Cemevlerinden Lübnan Açıklaması: İsrail’in Saldırganlığına Karşı Lübnan Halkının Yanındayız!

İsrail’in Saldırganlığına Karşı Lübnan Halkının Yanındayız!

ABD-İsrail koalisyonu bölge halklarını ve direnme odaklarını hedef alan saldırılarını tırmandıran adımlar atıyor. Son bir yıl içinde Filistin ve Lübnan topraklarını doğrudan hedef alan saldırılarda onbinlerce kişi hayatını kaybederken, Gazze Şeridi’nde görüldüğü üzere, irili ufaklı çok sayıda yerleşim yerinin altyapısı ortadan kaldırılarak işgal durumu derinleştiriliyor. BM raporlarına göre; İsrail rejiminin kara ve hava saldırıları neticesinde Gazze Şeridi’nde bina stoklarının %66’sı hasar gördü. Mevcut saldırganlık kapsamında Suriye, Irak ve Yemen’e dönük hava saldırıları da devam ediyor. Dur durak bilmeyen bu saldırganlık hiçbir kural, kaide ve sınır tanımaksızın dayatılmaktadır.

İşgal ve savaş aygıtı siyonist rejim varlığını ABD’yle kurduğu ‘parça-bütün’ ilişkisiyle temellendiriyor. İşgal edilmiş Filistin toprakları üzerinde tahkim edilen, bir çeşit Apartheid sistemi işlevi gören bu rejim bileşeni unsurlarla birlikte dinsel fanatizmin en uç örneği olma özelliğine sahiptir. “Vadedilmiş topraklar” mistifikasyonu üzerinden dünyanın dört bir yanından topladığı kolonyal kıtaları Filistin topraklarına taşıyan, süreklilik gösteren şekilde yayılmacılığını genişleten siyonist emellere dikkat çekmek her şeyden önce insani, vicdani ve ahlaki bir sorumluluktur. Hakikatli herkes meseleye duyarlılık gösterirken bu kriterleri göz önüne getirmelidir.

Hegemonik devletlerin bölgeyle ilgili politikalarını kabul etmeyen, sömürgecilik karşıtı tutum sergileyen ve meşru mukavemet çizgisinde buluşan bölgesel direnme dinamikleriyle dayanışma gösterip-göstermemek nerede durduğunuzu özetler. Emperyalizm-Halklar saflaşmasına “zalimlerle uzlaşmayı alçalmak” olarak gören tarihsel perspektifimizle yaklaşırken; emperyalizme, siyonizme ve işbirlikçilerine karşı tavrımızı halkların eşitlik, bağımsızlık ve kurtuluş mücadeleleriyle birlikte somutlaştırırız. Güncelde de amansız-fakatsız Filistin ve Lübnan halkından yana tarafız.

İsrail rejiminin Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırı ve katliamlarda hayatını kaybedenlerin sayısı 42 bine yaklaşırken, yaralı sayısı da 96 bine çıktı. Büyük ölçüde yaşanmaz hale gelen Gazze’nin %15’ne tekabül eden alanına sıkışan halk işgal güçlerinin kuşatması altında hastalık ve açlık kriziyle de karşı karşıya. Ağır koşullara rağmen Filistinliler direnme kararlılığını koruyor ve tehciri kabul etmiyor. Siyonist rejim, Batı Şeria’da yoğunlaştırdığı baskısını aralıksız sürdürüyor. Ülke dışında faaliyet gösteren Filistin direniş hareketlerinin lider ve yöneticilerine yönelik uluslararası terör ve suikast saldırıları da hız kesmeden devam ediyor. İsrail rejiminin farklı ülkeleri içine alan uluslararası terör saldırıları ABD ve İngiltere’nin kendilerine sağladığı üs, ekipman ve istihbarat desteğiyle gerçekleşiyor. Rejim yetkilileri pervasızlıklarını batılı emperyalistlerin bu kolektif suç ortaklığından almaktadır.

İşgal altındaki Filistin topraklarının kuzey komşusu Lübnan bölgeyi vahşete, kitlesel katliamlara boğan siyonist rejimin hedefinde. Rejim katliamlarını Lübnan’a taşıyarak ilhak ve işgal alanlarını genişletmenin planlarını yapıyor. İsrail rejimi kuruluşundan itibaren Lübnan’ı bir yayılma alanı olarak gördü. Çeşitli evrelerde parçalı olarak işgale yeltendi. 15 yıllık Lübnan iç savaşını bitiren Taif Anlaşmasında (1989) dış güçlerin olası saldırılarına karşı Lübnan direnişinin yurt savunması temelinde askeri yapısının korunması kararı alındı. En son 33 gün süren 2006 savaşında Lübnan direnişi tarafından İsrail’in işgal güçleri Lübnan topraklarından sökülüp atıldı.

2011 tarihinde İsrail’in güvenliği için Suriye’ye karşı açılan savaşla birlikte yeniden işgal girişimleri devreye girdi. İsrail rejiminin desteklediği Nusra, Işid ve ÖSO gibi mezhepçi terör örgütleri Lübnan-Suriye sınır hattı boyunca kümelenmeler oluşturdu, bir dizi yerleşim birimini ele geçirdi. Aynı proje örgütler Suriye’de kendilerine biat etmeyen halkı katliamlarla teslim almaya yoğunlaştı. Lübnan direnişinin bu kırılma anında Suriye hükümetinin davetiyle savaşa taraf olması sahada dengeleri değiştirdi. Bekaa’dan Kuseyr’e ve Şam banliyölerine uzanan geniş bölge mezhepçi terör örgütlerinden temizlendi, Lübnan’ı Suriye üzerinden işgal girişimi yenilgiye uğratıldı.

Lübnan’da olduğu gibi Suriye’de de farklı dini, sosyal ve kültürel aidiyetlerden halk kesimleri tarafından olumlu karşılanan ve saygı duyulan Lübnan direnişinin lideri Hasan Nsrullah’ın üstlendiği misyona, pratikte kazandıran duruşuna dikkat çekmek hakkını ona teslim etmek anlamına gelir. İnandığı şekilde Hüseyni geleneğe sahip çıkan, mazlumun carına yetişen ve ömrünün sonuna kadar siyonist işgalcilerle mücadele eden bir liderliğin ardından yalanlar bocalayan, nefret sözleri kuranlar bir taraf, biz bir tarafız.

İsrail rejimi, Lübnan’a yönelik saldırılarını 17 Eylül günü dijital-cihaz patlamalarıyla başka bir boyuta taşıdı. Karakteristik özelliği terör saldırısını halk arasında korku ve panik yaratarak gerçekleştirdi. Ev, işyeri, pazar, alışveriş merkezi gibi yerlerde peş peşe patlatılan cihazlar nedeniyle aralarında çocuklarında bulunduğu onlarca kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Lübnan’ın güneyinde başlayan, aylardır devam eden saldırılarda bugüne kadar 1750 kişi hayatını kaybederken 8770 kişi yaralandı. 28 Eylül günü Beyrut’un Dahiye semtinde toplantı halinde olan Lübnan direnişi lideri Nasrullah ve komutanların yerlerini tespit eden İsrail rejimi savaş uçaklarından attığı 83 ton bombayla direniş liderini ve bazı komutanları öldürdü. Bombalı saldırı Dahiye semtinde büyük bir yıkıma yol açtı, onlarca sivil insanın öldüğü rapor edildi. Daha kaotik gelişmeleri tetikleyen bu dehşetengiz saldırının tozu dumanı arasında 30 Eylül’ü 1 Ekim gününe bağlayan saatlerde Lübnan’a ‘karadan harekat’ başlatıldığı duyuruldu. Rejim güçleri mekanize-tankçı birliklerle Lübnan sınırında mevzilendi. İşgal saldırısı başladığı takdirde savaş bölgesel savaş aşamasına tırmanabilir. Bölgeyi emperyalistler adına ucu açık savaşa zorlayan siyonist aygıta karşı çıkmak, hedef halklarla dayanışmayı büyütmek aciliyet arz etmektedir.

Biz; Sultangazi ve GOP ilçelerinde yaşayan Alevi toplumuna hizmet eden Cemevleri olarak Lübnan ve Filistin halklarına siyonist işgalcilerin saldırılarında kaybettikleri canlar için başsağlığı diliyoruz. ‘Haksızlıklar karşısında susanlardan’ olmadığımızın bilinmesi içinde bu açıklamayı yapmayı zorunluluk olarak kabul ettik. Türkiye’de ‘Kürecik radar üssü’ gibi İsrail rejimine istihbari bilgi akışının sağlandığı ifade edilen üslerin kapatılmasını, ekonomik-ticari ilişkilerin derhal sonlandırılmasını talep ediyoruz.

Saldırgan Emperyalistler, Siyonistler Yenilecek

Direnen Lübnan ve Filistin Halkı Kazanacak!

PSAKD Sultangazi Şubesi-Gazi Şehitleri Cemevi

AKD Sultangazi Şubesi-Pir Sultan Abdal Cemevi

PSAKD Gaziosmanpaşa Şubesi-Karayolları Cemevi

Habibler Cemevi (Sultangazi)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar