Ayten Öztürk Değil İşkenceciler Yargılansın

Ayten Öztürk, 2.5 yıldır ev hapsinde olmasına rağmen 6 Şubat tarihinde komplo bir dosya ile tutuklandı. 30 Ekim Çarşamba günü tutuklu olduğu dosyanın mahkemesinde yaptığı savunmayı paylaşıyoruz.

*

Ayten Öztürk: Öncelikle burada beni savunmak için gelen avukatlarıma ve yanımda olan, destek olan insanlara, gazetecilere, milletvekillerine, sanatçılara teşekkür ediyorum.

Nasıl gözaltına alındığımı anlatmak istiyorum. Çünkü bu önemli, ben 2,5 yıldır ev hapsindeydim. O koşullarda evimin kapısı kırılarak, direkt olarak evime girildi. Çok terörize bir gözaltı süreciydi ve hiçbir açıklama yapılmadan, kapının kırık camları üzerinden sürüklenerek alındım

Ben 7/24 denetim altındaydım. Buna rağmen bana böyle bir uygulama yapıldı. Gözaltına gittiğimde yeni ameliyat olmuş insanlar vardı, önlerine geleni toplayıp getirmişlerdi.

Hepiniz bilirsiniz ki ev hapsi altında olmak, kişinin kendi gardiyanı olması demektir. Buna rağmen yapılan suçlamalar akıl dışıydı. Size bulunduğum ev hapsi koşullarını anlatmak istiyorum. Bir gecekonduda yaşıyordum, evim karakola 100 mt idi…

Evimin yola bakan odasında uyuyorum. Bunu belirtiyorum çünkü her gece karakolun akrep aracı ışıkları açarak evimin önünden geçiyordu. Kaldı ki ayağımda elektronik kelepçe bulunuyordu…

Geceleri kelepçe çekmiyor diyerek arıyorlardı. Gece 2,5’ta, 3’te aranıyordum. Bunların hepsi, izleme merkezinin kayıtlarında vardır… Elektronik kelepçe tam 15 kez değiştirildi.

Ev hapsinde tutulduğum 2,5 sene boyunca evim tam 5 kez basıldı. Hiçbir zaman suç unsuruna rastlanılmadı. Bir ev baskınında tehdit edildim. “Bir gün senin için geleceğiz ve buradan alacağız.” dediler. Bugün tutukluluğum bu planın sonucudur.

Hastaneye gittiğimde de mahkeme izin verdikten sonra iki farklı denetim merkezine bildiriyordum. Kendini gizlemeye çalışan 5-6 polis tarafından takip ediliyordum her hastaneye gittiğimde…

Ben ekmek almaya bile gidemezken, akla mantığa uymayan iddialarla buradayım. Memleketimde deprem oldu; ne ailemi görebildim, ne de mezarlarına gidebildim. Elektronik kelepçeli olup da ülke dışına giden, mafyacılık yapan, kadın öldüren insanları görüyoruz. Onlara bir şey olmuyor…

Ben 2018’de 6 ay boyunca gizli bir işkencehanede her türlü işkenceyi yaşadım. 4 adımlık bir hücrede askı, falaka, taciz, tecavüz tehditleri, elektrik-elektroşok dahil her işkenceyi yaşadım. Başkaları hakkında ifade vermemi istediler, onlarla konuşacak bir şeyim yoktu, konuşmadım.

Ayağa kalkamayacak bir haldeydim. Bana “Seni gerekirse tekrar tekrar iyileştirir, işkence yapmaya devam ederiz” diyorlardı. “Seni kimse aramıyor, ölsen de kimsenin umrunda olmaz” diyorlardı. Zaten ölme noktasına gelmiştim…

En sonunda işkencecilerden biri; “Seninle işimiz bitti, mahkemeye teslim edeceğiz” dedi. Beni Ankara’da ıssız bir araziye bıraktılar. Doğru düzgün ayakta duramıyordum. Daha sonra Ankara Siyasi Şube polisleri bulunduğum yere gelerek beni gözaltına aldı.

Beni ilk gören avukatlarım oldu, çok sayıda avukat beni ziyaret etti. Ve 6 ay boyunca ailem, sevdiklerim beni her yerde aramışlar. Mezarlarda, morglarda, hastanelerde aramışlar. Babam benim bulunduğumu göremeden vefat etti…

İşkence yaralarım gözüküyordu. Hakim ve savcılar yüzüme bile bakmıyordu. İşkence yaralarımla ilgili hiçbir şey sorulmadı.

Ne çocuk istismarcısının halk tarafından linç edilmesi olayıyla ilgili ne de bugün hakkımda hiçbir delil yoktur. 6 aylık işkence süreci boyunca onların istediğini yapmadığım için cezalandırılıyorum.

Çabuk geçin diyorsunuz. Ben bu işkenceleri 6 ay yaşadım. 6 dakika dinlemeye dayanamıyorsunuz değil mi? Ben 6 ay bu işkenceleri yaşadım, 6 yıl boyunca da anlattım…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar