Ayten Öztürk, Ev Hapsinde 963. Gün!
Ayten Öztürk’ün tedavi hakkının engellenmesine dair yaptığı açıklamayı paylaşıyoruz.
*
Dün hastaneye gitme talebimin mahkeme tarafından reddedilmesi ile ilgili açıklamamdır:
“Tedavi Hakkım Engellenemez!
Rahatsızlığım nedeniyle 3 ay önce Yargılandığım 3. Ağır Ceza Mahkemesinden doktorumun randevu talep yazısıyla izin aldım…
Mahkemenin ilettiği karar; “elektronik kelepçe çıkarılmadan yaparsanız yapın” şeklindeydi. Doktorlar elektronik kelepçenin ayağımı yakmaması için (çünkü ameliyat sırasında elektrik de kullanılıyor) naylonla izole etmek zorunda kaldılar.
Ben bu ameliyatı yaptırmak zorunda olduğum için o gün ameliyat oldum ve sağlığıma zarar verebilecek kitleler alındı. Bu kitlelerin daha sonra tekrar oluşma ve riskine karşı ara ara kontrole gitmem gerekiyor.
Ameliyattan yaklaşık bir hafta sonra bir kontrole gittim belli aralıklarla kontrolün sürdürülmesi gerekiyordu. Kontrol için doktorum bir randevu talep kâğıdı yazdı ve mahkemeye ilettik. Mahkemenin kararı şöyle oldu: “Talebin içeriği incelendiğinde, sanığa verilen ceza miktarı göz önüne bulundurularak sanık müdafiinin talebinin REDDİNE”
Benim düzenli kontrol edilmesi gereken en az üç kronik rahatsızlığım olduğu halde, bu hafta mahkemenin verdiği bu karar diğer rahatsızlıklarımın da tedavisinin mümkün olmadığını gösteriyor.
Ben 2,5 yıldır ev hapsindeyim. 6 ay boyunca yaşadığım işkencelerden dolayı bedenimde oluşan kalıcı rahatsızlıklar nedeniyle defalarca doktora gittim. O zaman da hakkımda istenen cezanın oranı aynıydı. Bugün değişen nedir?
Ev Hapsindeki bir insanın tedavi olup olmayacağına 3. Ağır Ceza Mahkemesi neye göre karar veriyor.
Heyet tıp alanındaki kararları da insan hayatıyla oynayacak kadar kolay verebiliyorsa sağlığımın bir garantisi yoktur.
Bu kararla ev hapsindeki bir devrimcinin hiçbir sağlık güvencesinin olmadığını göstermiş oluyorlar.
3. Ağır Ceza Mahkemesi, aldığım cezayı göz önünde bulundurarak beni zan altında bırakmaya çalışıyor. Mahkemeye şunu sormak hakkım; 2,5 yıllık ev hapsi süresince, defalarca hastaneye de gitmeme rağmen tek bir ihlal söz konusu mu? Elbette ki hayır bu cezayı hapishaneden tahliye olduğum gün aldım ve bunu tüm kamuoyu biliyor. Ben de bu haksız cezaya karşı hukuk mücadelemi ilk günden itibaren sürdürüyorum. Adalet sistemine güvensizliğin %70’lere ulaştığı ülkemizde hakkımda verilen bu karar şaşırtıcı olmasa da kabul edilemez
Tüm kamuoyuna tekrar hatırlatmak için belirtmek istiyorum, hakkımda verilen ve tedavimin önünde engel olarak görülen cezanın oranı 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Bu ceza bir iftiracının 2008 yılında “tecavüzcünün linç olayını kaldırımdan izledi” beyanı üzerine ve asıl olarak işkenceye karşı direnişim ve devrimci kimliğim nedeniyle aldım. Ortada olayla bağlantılandırılabilecek tek bir delil yoktur.
Asıl gerçek 6 ay gizli bir işkence merkezinde yaşadığım işkencenin gizlenmeye çalışılması, üstünün örtülmesidir.
Bunun için bu ceza veriliyor, bunun için tedavim engelleniyor ve bunun için de 2,5 yıldır ev hapsindeyken günün ve gecenin her saatinde kelepçe çekmiyor bahanesiyle telefonla defalarca aranabiliyorum.
İşkence her boyutuyla devam ediyor; evim 5 kez basıldı, tehdit edildim, evimin önünden sıkça geçen zırhlı araçla taciz edildim, her an kontrol gerekçesiyle evime gelindi, üstelik karakol evime 5 dakika uzaklıktayken tüm bunlar yapıldı, yapılıyor.
Mafyacıların, tecavüzcülerin, katillerin, işkencecilerin elini kolunu sallayarak dolaştığı ülkemizde devrimcilere yönelik uygulanan bu yasal zorbalığı asla kanıksamayacağım.
Hakkımda verilen bu karar, 6 ay boyunca işkencede direnmemin intikamıdır.
İşkence altında bana söylenen “seni hapislerde çürüteceğiz” söyleminin karşılığıdır. İşkencenin tedavi hakkının gaspı şeklinde sürdürülmesidir.
Evet bu ülkede işkence vardır. Hem de her boyutuyla var. Ama bu ülkede işkenceye karşı canları pahasına direnenler de vardır.
Ben de bu adaletsizliği asla kabul etmeyeceğim.
Ev Hapsim Kaldırılsın, hakkımdaki hukuksuz cezalar bozulsun!
31.1.2024- Ayten Öztürk