÜCADELE ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ.

Bu Çağrı Halk Okulu Dergisi’nin 251. Sayısında Yayınlanmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar