DİSK’İN KURULUŞUNDA, 15-16 HAZİRAN 1970 BÜYÜK İŞÇİ DİRENİŞİ’NDE İŞÇİLERLE BİRLİKTE DİRENİŞİ MİLİTANLAŞTIRARAK, ENGELLENMESİNE KARŞI CAN KAN PAHASINA İŞÇİLERLE KOL KOLA, OMUZ OMUZA SAVAŞAN, TÜM YÜRÜYÜŞ KOLLARINDA EN ÖNDE YÜRÜYEREK, TANKLARIN, PANZERLERİN ÜZERİNDEN AŞARAK İŞÇİLERLE BİRLİKTE BİR ZAFERİ DAHA KAZANAN DEV-GENÇ’LİLER VARDIR.
ONUN İÇİN; DİSK’İN KURULUŞUNA İLİŞKİN GERÇEK BİLGİLERİ DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ’NİN MİLİTANLARINDAN HALEN TUTSAK OLAN MEHMET AKDEMİR’İN YAZISINDAN AKTARIYORUZ.
DİSK TARİHİNİ YAZANLAR, YARATANLAR DEVRİMCİ İŞÇİLERDİR
İşçi sınıfının onurlu direniş ve zaferler tarihini, kendi işbirlikçiliklerine, devlet-patron güdümlü düzen sendikacılıklarına mafya-patron sendikacılığı ile özdeşleşen Amerikan tipi sendikacılıklarına örtü yapanlara devrimci işçiler izin vermeyeceklerdir. ÇÜNKÜ BU TARİH ESAS OLARAK ONLARIN TARİHİDİR.
Devrimci işçiler bu tarihi canları-kanları pahasına ve işçi sınıfının tarihsel ve siyasal olarak hakkı olan yere gelmesi için var ettiler. Bir avuç patron sendikacısı bu tarihin üzerinde tepinsin diye değil.
DİSK NASIL BİR SÜRECİN İÇİNDE KURULDU?
DİSK’in kuruluş süreci, Amerikancı Türk-İş yönetimine muhalif birkaç ilerici sendikacının, Türk-İş’in, 1966 yılında gerçekleştirilen Genel Kurulu’nda seçimi kaybettikten sonra “Türk-İş ile olmuyor, biz yeni bir konfederasyon kuralım” demesiyle tarif edilebilecek bir süreç değildir.
DİSK’in kuruluş süreci: 274-275 sayılı yasaların Kavel Grevi ile yürürlüğe fiilen geçirilmesi sonrası çeşitli sektörlerdeki işçilerin, sarı sendikacıların baskılarına rağmen ekonomik, demokratik hak mücadelelerini yoğunlaştırdıkları bir dönem ile birlikte tarif edilebilir ancak.
Özellikle Paşabahçe cam işçilerinin 1966 yılında patron işbirlikçisi sendikaya karşı örgütlenerek, Türk-İş patron sendikasına ve Süleyman Demirel’li AP (Adalet Partisi) iktidarına rağmen, işbirlikçi sendikaların silahlı saldırılarına da direnerek kararlılıkla sürdürdükleri grevin zaferi için oluşturulan SADA (Sendikalar Arası Dayanışma Anlaşması)’nın ürünüdür.
Yani can kan bedeli sürdürülen bir mücadele sürecinin, bu mücadele içinde geliştirilen dayanışma pratiğinin ürünüdür.
“DİSK Tarihi”ni yazanların iddia ettiği gibi; “Paşabahçe Grevi’nin DİSK’in kuruluşuna yol açtığını söylemek mümkün görünmemektedir” (DİSK Tarihi Cilt:1, Syf:119) diyerek kuruluşta belirleyici unsur olarak bu kararlı direniş etrafında oluşturulan dayanışma bilincini değil de,
Maden-iş Sendikası’nın 1966 Genel Kurulu’nda alınan bir kararına atıf yapılması boşuna değildir. Tarihin ilerleyen süreçlerini incelerken göreceğimiz gibi iktidarlar, oligarşiyi zorlayan direnişlerden kaçışın, tarihin çarpıtılması yoluyla meşrulaştırılması böyle yapılıyor işte.
Oysa diyalektik düşünüş en basit gerçeğe bile ulaşmanın yolunun neden-sonuç ilişkisinin doğru tespit edilmesi ile mümkün olduğunu gösterir bize.
Paşabahçe cam işçilerinin tüm işçi sınıfını etkileyen kararlı direnişi olmasaydı, bu grevin etrafında bir araya gelen sendikaların dayanışması olmasaydı, SADA’nın kurulması o süreçte mümkün olabilir miydi?
Sorunu Türk-İş içindeki koltuk hesaplaşmalarına, Türk-İş yönetiminin ilerici, mücadeleci sendikalara, sendikacılara yönelik baskı, ihraç vb. dayatmalarına bağlamak, işçi sınıfı mücadelesini 3-5 sendikacının kişisel çabalarının ürünüymüş gibi anlatmak, tarihsel gelişmeleri bireylerin üstün çabalarıyla tarif etmeye çalışmak egemen sınıfların tarih yazıcılığını yöntemidir.
“Resmi tarih” kavramı, içinde halkın olmadığı, sınıflar savaşının olmadığı, üstün yetenekli kralların, padişahların, komutanların çabalarıyla tarihi süreçleri, dönüşümleri anlatmaya (aslında çarpıtmaya) çalışanların yaptığını tarif eder.
SADA’yı oluşturan 4 sendika (Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş, Gıda-İş) aynı zamanda DİSK’in de dört kurucu sendikasıdır. Oysa aynı yazıcılar, altı sayfa ileride, DİSK’in kuruluşundaki ilk adımın SADA’nın oluşturulmasıyla atıldığını da önceki tespitlerini unutarak ifade edebilmektedirler.
“SADA, DİSK’in kuruluşunu ön çerçevesi olarak kabul edilebilir. (…)Türk-İş yönetiminin ihraç istekleri daha onur kurulunda görüşülmeden, sonradan DİSK kurucusu da olmuş olan Maden-İş, Basın-İş, Lastik-İş ve Gıda-İş sendikaları 15 Temmuz 1966’da SADA’yı imzaladı ve Kasım ‘66’daki geçici ihraç kararlarının açıklandığı günlerde de DİSK’i kurmak için faaliyetlerini yoğunlaştırdı.’’ (age. c:1, Sf. 125)
Biz devrimciler, gerçeğe ulaşabilmek için hep “ilk neden”e ulaşmaya çalışırız. Bu noktada basit soru şudur: SADA, DİSK’in önceli bir platform ise, SADA’yı oluşturan neden nedir?
SADA metninde durum şöyle ifade ediliyor:
“Çözümlenmesi güç bu sorunlar önünde kendi güçlerini aşan kuvvetlerle mücadele etmek zorunluğunda kalmışlar ve kalmaktadırlar. (…)
Sendikalar arasında daha güçlü bir dayanışma yapılması gerekliliğini kararlaştırmışlar ve bu konuda aşağıdaki şekilde bir anlaşmaya varmışlardır.” (age. c:1, Sf:122)
SADA’nın ilk çalışmaları incelendiğinde, bir konfederasyon örgütlenmesinin köşe taşlarının konulmaya çalışıldığı görülecektir.
SADA’cıları bu noktaya getiren ise, o günlerde Paşabahçe cam işçilerinin grevine yönelik saldırıların patron, devlet ve Türk-İş birlikteliğinde gerçekleştiriliyor olmasıdır. Bu saldırıya karşı tek çözüm yolu ise, kararlı bir direnişin etrafında tüm güçleri birleştirebilmektir.
Çünkü yarın aynı sınıf düşmanları, kendi sendikalarına, direnişlerine ve grevlerine de saldıracaklardır. Bu somut gerçekten yola çıkılarak; “DİSK, Paşabahçe cam işçilerinin kararlı direnişlerinin ve zaferlerinin yol göstericiliğinde kurulmuştur” demek en doğru tanımlama olacaktır.
DİSK’i bugünkü işbirlikçi sendika düzeyine düşürenlerin DİSK’in kuruluş sürecini anlatırken işçi sınıfının mücadelesini yok sayarak, kendiliğinden bir araya gelerek yazmalarına izin vermeyeceğiz.
İşçi sınıfının tarihi direnen, bedel ödeyen işçiler kanları ile yazdı, DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ yazmaya devam ediyor.
Bizde kanla yazılan o tarihin öncüsü ve önderi olarak her zaman yerimizi alacağız.
Bugün işçi sınıfını kuşatan işbirlikçi sendikacılık anlayışından işçileri İŞÇİ KOMİTELERİ VE İŞÇİ MECLİSLERİ İLE ÇEKİP ALACAĞIZ!
İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!