Türkiye işçi sınıfının yiğit sendikacısı aynı zamanda halkların kurtuluş mücadelesinde örgütlü işçisi Necmettin Giritlioğlu.
1944 yılında doğan Necmettin Giritlioğlu, çalışma hayatında sendikalarda görev alırken gelişen devrimci mücadele içerisinde kendini geliştiriyordu. 1960’ların ikinci yarısında, Zonguldak-Ereğli Demir-çelik işletmesinde işçi olarak çalışırken Dev-Genç ve THKP-C’yle ilişkiye geçti. Önce DİSK Maden-İş’te çalıştı. Daha sonra faşist sendikadaki işçileri devrimci örgütlenmeye kazanmak için Türk-Metal’de faaliyet yürüttü.
1968 yılında Ereğli’de açılan Vietnam sergisine karşı yaptığı eylem sonucu gözaltına alınmış ağır işkencelerden geçirilmiştir. 1969 başlarında Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir ve Ulaş Bardakçı ile birlikte iktidar hedefine sahip illegal bir partinin örgütlenmesi konusunda fikir birliğine vardılar. Devrimci hareketin gelişim sürecindeki en önemli ayrışmalardan biri olan Aydınlık Sosyalist Dergi ayrılığında tavrı Mahir Çayanlar’dan, devrimci çizgiden yana oldu. Bir THKP-C’li olarak işçi sınıfı içinde mücadelesine devam etti. O artık Parti-Cephe’nin ideolojisiyle donanmış bir işçi önderiydi.
Necmettin Giritlioğlu devrimci faaliyetlerinden dolayı, baskılar, işkenceler gördü. Dönemin birçok önemli eyleminde yeraldı. İstanbul’da Kanlı Pazar olarak bilinen 1969 mitinginde görevler üstlenen işçilerden biriydi. Yapı İşçileri Sendikası (YİS) Ankara Şube başkanlığına gelen Necmettin Giritlioğlu işçilerle birlikte direnişlerde-grevlerde omuz omuzaydı. Aliağa Kozanoğlu-Çavuşoğlu firmasına karşı Grev-Toplu Sözleşmeyi örgütledi. İzmir Kongresinde YİS (Yapı İşçileri Sendikası) Genel Başkanlığı’na seçildiği günlerde, 22 Ağustos 1970’de Aliağa Rafineri grevini başlattı. İşverenin maşası AP’li faşist şoför Kazım Soyuncu tarafından İzmir’de kurşunlanarak katledildi. Devrimci sendikacılığın öncülerinden olan Necmettin Giritlioğlu, Mahir ve yoldaşlarının omzunda toprağa verildi…
Kısaca hayatını aktardığımız Necmettin Giritlioğlu, yaşamıyla işçi sınıfı ve sınıf sendikacılığına büyük miras bırakmıştır. Bugünün sendikacıları Necmettin Giritlioğlu’ndan ders almalıdır. O, emperyalizme karşı savaşırken şimdi kendine “devrimciyim” diyenler Avrupa emperyalizminin dayattığı çağdaş sendikacılık savsatasına sarılıyor. O uzlaşmayı reddederken şimdi patronların emrinde olan sendika anlayışı hüküm sürüyor. O direniş ve grev önlerinde can verirken günümüzde “grev kimseye bir şey kazandırmıyor” diyen sendikacılar ortaya çıkıyor.
İşçi sınıfı Necmettin Giritlioğlu’nu bilincinde ve mücadelesinde yaşatıyorken, işçilerin yanında olmayan sendikacıları ise patron sendikacısı olarak nitelendiriyor.