Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi Basın Bürosu’nun 474 Nolu Açıklamasını Yayınlıyoruz

Tarih: 20 Şubat 2024                                                                No: 474

ADALET YOKSA GÜVENLİK DE YOK!

İKİ KAPI, ÜÇ KİLİT, ON POLİS SİZİ KORUYAMAZ!

HÂKİMLER, SAVCILAR;

FAŞİZMİN KİRALIK KATİLİ OLMAYIN!

ADALETSİZLİK VE ZULÜM SÜRDÜKÇE, GÜVENDE OLMAYACAKSINIZ!

BİZ ZATEN HER EYLEMİMİZDE FEDA İLE YOLA ÇIKIYORUZ

BİZ “YA ADALET YA ÖLÜM” DİYORUZ!

SİZ KARAR VERECEKSİNİZ;

YA KEFEN GİYECEKSİNİZ

YA GÜVENDE OLACAKSINIZ!

YA KEFEN YA GÜVEN

KARAR SİZİN!

Yapılanın, yapanın yanına kâr kaldığı yerde adalet yoktur!

FAŞİZMİN ZULMÜ VARSA HALKIN DA ADALETİ VAR!

HAKKIMIZI DA ÖMRÜMÜZÜ DE YEDİRMEYECEĞİZ SİZE!

BURJUVA MEDYA DİYOR Kİ; MERİÇ ŞEHİTLERİNİN ÜZERİNDE MECLİSİN KROKİSİ BULUNMUŞ, ÇAĞLAYAN’IN KROKİSİ BULUNMUŞ…

EVET BULDUNUZ

HİÇ SAKLAMADIK Kİ HEDEFLERİMİZİ…

THKP-C’NİN 1 NO.LU BÜLTENİ İLE DHKP-C’NİN 1 NO.LU BÜLTENİNDE DE AÇIK AÇIK İLAN ETTİK.

HEDEFLERİMİZ DEĞİŞMEDİ!

KROKİYİ BULDUNUZ,

ÇAĞLAYAN’I ENGELLEYEBİLDİNİZ Mİ?

BİZİ ENGELLEMEYE GÜCÜNÜZ YETMEZ, ÖĞRENECEKSİNİZ!

YİNE GELECEĞİZ!

EVİNİZİ DE, MECLİSİNİZİ DE, SARAYLARINIZI DA BAŞINIZA YIKACAĞIZ!

GÜN DE BİZİM GECE DE…

BEKLEYİN, YİNE GELECEĞİZ!

NE DEDİ EMRAH VE PINAR?


1- TÜM HASTA TUTSAKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYORUZ. ANADOLU VE KÜRDİSTAN’DAKİ 1605 HASTA TUTSAĞA ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ. HASTA TUTSAKLARIN YASAL HAKLARINI İSTİYORUZ. DIŞARIDA TEDAVİ HAKKINI İSTİYORUZ.

2- ADİL YARGILANMA İSTİYORUZ.

HAKLARIMIZI İSTİYORUZ.

VERECEKSİNİZ!

Adaletsizlik ve zulüm oldukça GÜVENDE OLMAYACAKSINIZ!

TEK YASAMIZ DİRENMEK,

TEK KURTULUŞUMUZ SAVAŞMAKTIR!

ELİ SİLAH TUTAN TÜM HALKIMIZ, ADALET SAVAŞÇISI OLACAK.

GELECEĞİZ…

HALKIN HUKUKUNA GÖRE, HÂKİM DE AVUKAT DA SAVCI DA HAKLIYA GERÇEKTEN HAKKINI VERMEK İÇİN ÇALIŞMALIDIR.

HÂKİMLER, SAVCILAR, ÇAĞRIMIZ SİZEDİR:

HALKA KARŞI SUÇ İŞLEMEYİN!

KATİLLERİN, İŞKENCECİLERİN EMİR ERİ OLMAYIN!

FAŞİZMİN KİRALIK KATİLİ OLMAYIN!

“HOCALARIN HOCASI” DENİLEN FAŞİST BURHAN KUZU’YU HATIRLAYIN.

SARAYDAN ARADI SİZİ “ŞUNU TUTUKLAYIN, ŞUNU BIRAKIN” DEDİ.

NE OLDU?

HASTANEDE ÖLDÜRDÜLER, FİŞİNİ ÇEKİVERDİLER!

SOYSUZ SÜLEYMAN’I HATIRLAYIN!

EMPERYALİZM ADINA YAPTIĞI İŞLER, KURDUĞU KANLI İLİŞKİLER DE KURTARAMADI ONU…

SÜLEYMAN SOYLU’YU HARCAYANLAR, SİZE NELER YAPMAZ?

Sizinle de işleri bitince, fişinizi çekerler.

Faşizmin kuklası olmayın!

Sadece görevinizi yapın!

Adil yargılanma hakkımızı istiyoruz.

Sadece görevinizi yapın!

HASTA TUTSAKLARIN YASADA BELİRTİLEN TEDAVİ HAKKINI KULLANMALARI İÇİN TAHLİYESİNİ İSTİYORUZ.

İŞİNİZİ YAPIN!

BURHAN KUZU’YU HATIRLAYIN!

TAYYİP’İN EMRİ İLE ÖLDÜRDÜLER ONU. HEM DE KENDİNİ ‘TEDAVİ OLUYORUM’ SANDIĞI BİR HASTANE ODASINDA ÖLDÜRDÜLER ONU.

Sizinle işleri bitince; kiminiz FETÖ’cü ilan edilirsiniz, kiminize ise gerekçe bile bulmak zorunda hissetmezler kendilerini.

Halkın adaleti karşısında yapayalnız, savunmasız kaldığınızda sizi hiç kimse kurtaramaz. İyi düşünün!

Halka karşı suç işlemeyin!

Görevinizi yapın, adaleti uygulayın!

HUKUK ve ADALET…

Tarihler boyunca tüm mücadelelerin temel talebi ADALET olmuş; uğrunda can verilmiş, kan ve gözyaşı dökülmüştür.

HUKUK ise, halkların haklı mücadeleleri karşısında, egemen sınıfların kendilerini koruduğu bir zırh olmuştur hep.

Sömürü düzeninde hukuk, adaletsizliğin kabul ettirilmesidir.

ETMEYECEĞİZ!

Halkın hukukuna göre;

bugün yürürlükteki tek yasamız, DİRENMEKTİR!

TEK KURTULUŞUMUZ, ELİ SİLAH TUTAN HERKESİN, HALKIN ADALETİ İÇİN SAVAŞMASIDIR!

ADALET İSTİYORUZ, ALACAĞIZ!

·         Adalet nedir?

·         Hukuk nedir?

·         Yasa nedir?

İŞTE BU SORULARA CEVAP BULMAK, BİZİM OLANI ALMAK İÇİN, ÖLÜYOR VE ÖLDÜRÜYORUZ.

ADALET NEDİR?

Halkımız BİR ÇIRPIDA SÖYLEYEMEZ, bilmez; ÇÜNKÜ YAŞAMAMIŞTIR.

Ama ADALETSİZLİĞİ tarif eder tüm ayrıntılarıyla; çünkü yaşamının her anında karşısındadır.

Sınıfların ortaya çıkışıyla yaşamıştır halklar, ilk ve en büyük adaletsizliği. Kısa çöple uzun çöpün savaşı olarak bilir.

ADALET; HAKTIR, HAKLI OLMAKTIR, HAK TANIMAKTIR.

HAKLI İLE HAKSIZIN AYIRT EDİLMESİ, ADALET İLE SAĞLANIR; AMA ADALET, ADLİYE SARAYLARINDA DEĞİLDİR.

ÇAĞLAYAN ADLİYESİ, AVRUPA’NIN EN BÜYÜK ADLİYESİDİR. AYNI ANDA ÜÇ YÜZ ELLİ (350) DURUŞMANIN GÖRÜLEBİLDİĞİ BİR BİNADIR.

AVRUPA’NIN EN BÜYÜK ADALET SARAYIDIR

6 BLOK,

7 BODRUM KATI,

ZEMİN KATI VE 12 KAT OLMAK ÜZERE TOPLAM 333.000 METREKARELİK BİNADA

450 KİŞİLİK KONFERANS SALONU VAR.

5.000 KİŞİ ÇALIŞIYOR BU ADLİYEDE… TAM BEŞ BİN…

AMA NE BU BİNADA

NE DE GÜNDE GÖRÜLEN ÜÇ YÜZ ELLİ MAHKEMEDE ADALET YOKTUR;

ÇÜNKÜ ADLİYE SARAYLARI ADALETİN DEĞİL, ADALETSİZLİĞİN MERKEZİDİR!

İŞTE BU YÜZDEN;

ADALETİN ADIDIR EMRAH,

HAK ARAMANIN ve ALMANIN YOLUDUR PINAR!

ÇÜNKÜ ONLAR HAKLI OLAN, HAK ARAYAN, HAK TANIYANDIR.

Adalet, adaletsizliği yok ederek hayatta kalacaktır. Adaletin can damarlarını halkın adalet savaşçıları besliyor, besleyecek.

1- Adalet; kavgadır, onurdur, zaferdir!

2- Adaletimiz, devrimimizin güvencesidir!

3- Halkımıza ve PARTİMİZE karşı suç işlemiş hiç kimse adaletimizden kurtulamayacaktır!

4- Hukukun, adaletin olmadığı yerde, halk kendi adaletini uygulayacaktır!

BU DÜZEN, ADALETSİZ BİR DÜZENDİR.

Bütün adaletsizliklerin anası, özel mülkiyettir. Yani “insanın, insan tarafından sömürülmesi”dir. Adaletsizliğin kaynağı ise sömürü üzerine kurulmuş bu faşist düzendir.

Hukuk ve yasalar, bu düzeni korumak içindir.

Egemenler sömürü sistemini:

 hukukla,

– yaptığı yasalarla

“meşru” hale getirir ve

– baskıyla,

– yasal zor yoluyla sürekliliğini sağlarlar.

Hukuk, egemenlerin isteklerinin “yasa” haline getirilmiş halidir. Siyasi iktidarların emrinde ve hizmetindedir.

TORBA TORBA YASA ÇIKARIYOR FAŞİZM

TORBANIN İÇİNDE HANGİ YASALAR OLDUĞUNU EMPERYALİZM DIŞINDA BİLEN YOK!

Seri olarak imal edilen egemenlerin yasaları, kendi gerçek gücünü bilmemesi için halkın belleğini kısırlaştırmayı ve yaratıcılığını öldürmeyi amaçlar.

NEDEN?

Bağımsız ve ileri yanlarını geliştirmesini engelliyorlar halkın. Halkımıza;

·         tüketim kültürü,

·         bireycilik,

·         fuhuş,

·         kumar,

·         yozlaştırma,

·         vurdumduymazlık dayatıyorlar.

NASIL?

HAK ve SUÇ KAVRAMLARINI KARŞI KARŞIYA GETİREREK!

Bizim “HAK” dediğimize, onlar “SUÇ” diyor.

Onların kendilerine hak gördükleri, bizim için suçların en büyüğüdür. Mahkeme salonları, sömürücü katillerin aklandığı, suçlarının meşrulaştırıldığı; bizimse sürüm sürüm süründürüldüğümüz yerlerdir.

Burjuvazi, hukuku kendi yaptığı için, ‘hukuka uygun olan her şey meşrudur’ diye savunur. Oysa hukuka uygun olan her şey, MEŞRU DEĞİLDİR!

Örneğin sömürü, onların hukukuna uygundur; ama meşru değildir.

Örneğin halkın meydanlarda coplanması da kendi hukukuna uydurulmuştur; ama meşru değildir…

Sadece faşizmin olduğu ülkeler açısından değil, burjuva hukukun geçerli olduğu ülkeler için de “hukuk devleti” olmak, haklılık ve meşruluk değildir.

Bir şeyin hukuka uygun olması, onun haklı ve meşru olduğu anlamına gelmez.

Bizim için meşruluğun ölçütü yasallık, hukuka uygunluk değil; TARİHSEL VE SİYASAL OLARAK HAKLILIKTIR!

Faşizm bir yasa devletidir. Baskı, zulüm ve katliamlarını yasalarla gizler.

Faşizmin olduğu bir sistemde adalet olmaz; adaleti ancak ve ancak devrimciler sağlayabilir.

ADALETSİZLİK; işsizliği de açlığı da yozlaştırmayı da cehaleti de

1- tanımlayan,

2- niteleyendir.

BU NEDENLE ADALET İÇİN SAVAŞMAK ZORUNLUDUR!

ADALET, HUKUKLA-YASAYLA SAĞLANIR MI?

KESİNLİKLE HAYIR, SAĞLANMAZ!

Hatta bugünkü anlamıyla hukuk ve adalet bir arada olamaz. Ama halkımıza hak aramak, hesap sormak için gösterdikleri tek adres, kendi mahkemeleridir.

Mücadele etmek, alanlara çıkıp eylem yapmak, hak aramak, örgütlenmek, hesap sormak… Bunlar halkın aklının ucundan bile geçmemelidir. Halkın yaşadığı tüm sorunlarda yaklaşım budur. Çözüm, mahkemeye başvurmak olarak gösterilir. Yani “adil ve bağımsız yargıya, hukukun üstünlüğüne güven!” der.

Peki, yargı bağımsız mıdır, mahkemeler adalet aranacak yerler midir, hukuk sınıflar üstü müdür?

Elbette hayır! Her sınıfın kendi hukuku vardır ve yargı mekanizmasını ona göre düzenler. Bu düzenin hukukunun adaleti sağlayamayacağı, faşizmin mahkemelerinden adalet çıkmayacağı, hak ve özgürlüklerin mahkemeler eliyle kazanılmayacağı gibi mahkemeler eliyle de korunamayacağı açıktır. Ki, halkımız bizzat kendi yaşamlarından da bilir bunu.

Çünkü adalet; ancak mücadeleyle sağlanır.

Bu mücadele; burjuva hukuk ve adaletinin, halkın gözüne çektiği “eşitlik” perdesinin yırtılacağı bir mücadeledir. Hiç kuşkusuz mahkemelere de başvuracağız -ki bu, halklar olarak kendi mücadelemizle, bedellerle kazandığımız bir haktır- ama oraya güvenmeyeceğiz. Mahkemelerin bağımsız olmadığını, halk için adaletin sağlanmayacağını bileceğiz. O mahkemeler bizim için mücadele arenasıdır, adaletsizliği teşhir etmenin bir aracıdır.

Faşist düzen ve onun mahkemeleri teşhir olmaktan, halkların dayanışmayı büyütmesinden korkar. Bazen sırf bunu önlemek için “olumlu” kararlar da çıkarabilir. Yani teşhir amaçlı yürüttüğümüz mücadeleyle, kimi zaman istediğimiz sonucu da elde edebiliriz; ama bu nihai çözüm değildir, geçici ve talidir. Esas olan, halkın iktidarının kurulması, halkın çıkarları için şekillenen hukukun yaratılması, halkın kendi adaletini uygulamasıdır.

Adalet, neden halkın ellerindedir?

Faşist iktidarların sürekli olarak başvurdukları aldatmacalardan biri “yaptığımız yasal” sözleridir. Zulümlerini meşrulaştırmak için, halka “bu yasadışıdır”, “bu hukuki değildir” yalanlarını söylüyorlar. Oysa halka zulmün kılıfıdır yasa ve hukuk.

Faşizmin yasalarıyla oluşturulan “adalet”e birkaç örnek:

– Roboski’de çoğu çocuk 34 kişiyi katletti AKP faşizmi. Katliama “makul hata” dediler. Katiller cezasız.

– 2013 Haziran Ayaklanması’nda 6 gencimizi katlettiler, 12 kişinin gözünü çıkardılar, 60 kişiyi komaya soktular, 6 bin kişiyi gözaltına aldılar. Ali İsmail Korkmaz’ı işkenceyle katledip “polise taş attı” diye katliamı savundular.

– Berkin Elvan’ı 14 yaşında gaz fişeğiyle başından vurup katlettiler. Katliamın talimatını veren Tayyip Erdoğan hâlâ “örgüt üyesiydi”, “ekmek almaya gitmiyordu” demeye devam edip katillerini koruyor.

– Uğur Kaymaz’ı 12 yaşında, 13 kurşunla katledip “teröristti” dediler.

– Soma’da 301, Amasya’da 68, Ermenek’te 18 madencimizi, yerin yedi kat dibine gömdüler.

– Pamukova’da 89, Çorlu’da 25 kişinin katledildiği tren katliamlarında; göstermelik de olsa asıl sorumluları mahkeme önüne bile çıkarmadılar.

– Maraş, Hatay, Adıyaman başta olmak üzere onlarca il ve ilçede, 130 binden fazla halkımızın katledildiği 6 Şubat Depremi ve 1 yıldır depremzede halkımıza yaşatılan zulüm…

Bunlar, binlerce örnekten bir kaçıdır sadece. Bu düzende halk için adalet yoktur!

Peki, Adalet nasıl sağlanır?

Adalet, EMRAH’TIR!

Adalet, PINAR’DIR!

EMRAH DER Kİ: “TAM ON DÖRT SENE, AND İÇMEDEN UYUMADIM. TAM ON DÖRT SENE, HER GECE HESAP TUTTUM.”

EMRAH, ANNESİNE DER Kİ: “Özgür Tutsaklarımıza insan yüzünü, yoldaş yüzünü yasaklayanlardan hesap soracağız. Onların sadece kitap okuyabilmeleri için bile, saçlarının bir tek teline zarar gelmesin diye bile bu canı feda ederim bilirsin.”

EMRAH DER Kİ: “TAM YİRMİ SENEDİR FEDA GÖNÜLLÜSÜYÜM. TAM YİRMİ SENE BUGÜNÜ BEKLEDİM. ON DÖRT SENE, HAPİSHANEDE HİÇBİR DİRENİŞİ ISKALAMADIM.”

PINAR DER Kİ: “Hesap sormak isterim, bize yaşatılanların hesabını sormak isterim, bunun için feda savaşçısı olmak isterim ilk ve tek isteğimdir. Feda olmadan hesap sorulmaz.

Dev-Genç’li olmaktan hep onur duydum. Devrimcilikle beraber vatanımı ve halkımı tanıdım. Vatanımızı, halkımızı sevmeyi öğrendim. Devrimcilikte gerçek sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu, dürüstlüğü, dayanışmayı ve haksızlığa asla boyun eğmemeyi öğrendim.

ŞİMDİ ÖĞRETMEK İSTERİM.

FEDA İLE ÖĞRETMEK İSTERİM Kİ;

DEVRİMCİLİĞİ BİTİREMEYCEKSİNİZ,

HALKIMIZI ADALETSİZ BIRAKAMAYACAKSINIZ!

FEDAYI YOK EDEMYECEKLERİNİ GÖSTERECEĞİM.

SİLAHLI MÜCADELEYİ TASFİYE EDEMEYECEKSİNİZ!

AKILLI SOLCU, NATO SOLCUSU DEĞİL

FKF’DEN DEV-GENÇ’E, MAHİR’DEN PINAR’A DEV-GENÇ’İ BİTİREMEYECEKSİNİZ DİYORUM.

HER DEV-GENÇLİ’NİN KALBİNDE AKLINDA KIZILDERE VARDIR.

YOLDAŞLIK DEV-GENÇTİR, SEVGİ DEV-GENÇ’TİR.

UMUT DEV-GENÇ’TİR

BEN DEV-GENÇ’LİYİM.”

Şimdi ADALET DE HUKUK DA; EMRAH’TIR, PINAR’DIR.

HÂKİMLER, SAVCILAR; HALKA KARŞI SUÇ İŞLEMEKTEN VAZGEÇİN! GERÇEKLERİN PEŞİNE DÜŞÜN, ASIL İŞİNİZİ YAPIN.

SİZDEN İSTEDİĞİMİZ BUDUR.

YAPMAZSANIZ EĞER, HALKA VE HALK ÇOCUKLARINA KARŞI SUÇ İŞLEMEYE DEVAM EDERSENİZ;

AND OLSUN VE ŞART OLSUN Kİ

GÖLGENİZ OLACAĞIZ!

GÖLGENİZDEN BİLE KORKACAKSINIZ

BİR GÖZÜNÜZ DİĞERİNDEN ŞÜPHE EDECEK

BİR ELİNİZ DİĞERİNİ TETİK SANACAK

NEFESİMİZİ HEP ENSENİZDE HİSSEDECEKSİNİZ!

MEZAR ZİYARETİNDEN, DÜĞÜNE, ÇOCUKLARINIZIN OKULUNDAN MARKETE-PAZARA EVİNİZDEN İŞİNİZE HEP ARDINIZDA OLACAĞIZ!

TERCİH SİZİN; AMA UNUTMAYIN, BİZ HALKIZ!

EKMEĞİNİZİ BİZ YAPIYORUZ.

YEDİĞİNİZ İÇTİĞİNİZ HER ŞEYİ BİZ ÜRETİYORUZ.

ÇOCUKLARINIZIN SERVİS ŞÖFÖRÜ, MANAV, BAKKAL, ÖĞRETMEN, TEMİZLİKÇİ… HEPSİ BİZİZ. KORKUN BİZDEN!

NİHAT ERİM’İ NASIL BULDUYSAK, SABANCI’YI NASIL VURDUYSAK, SİZİ DE BULUR VE VURURUZ!

GÖREVİNİZİ YAPIN!

KİMSENİN KÖPEĞİ OLMAYIN!

FAŞİZMİN KİRALIK KATİLİ OLMAYIN

ADİL OLUN!

BURHAN KUZU’YU HATIRLAYIN,

GÖREVİNİZİ YAPIN!

BİZ HALKIZ, UNUTMAYIN!

BİZ HER YERDEYİZ…

GÜN BİZİM GECE BİZİM…

BEKLEYİN, YİNE GELECEĞİZ!

EMRAH VE PINAR DİYOR Kİ;

Ben adaletim… İçinde ne yok ki ADALETİMİN?

Sevgi var, emek var, kin var, vefa var, merhamet var, onur namus var.

Bir de sabır var.

İşte o sabrımın sonundayım…

Sanmasınlar ki yoksul sahipsizdir, güçsüz, güvencesizdir.

Onların öyle bir adaleti vardır ki; oynatır yeri yerinden. Gün gelecek bir daha bir daha oynayacak bu yer yerinden.

Nasıl ki çiçek susuz-güneşsiz yaşayamazsa, bir bebe anasının sütü olmadan yaşayamazsa, halk da adaletsiz yaşayamaz!

Sanmayın ki elim, ayağım, beynim, yüreğim yok. Topum, tüfeğim, tankım yok. Her ŞEYİM VAR.

Ben kim miyim? İyi dinle, bir daha anlatayım o zaman.

Ben; kimi zaman bu kalemi tutan elim, kimi zaman tecrite boyun eğmeyen tutsağın dilindeki sloganım.

Kimi zaman milyonların öfkesini bedenine saran Alişan’ım,

İbrahim’im yoldaşlarının hesabı için çarpışan.

Erdal’ım, Hasan Selim’im, kimi zaman Muharrem’im.

Kimi zaman Berkin’in katilleri için yalan sarayının 6. katına çıkan Şafak’ım, Bahtiyar’ım; işkencehaneleri basan, saçlarından adalet taşan Elif Sultan’ım…

Düşmana öfkesi, halka ve vatana sevgisi yüreğine sığmayan Harika, Burak, Erdoğan, Özkan’ım.

“Yarin yanağından gayrı her şeyde hep beraber” diyen Bedreddin, dağları mesken tutan Çakırcalı’yım. Ben Mahir Hüseyin Ulaş’ım; Sabo’yum, Sinan’ım, Dayı’yım.

Ben, bu topraklarda iyiden güzelden halktan yana ne varsa oyum.

Ben şimdi tüm Cepheliler’in elinde bir pankart, bir sloganım. Açtığı çadır, attığı molotof, sıktığı mermiyim…

Ben bu topraklarda Cepheli’nin elinde ADALETİM ve HALKIMI ÇOK SEVİYORUM.

Dipnot 1: Burjuvazinin sahte kalemşörü BARIŞ PEHLİVAN, Cumhuriyet gazetesinde diyor ki “20 Sene geçse bile intikam der DHKP-C.”

YANILIYOR SAHTE DEMOKRAT. 20 YIL DEĞİL BEŞ BİN YILLIK HESABIMIZ VAR BİZİM. SPARTAKÜS’TEN ŞEYH BEDREDDİN’E, HALLAC-I MANSUR’DAN MAHİR’E ADALET MÜCADELESİNİ UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!

Dipnot 2: 6 Şubat 2024’te halk savaşçıları Emrah Yayla ve Pınar Birkoç’un Çağlayan Adliyesi’ne dönük eylemi sırasında yaşamını yitiren DİLFİRAZ KARATAŞ’IN AİLESİNE BAŞSAGLIĞI DİLİYORUZ. AİLESİNİN AĞIRBAŞLI AÇIKLAMASI, HALKIMIZIN SAĞDUYUSUDUR.

Yayınlanan görüntülerde, polis tarafından vurulduğu net bir şekilde görülüyor. Ama buna rağmen diyoruz ki; ŞU ANDA KESİN OLARAK BİLMİYORUZ. Ama öğreneceğiz. Varsa bilmeden yapılan bir hatamız, tüm halkımızdan özür dileyeceğiz.

Dipnot 3: Medya, faşizmin psikolojik savaş timidir.

İsmail Saymaz, Dilfiraz Karataş için diyor ki: “Çatışmanın ortasında kaldı, sol bir örgütün kurşunu ile can verdi.” Bu yazı, eylemimizden iki gün sonra, 8 Şubat’ta yayınlandı.

Biz, ortadaki görüntülere rağmen, varsa bir hatamız özür dileyeceğiz diyoruz. Çünkü biz devrimciyiz. Çünkü biz dünya halklarına ve tarihe karşı sorumluyuz.

Ama boşboğaz, halka ve kendine zerrece saygısı olmayan sorumsuz İsmail Saymaz ağzına geldiği gibi konuşabileceğini sanıyor. Soruyoruz;

SEN ADLİ TIP UZMANI MISIN?

BALİSTİK İNCELEME RAPORLARINI, OTOPSİ RAPORLARINI MI İNCELEDİN?

BUNLARI SANA POLİS Mİ VERDİ?

NEREDEN BİLİYORSUN?

Bu kez yaralı polisler var ortada “silah tutukluk yaptı, acemiydiler” yalanı söyleseniz tutmayacaktı. Başka karalama yöntemi bulmalıydınız, öyle mi? Bu kez sana mı verildi bu görev? Kimsenin inanmayacağını bildiğin halde bunu mu buldun söyleyecek?

Halkımız;

İsmail Saymaz adlı bu adam, gazeteci değil polis düdüğüdür…

Eski faşist, yeni moda gazeteci; ama bilin ki eski faşistten gazeteci çıkmaz. En fazla polis düdüğü olur.

Biz Kızıldere’den geliyoruz.

Halka zarar vermemek, Kızıldere kültürüdür.

Çıplak gözle videoları izleyen bile görebilir ki; o koşturma esnasında savaşçılarımızın ellerinde silahları yoktur.

D kapısının önünde ise EMRAH ATEŞ ETMİYOR, PINAR ONA YETİŞİYOR. EMRAH, HALKTAN BİR İNSANI KORUMAK İÇİN ATEŞ ETMİYOR!

ÇIPLAK GÖZLE BİLE GÖRÜLEN DOĞRU ŞUDUR:

6 ŞUBAT 2024’de

CEPHE SAVAŞÇILARI

ÇAĞLAYAN ADLİYESİNDE

İKİ FARKLI NOKTADA

SİLAHLI EYLEM YAPTI

BİRİNCİ EYLEM

D GİRİŞİ KAPISI

EMRAH YAYLA İLK EYLEM YERİNDE, GÖRÜNTÜLERDE DE GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ,

ÖNÜNDE İKİ POLİS DURDUĞU HALDE ONLARA SIKMIYOR.

ÇÜNKÜ

POLİS İLE EMRAH YAYLA’NIN ARASINDA HALKTAN BİR KADIN VAR.

EMRAH YAYLA, KENDİ CANINDAN ÖNCE HALKIN GÜVENLİĞİNİ ALDI.

CEPHELİ SAVAŞÇININ

İLK TEMEL KURALI: ÖNCE HALKIN GÜVENLİĞİ!

EYLEMİN DEVAMINDA İKİ CEPHELİ SAVAŞÇI C KAPISINA YÖNELEREK ÜST GEÇİT ÜZERİNDEN KOŞMAYA BAŞLIYORLAR.

KOŞARKEN, ÖNLERİNDE HALK VAR DİYE,

İKİ CEPHELİ SAVAŞÇININ ELİNDE SİLAH YOK!

DİLFİRAZ KARATAŞ BURADA POLİS TARAFINDAN KATLEDİLİYOR.

VİDEOLARDA KESİN OLARAK GÖRÜNEN ŞUDUR: EMRAH YAYLA VE PINAR BİRKOÇ’UN ELİNDE, O SIRADA SİLAH YOKTUR!

CEPHELİ SAVAŞÇININ

İKİNCİ TEMEL KURALI: GEREKİRSE CANINI SİPER EDECEKSİN HALKIN ÖNÜNDE!

Dipnot 4: SAVAŞÇILARIMIZIN HEDEFİ, İÇERİ GİRMEK DEĞİLDİ!

Dipnot 5: Polis, faşizmin psikolojik savaş timine mensup Abdülkadir Selvi’ye, Meriç şehitlerimizin üzerinden çıkan krokileri vermiş; o da hayatının en büyük haberini yakaladım sanarak ballandıra ballandıra anlatıyor. Evet, Meclis de hedefimiz. Hâlâ hedefimiz…

Dipnot 6: EMEK Partisi’nin eski başkanı SELMA GÜRKAN adlı cibilliyetsiz (soysuz-sütü bozuk) kadın, eylemimiz için “BİREYSEL TERÖR” diyor.

ÖNCE THKO’YU SATTINIZ, SONRA DENİZ GEZMİŞ’E İHANET ETTİNİZ, ŞİMDİ DE TAYYİP’İN YALAKASI OLDUNUZ! Tarihiniz en hızlı açıklamasını yaptınız anlaşılan.

Tabi, Tayyip sizin Basın İlan Kurumu paranızı kesti ya; belki bu açıklamanız üzerine para verir size. Öyle mi?

Devrimi ve devrimciliği nasıl tasfiye ettiğinizi tüm dünyaya ilan etmek için elinize büyük bir fırsat geçti. Öyle mi sanıyorsunuz gerçekten?

Devrimciliği tasfiye ettiğinizden beri yılan gibi kıvrıla kıvrıla, sürüne sürüne yaşamaya mahkûmsunuz. Yılanın özü bu çünkü…

UZLAŞMA, TESLİMİYET, TASFİYE… EMRAHLAR, PINARLAR OLDUĞU SÜRECE SİLAHLI MÜCADELEYİ ASLA TASFİYE EDEMEYECEKSİNİZ!

BUNU DOST DA DÜŞMAN DA NATO SOLCULARI DA BÖYLE BİLSİN!

Dipnot 7: Çağlayan eylemi bahane edilerek, demokratik kurumlar polis tarafından basılıp talan edildi. Gözaltına alınıp haksız yere tutuklanan devrimcilere söylenenler ve burjuva basında yazılanlar aynı: İKİNCİ EYLEM BEKLENTİSİ!

İşbirlikçi oligarşinin aklı da yüreği de yetmez yapılacak eylemlerimizi engellemeye. Yapılan baskınlar, halk çocuklarına yönelik işkence, halka uygulanan terör; ancak halkın öfkesini büyütür. Acizliğinizi, zavallılığınızı, korunmasızlığınızı gösterir.

Devrimci yaratıcılığımızı geliştirerek, örgütlenmelerimizi büyüterek yapacağımız hesap sorma eylemlerinde kararlılığımızı arttırır.

Adaletsizliğiniz sürdükçe, cübbeli cellatlarınızın keyfiliği ve zulmünüz büyüdükçe, vereceğiniz hesap da büyüyor çünkü.

Her anımız eylem hazırlığıdır bizim. İKİNCİ KEZ DEĞİL, onlarca-yüzlerce kez daha dayanacağız kapılarınıza. Yerle bir edene dek gelmeye devam edeceğiz.

YİNE GELECEĞİZ!

YİNE GELECEĞİZ!

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar