Ayhan Bora Kaplan Tüm Düzen Partilerinin Ortak Malı
Kılıçdaroğlu’ndan İyi Parti’ye Soylu’dan AKP’ye
Ayhan Bora Kaplan Kimdir?
AKP Çetelere Karşı Değil, Çete Başıdır!
Çetelere Yapılan Operasyonlar Göstermeliktir, Dönemseldir
Mafya-Çete Operasyonları, İktidar İçindeki İt Dalaşında, Pazarın El Değiştirmesi Çatışmasıdır; İktidar Savaşıdır!
Mafya-Çetelere Karşı Sadece Devrimciler Savaşabilir!
Aylardır sürdürülen operasyonlar salt çete operasyonları değildir, asıl olarak faşist iktidar içindeki it dalaşıdır. Bu işin içinde çete başı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bütün AKP’liler, bakanlar, devlet kurumları ve polis vardır. Çünkü mafya ve çetelerin hamisi devlettir. Devlet mafya ve çete devletidir.
Çete, devletin gayriresmi zor aracıdır. Çeteler, emperyalizmin mahalleleri yozlaştırma silahıdır. Çete savaşlarının içinde faşist devletin her bir kademesi vardır.
Ülkemizde halkın adalete olan inancı yüzde 20’nin altındadır. Bunun önemli bir nedeni çetelerin, katillerin, torbacıların, hırsızların, mafyanın, faşistlerin ve devletin birlikte hareket etmesidir. Faşist iktidar çeteleri koruyup kollar ve onları halkın ve devrimcilerin üzerine sürer.
Çete savaşları, Ayhan Bora Kaplan’ın havaalanına giderken yolda aracının durdurularak gözaltına alınmasıyla başladı. Operasyon emrini veren İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya kahraman ilan edildi. Çünkü çetelere “aman vermemiş”, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun pisliklerini açığa çıkartmıştı. Süleyman Soylu ise Twitter mesajı yayınlayarak, “Operasyon çocukları görev başında” dedi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya “Organize suç örgütlerine yönelik yapılan 378 operasyonda 2 bin 874 şüpheli gözaltına alındı. Bunlardan 702’si tutuklandı, 594’ü hakkında adli kontrol kararı verildi. Bu kapsamda 7’si ulusal 31’i yerel olmak üzere 38 mafya tipi organize suç çetesi çökertildi” açıklaması yapmıştı. Ayhan Bora Kaplan çetesi bunlardan sadece bir tanesi. Verilen bu rakamlar başarı değildir. Tam tersine devletin mafya-çete devleti olduğunun itirafıdır. Akla ilk gelen soru şudur: 38 mafya ve çete nasıl var oldu? Kim besleyip büyütüyor bunları?
Soylu da “550 mafya ve çetesini çökerttik” demişti.
Süleyman Soylu’nun “Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu” diye duyurduğu “Bataklık Operasyonu” davasında yargılanan 73 çeteciden 72’si beraat etti. Kalan 1 kişi ise dava sırasında öldü.
Bu davada çeteciler hakkında “zincirleme olarak suçtan kaynakla nan mal varlığı değerlerini aklamak” suçundan 450’şer yıldan 1470’er yıla kadar, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmaktan” ise 5’er yıldan 12’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyordu. Ama hepsi beraat etti. İşte bu nedenle adalete güven yoktur.
Çünkü operasyon dedikleri mafya ve çeteler ile faşist devlet arasındaki çıkar çatışmasıdır. Çelişkiler geçici olarak çözülmüş, mafya ve çeteler görevlerinin başına gönderilmiştir.
Çetelere talimat veren Tayyip Erdoğan, denetleyicisi ise Süleyman Soylu’dur. Bu nedenle kimse halka yalan söylemesin. Herkes bilmektedir ki Ali Yerlikaya’da kendi çetesini kurmaktadır. Süleyman Soylu’nun denetimindeki mafya ve çeteler Ali Yerlikaya’nın denetimine sokulmaktadır.
Ayhan Bora Kaplan’ın yargılandığı davanın son duruşmasında, Kaplan ile Kaplan’ın öldürme emrini verdiği çeteci Mahfuz Tatar’ın kardeşi İlhan Tatar arasında bir tartışma yaşandı. Bora Kaplan’ın, “Ağabeyin uyuşturucu ticareti yapıyor muydu?” sorusuna, İlhan Tatar, “Asıl baron sensin, seninle Süleyman Soylu” cevabını verdi. Bunun üzerine Ayhan Bora Kaplan, İlhan Tatar’a “Devlet büyüklerimiz hakkında doğru dürüst konuş” dedi. İlhan Tatar’ın avukatı ise “Müvekkilim Ayhan Bora Kaplan’ın ağabeyinin cinayetinde azmettirici olduğunu belirtiyor, ancak kolluk, mahkeme hiçbir zaman HTS kayıtlarını talep etmedi. Dosyaya celp edilmesini istedik ama celp edilmedi” dedi.
Çeteler arası bu ağız dalaşından bize kalan ise, ASIL UYUŞTURUCU BARONUNUN SÜLEYMAN SOYLU OLDUĞU, MAHKEMELERİN ÇETELERİ KORUDUĞU, CEZALANDIRMADIĞIDIR. DEVRİMCİLERE TUTUKLAMA TERÖRÜYLE SALDIRAN, ÖNCE TUTUKLAYIP SONRA DELİL YARATAN FAŞİZM, SÖZ KONUSU ÇETELER OLUNCA VAR OLAN DELİLLERİ YOK SAYIYOR. Ta ki Ayhan Bora Kaplan davasında yargılanan bir diğer çeteci ise Serdar Sertçelik’tir. Çete itirafçısı da olan Sertçelik, ayağında elektronik kelepçe olmasına rağmen polis eliyle yurtdışına kaçırıldı. (Serdar Sertçelik 25 Mayıs’ta Macaristan’da tutuklandı.)
CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını yapan Ramazan Kubat da Ayhan Bora Kaplan davasından tutuklu. Kubat, çete itirafçısı Serdar Sertçelik’in yurt dışına kaçırılmasını sağlamakla suçlanıyor.
Kimin eli kimin cebinde?
CHP’sinden MHP’sine hepsi çetelerle iç içedir.
Kubat, Sertçelik’i Ankara’dan İstanbul’a kadar kendi çakarlı arabasıyla getiriyor. Davada ismi geçen emniyet müdürleri, polisler, bürokratlar, savcılar, hakimler de var. Birlikte Ankara’yı nasıl paylaştıkları, hangi pavyonlara, barlara kimin “çöküp” haraç alacağı… hepsi ortaya çıktı. Polisin nasıl çetecilerle birlikte Ankara’dan İstanbul’a birlikte uyuşturucu sevkiyatı yaptıklarının telefon kayıtları var.
Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın, Süleyman Soylu adına nasıl herkese haraç kestiğinin kayıtları var. Ama kimse bir şey yapmıyor, çünkü ciddi paraların döndüğü çetelerin başında Tayyip Erdoğan var, devlet var.
Ankara’nın ortasında çeteler birbirini öldürürken, uyuşturucu satılırken bunlardan hiç mi kimsenin haberi yoktu? Tabii ki var ama mesele kendi aralarındaki iktidar ve rant kavgası olunca operasyonlar sonuçsuz kalıyor, çeteciler beraat ettiriliyor. Ta ki bir dahaki çıkar çatışmasına kadar.
Bugün Ayhan Bora Kaplan, yarın başka çeteciler de gelecek ve geliyor da. Halkımız çetecilerin, katillerin, zehir satıcılarının kökünü kurutacak olan DEVLET, CHP, MHP DEĞİLDİR. ÇÜNKÜ ÇETELERİ YARATANLAR VE BESLEYENLER BUNLARDIR.
UYUŞTURUCU SATAN, ÇETELERİ YARATAN AKP İKTİDARIDIR, DEVLETİN KENDİSİDİR
DEVLETİN ’’ÇETELERE KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ” SÖZLERİ YALANDIR.
ÇETELERİN HAMİSİ AKP ÇETELERLE MÜCADELE EDEMEZ. ONLAR ÇETELERLE MÜCADELE ETMEZ, ÇETELERİ ÖRGÜTLERLER!
ÇETELERİN KARŞISINDA SADECE DEVRİMCİLER, ÖRGÜTLÜ HALK DURABİLİR.
HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM, HALKIN MİLİSİ OLALIM.
- ÇETELER AKP FAŞİZMİNİN GAYRİMEŞRU ÇOCUĞUDUR
ON AYDA 454 ÇETE OPERASYONU AKP’NİN ÇETE SEVERLİĞİNİN BELGESİDİR
Süleyman Soylu’nun ardından İçişleri Bakanı olan Ali Yerlikaya’nın talimatıyla 454 çeteye yönelik operasyon yapıldı. Şunu baştan belirtelim ki; Ali Yerlikaya’nın amacı çeteleri yok etmek değil, kendi kontrolleri altına alıp onları denetlemektir.
Türkiye çeteler ülkesi oldu. Bu çeteler nerede ve nasıl oluşturuldu?
Elbette bu çeteler Türkiye’nin dört bir yanında yer alan yoksul mahallelerde oluşturuldu. AKP faşizmi aç, yoksul, çaresiz ve yarından ümitsiz bırakılan insanlarımıza umut olarak, kurtuluş yolu olarak çeteleri sundu. Böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş oldu. Hem insanları yozlaştırdı hem de onları düzen için tehlikeli olmaktan çıkardı.
Özellikle OHAL sonrasında AKP faşizmi ve onun polisleri, jandarması tarafından bilerek ve de isteyerek bu çeteler oluşturuldu. Çeteler suç işlerken dokunulmadı. Tam tersine önleri alabildiğine açıldı. Ki açlığın, yoksulluğun, zulmün olduğu yerde yozlaşma başlar. Çeteler işte bu yozlaşmanın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Halk iyice yoksullaştı. AKP faşizmi yönetemez hale geldi. Yoksullar açlık sınırının altında yaşar durumuna düşürüldüler. Emekliler açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildiler. Enflasyon alabildiğine yükseldi. Halkın alım gücü her geçen gün daha da düşüyor. Tüm bunları alt alta sıraladığımızda halkın düzene olan öfkesinin nasıl büyüdüğünü de görüyoruz.
AKP faşizmi halkın düzene olan öfkesini Haziran Ayaklanması’nda bizzat görmüş ve ayaklarının altındaki halının her an kayabileceğini, sömürü, soygun ve talan üzerine inşa ettikleri düzenlerinin yer ile yeksan olmasının an meselesi olduğunu yaşayarak görmüştür.
Halkımızın bu düzene olan öfkesi büyüktür. Düzen içi bir umudu da kalmamıştır. Ve bu öfke her an yeni bir ayaklanmaya zemin hazırlamaktadır. Korkularının nedeni budur. Bu korku altı dolu bir korkudur.
Anadolu halklarının bin yıldır yüzlerce kez ayaklanmasından bilirler bu korkuyu Şeyh Bedreddin’den, Celali Ayaklanmaları’ndan, Kozanoğlu’ndan bilirler.
Bilirler ki adına halk denilen derya bir kez ayaklandı mı saraylarını, saltanatlarını ayakları altına alırlar. AKP faşizmi bu korkusundan dolayı yozlaşmaya alabildiğine yaymıştır. Uyuşturucuyu, kumarı, fuhuşu yaygınlaştırmak için emekçi mahallelerinin yoksul gençlerini çetelerde örgütlemiştir. Bugün hepsinin elleriyle koymuş gibi bulup operasyon çekmelerinin nedeni polisin büyük başarısı değildir. Artık bu çetelere bir ayar vermek için yapılan operasyonlardır. Ve de polis zaten en başından beri bu çeteleri de bu çetelerin içinde yer alanları da bilmektedir. Bu nedenle ortada büyük bir başarı yoktur. Süleyman Soylu’nun çetelerinin yerini bir başkasının çetesinin yer değiştirmesi vardır.
İstiyorlar ki yoksul halkın çocukları devrimci olmasın.
Yoksul insanlar düzene öfke duymasın. Ancak sorun şudur; yoksulluktan nasıl kurtulacaklardır? AKP bunun çözümünü çetelerle bulmuştur. Gençleri çetelerde örgütlemiştir. Bu çeteler aracığıyla uyuşturucuyu Anadolu’nun dört bir yanına yaymıştır. Kimini çetelerle örgütleyip düzen için tehlikeli olmaktan çıkarırken pek çoğunu uyuşturucu bağımlısı yaparak kendileri için zararsız hale getirmiştir. Bu çeteler halkın düzene öfkesinin en yoğun olduğu dönemde örgütlenmiştir. Devlet çetelerin önünü alabildiğine açmıştır. Onların her türlü suçu işlemesine göz yummuştur. Örneğin; “Suç makinelerini bırakmışlar! Mahkeme, iş insanı Resul Tanırlı’yı beş gün boyunca takip edip sokakta silahlı saldırı düzenleyen üç şahsı serbest bıraktı. Saldırganlardan birinin dört ayrı yakalama kararı olmasına rağmen elini kolunu sallayarak gezdiği anlaşıldı.” (BirGün)
Bu örnekte de görüldüğü gibi çetelerin ellerini kollarını sallayarak suç işlemelerinin önü bizzat yargı tarafından sağlanmaktadır.
Yine sanılmasın ki bu çetelerin üyeleri yakalandıktan sonra yıllarca cezaevinde kalacak. Hiçte öyle olmayacaktır. Kısa bir süre sonra çoğu tahliye edilecektir. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın verdiği bilgilere göre, gözaltına alınan 8260 şüpheliden 3058’i tutuklandı, 1740’u hakkında da adli kontrol kararı verildi. Görüldüğü üzere çetecilerin çoğu daha ilk göz altında serbest bırakılmıştır.
Bugün tutsak evladına para yatıran analarımız, babalarımız, kardeşlerimiz sadece para yatırdıkları için tutuklanırken bu çeteciler hiçbir şey olmamış gibi serbest bırakılmıştır.
Çünkü onlar artık faşizmin gayrimeşru çocuklarıdır.
Halka, devrime ve devrimciliğe düşmandırlar. Kolay yoldan para kazandıkları ve lüks bir hayat yaşadıkları bu düzene göbekten bağlıdırlar. Polis abileri onları nasıl olsa her koşulda koruyacaktır. İşte günlerdir basında yer alan Ayhan Bora Kaplan davası. Bu davanın gizli tanığı bizzat polisler tarafından yurt dışına kaçırılmıştır. Güya sözde bu çetelere operasyon yapanlar yine bu çetelerin hamiliğini yapmaktadırlar. Ayhan Bora Kaplan’ı operasyon yapıp tutuklayan polisler aynı zamanda onun hakkında ifade verecek olan gizli tanığı ayağında elektronik kelepçesi olduğu halde kaçırmışlardır. Bu devletle çetelerin nasıl iç içe geçtiklerinin resmidir.
Sonuç olarak; on ayda yapılan 454 çete operasyonu AKP’nin çeteleri nasıl örgütlediğinin, yaygınlaştırdığının belgesidir.
Çeteler halk düşmanı örgütlenmeleridir.
Faşizm çeteler içinde yoksul halk çocuklarını örgütleyerek onları birer halk düşmanı haline getirmektedir. Bu kadar çok sayıda çete halkın düzene olan öfkesinin had safhada olduğu bir süreçte örgütlenmiştir. Çetelerde örgütlediği insanları halk düşmanı haline getirmişlerdir.
Tüm bunların bize gösterdiği gerçek şudur; tüm çeteler AKP faşizminin gayri meşru çocuğudur. Bu nedenle onlar çetelerle mücadele etmez, sadece kontrolü altında tutarlar.
Çeteleri yok edecek tek güç devrimcilerdir.