Artık Size Alçaksınız Bile Demeyeceğiz!
Çünkü Alçaklığın Bile Bir Yüksekliği Vardır!
Siz Dipsiniz, Çamursunuz!
Devrim Mücadelesinde Sendikalar Devrimin Okulları Olarak Görülür
Bizim Ülkemizdeki Sendikalar İse Burjuvazinin Ahırı İçin Sıçrama Tahtaları Haline Getirilmiştir!
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu Uzlaşmacı ve Tasfiyeci Tavrı ile Emperyalizmin ve Faşizmin Saldırılarını Meşru Hale Getirmektedir!
*
11 Ağustos 2024 Pazar günü DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu Gazete Duvar’a, 1 Mayıs 2024’te Saraçhane’de yaşanan teslimiyet ile ilgili verdiği röportajda diyor ki;
1)“Taksim’in özgürleştirilmesi meselesi, aynı zamanda demokrasi mücadelesidir. Özellikle 1976’da ilk kez 1 Mayıs DİSK’in öncülüğünde kitlesel olarak kutlandı. 1977’de yaşanan katliama rağmen 1978’de daha kitlesel 1 Mayıs organize edildi. 12 Eylül’den sonra hem 1 Mayıs hem de Taksim yasaklıydı. 1 Mayıs’ın özgürleştirilmesi için mücadeleler verdik. Özellikle 2000’li yıllardan sonra DİSK’in yeniden açılmasıyla, 2004 yılında yine Taksim hedefiyle toplanıldı. Ancak o gün de Saraçhane’den ileri yürünememişti. 2004’deki o tutum, 2005 ve 2006’da o dönem yasaklı olan Kadıköy Meydanı’nı 1 Mayıs’a açmamıza olanak sağladı. Büyük mitingler yaptık, arkadaşlarımızı kaybettik. 2007’den itibaren yeniden Taksim hedefini koyduk. 77’nin yıl dönümüydü. Ancak yine Taksim’e çıkamadık. 2008’de bırakın Taksim’e çıkmayı DİSK binasından çıkamadık. Sabah DİSK’e gaz bombaları atıldı. 2009’da yine bütün müdahalelere rağmen dönemin valisinin deyimiyle‘makul’ sayılan kitleyle Taksim’e ulaştık. 2013’ten sonra Taksim yeniden yasaklandı. Taksim gibi güçlü bir meydanda, 1 Mayıs gibi güçlü bir günde buluşulmasından hükümet rahatsız oldu. Taksim dışında 1 Mayıs yapmayacağımızı söyledik. Şişli ve Beşiktaş’tan yürüme denemelerimiz oldu, polis müdahalesiyle karşılaştık. 2016’dan sonra Bakırköy ve Maltepe’de 1 Mayıs’ı organize ettik.”
2)“DİSK’in önerisi hem tertip komitesine hem de İstanbul’da o gün ne kadar yapı varsa onlaraydı. Farklı kollardan farklı toplanmalarla Taksim’e yürümesi gerektiğini önerdik. Bizim önerimiz birden fazla toplanma noktası olsun yönündeydi. Son güne kadar Beşiktaş ve Saraçhane diye iki ayrı kol vardı. Son gün KESK de kararını değiştirip Saraçhane’ye geldi. Çeşitli siyasi partilerin barikatı aşmak konusunda zorlama girişimleri oldu. Belli bir saatte kitlemizi toplayıp emniyetle görüştük. Barikatın açılmasını istedik. Gördük ki barikat açılmayacak tertip komitesiyle bir araya geldik. Ortak kararla, burada bir açıklama yapıp 1 Mayıs’ı bitirme kararı aldık. Saraçhane’ye gelecek kurumlara önceden bunu bildirmiştik. Anayasa Mahkemesi kararı tanınmazsa orada basın açıklaması yapılacağı biliniyordu. KESK, TMMOB, TTB de bunu biliyordu.”
3)“DİSK 1 Mayıs öncesinde ne dediyse onu yaptı. Şeffaf bir süreç işledi. Barikat aşılamazsa, barikata fiilen yüklenme tarzının DİSK olarak olmayacağını söyledik. Müzakere ederek barikatın açılmasını zorlayacağımızı söyledik. KESK, TMMOB, TTB’nin de aynı kararı vardı. 1 Mayıs öncesi Saraçhane’ye geleceğini söyleyen örneğin; SOL Parti, TKP, EMEP ve TİP’e bunlar söylendi. Her aşamadan dostlarımızın haberi vardı. Sendikanın tutumuyla, siyasi partinin tutumu birbirinden farklı olabilir. Biraz bundan kaynaklı, farklı değerlendirmeler oldu. Eleştirilerin hepsini anlayışla karşılıyorum.”
Arzu Çerkezoğlu’nun Söylediklerine Cevap Veriyoruz;
1)“1 MAYIS ALANI TAKSİM’DİR” demek bugün DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun kurabileceği bir cümle değildir. Çünkü işçi hakları mücadelesini demokratik, militan mücadeleden çıkartıp salt sivil toplumcu, icazetçi bir çizgiye çekmiştir.
1 Mayıs’ın tarihinden bahsetme hakkı da yoktur. Çünkü; 1 Mayıs’ın tarihinden bahsedebilmek, 1977 1 Mayıs’ındaki şehitlere sahip çıkabilmek için sınıf kini gereklidir. Arzu Çerkezoğlu sınıf kini taşımamaktadır.
Kin duymamak, dostla düşmanı karıştırmak, uzlaşmak, yumuşamak demektir.
Arzu Çerkezoğlu, DİSK’i uzlaşmacı, dost ile düşmanı karıştıran, pasifist bir hale getirmiştir.
Grev çadırlarını kurşunlayanların, halk düşmanlarının, burjuvaların kapısına gidip, masasına oturup alın terimiz üzerinden pazarlık yapmıştır.
2)Ne olursa olsun “1 MAYIS ALANI TAKSİM’DİR” bu şiar ile hedef daima Taksim’e çıkmak olmalıdır. Oysa DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu her sene 1 Mayıs öncesi ve sonrası yaptığı açıklamalarla halkı, işçileri, emekçileri oyalamaktadır.
Kurulan barikatlar faşizmin sopası olan polislerle konuşularak aşılamaz. Halka, emekçilere karşı kurulan barikatlar direnişle aşılır. Arzu Çerkezoğlu direnmemeyi seçerek Anadolu ve dünya halklarına karşı suç işlemiştir.
3)“Barikat aşılamazsa” diye bir şey yoktur!
“DİSK’in barikata yüklenmek gibi bir tarzı yoktur” demek DİSK’in değil Arzu Çerkezoğlu gibi reformistlerintarzıdır.
DİSK içindeki devrimci dinamiklerin reformistler eliyle tasfiye edilmesi bu sürecin önünü açmıştır. Kendi tüzüklerine aykırı davranmaktadırlar.
Eleştiri, yanlış bir tutum ve davranış karşısında yapılır; Arzu Çerkezoğlu’nun yaptığı ihanettir. İhanet eleştirilmez, mahkum edilir.
Arzu Çerkezoğlu’nun “sendikalarla siyasi partiler arasında tutum farkı olabilir” dediği ödenen bedeldir.
O gün Saraçhane’de barikatlara yüklenip Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamak için çatışanlar 2 Mayıs günü faşizmin baskınve saldırıları ile uyanmış, işkencelerle gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. İhanet, “tutum farkı olabilir” denilerek geçiştirilemez.
DİSK’İN GÖREVİ NEDİR?
–“Vergide Adalet” talebiyle ülkemizdeki yoksulluğun çözümünü faşist AKP’de arayan bir tutumu DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu sergilemiştir.
DİSK’in görevi faşizmden ve düzen partilerinden çözüm talep etmek değil, işçinin ve emekçinin hakkını fiili, meşru, militan mücadele ile almaktır.
– İş cinayetlerinde katledilen işçilerin rakamlarını açıklamak değil, katledilen her bir işçinin hesabını sormaktır.
– Halkın düzene biriken öfkesi karşısında itidal çağrıları yapmak değil, halkın öfkesini örgütlemek ve bu öfke ile düzenden hesap soracak bir pratiği örgütlemektir.
– Katledilen DİSK Başkanı Kemal Türkler’in katilleri ile yan yana gelip poz vermek değil, katledilen ve bu ülkenin aydını olan, işçi mücadelesinin önderlerinden olan Kemal Türkler’in hesabını sormaktır.
– Tarihi çarpıtan kitaplar değil, tarihi tüm berraklığı ile işçilere ve emekçilere taşıyan bir misyon yüklenmektir.
– Devrimin okulu olmaktır.
Emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin bugün en temel saldırısı dünya halklarının umutsuz kalmasıdır. Bunun için devrimcileri ve devrime olan inancı boğmak, ideolojik kuşatmayı derinleştirmek, emperyalist, faşist terörü, saldırıları meşru hale getirmeyi hedefler. Bunu yaparken reformizmi kullanır. Bugün DİSK, emperyalizmin koltuk değneği ve sol yumruğu olmuştur. Yüklendiği misyon işçilerin başlattıkları direnişleri patron lehine çözmek, işçilerin öfkesini pasifize etmek ve ülkemiz işçi sınıfının direnişlerle dolu tarihine ihanet etmektir.
Bizi ezenlere, sömürenlere, katledenlere, adaletsiz bırakanlara karşı kin duymamak, intikam almayı düşünmemek olası değildir.
KİNİNİ YİTİRENİN HİÇBİR DEĞERİ DE YOKTUR!
ŞEHİTLERİMİZ, VATANIMIZ, HALKIMIZ BİZİM DEĞERLERİMİZDİR!
KİMSE BİZE ŞEHİTLERİMİZİ UNUTTURAMAZ. KİMSE BİZE DİRENİŞLERLE DOLU TARİHİMİZİ UNUTTURAMAZ.
TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ GERÇEK ÖNDERLERİ HİÇBİR ZAMAN REFORMİSTLER OLMAMIŞTIR.
TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ GERÇEK ÖNDERLERİ;
İBRAHİM ERDOĞANLAR, BEDİİ CENGİZLER, İBRAHİM İLÇİLER, GÖKHAN ÖZACAKLARDIR.
15-16 HAZİRAN DİRENİŞLERİNİ, MİGROS DİRENİŞİ’Nİ, TARİŞ DİRENİŞİ’Nİ, PAŞABAHÇE DİRENİŞİ’Nİ, EMİNÖNÜ DİRENİŞİ’Nİ VE BU DİRENİŞ GELENEĞİNE YENİLERİNİ EKLEYEN DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ’DİR, DİRENEN DEVRİMCİ İŞÇİLERDİR.
DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ OLARAK ÇAĞRIMIZDIR;
BÜTÜN İŞÇİLER, EMEKÇİLER, HALKIMIZ;
Sizin hak arama ve hesap sorma gününüz olan 1 Mayıs’ı faşizmin icazetine bırakıp, halk çocuklarının işkence görüp tutuklanmasına “tutum farkı” diyen Arzu Çerkezoğlu ve yönetimini gördüğünüz her yerde teşhir edin. İhanetlerini yüzlerine haykırın.
Uzlaşmacı ve işçinin hakkını savunmayıp patronlardan yana tavır alan DİSK’de değil; İşçi Meclislerinde, Devrimci İşçi Hareketi’nde örgütlenin!
1 MAYIS TAKSİM ALANIDIR!
1 MAYIS İŞÇİLERİNDİR, REFORMİST SENDİKACILARIN DEĞİL!
İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!
DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ
***
ARZU ÇERKEZOĞLU, KAÇARKEN YALNIZ DEĞİLDİK DİYOR; ORTAKLARINI İHBAR EDİYOR!
İstanbul’da binlerce kişi 1 Mayıs Alanı Taksim’e yürümek için Saraçhane’de buluşmuştu. Polis barikatlarını zorlayan kitleye azgınca saldıran polis, sıktığı gaz ve plastik mermilerle çok sayıda insanı yaralamıştı. Polis saldırısı ve kitlenin direnişi sürerken; DİSK, KESK, TTB, TMMOB ve TDB’den oluşan tertip komitesi eylemi sonlandırdıklarını anons ederek alanı terk etmişti. Tertip komitesinin kararı ve kitleyi yüzüstübırakıp kaçmaları, kitle tarafından yuhalanarak protestoedilmişti ki sendikalar alanı terk ederken polisinsaldırıları devam ediyordu.
Taksim’e çıkmak isteyen 17 kişinin gözaltına alınmasıyla başlayan operasyonlar, aynı gün çıkarılan çok sayıda kişi hakkındaki yakalama kararları ve gözaltılarla sürmüştü. Çağdaş Hukukçular Derneği tarafından verilen bilgilere göre o gün 226 kişi gözaltına alınmıştı.
Gözaltı ve tutuklamalar sonraki günlerde de devam etmiş ve toplamda 82 kişi tutuklanmıştı. 1 Mayıs, 3 Mayıs, 5 Mayıs ve 21 Mayıs’ta yapılan gözaltılara, zaman farklılıkları nedeniyle üç ayrı dava açılmış ve bugün itibariyle tutuklananların hepsi serbest bırakılmıştı.
Devrimci tutsaklar S, Y, R, Yüksek Güvenlikli Kuyu Tipi imha merkezlerinde ölüm oruçlarıyla, süresiz açlık grevleriyle direnirken; “1 Mayıs tutsakları”nın, tutuldukları tecrit hapishanelerinde verilen yemeğin azlığını, kantinlerdeki çeşitliliğin yetersizliğini tartışmaları şaşırtıcı değildi. Zira bu anlayışları temsileden tertip komitesi de zaten onları alanda satıpgitmemiş miydi?
Nihayetinde bu 82 tutuklu; “Düzene karşı itirazda bulunmak için olay yerine gittim”, “Polis ekiplerinin dağılın ihtarını duymadım. Ben yalnızca Taksim’e yürümek istedim. Suç işlediğimi düşünmüyorum” diyerek kendilerini savundular ve tahliye oldular.
TENCERE DİBİN KARA…
2024 1 Mayıs’ına, tertip komitesinin halkı polisle yüz yüze bırakıp kaçmalarına ve bu tavrı sergileyen anlayışlara ilişkin değerlendirmelerimizi 12 Mayıs tarihli Halk Okulu’nun 235. sayısında ayrıntılarıyla yazdığımız için tekrar etmeyeceğiz.
Ama bir hatırlatma yapmadan da geçmeyeceğiz:
Halkımızın “tencere dibin kara…” diye başlayan veciz bir sözü vardır, tam da öyle.
2024 1 Mayıs Tertip Komitesi, önce 1 Mayıs’a katılan ve polis barikatlarında çatışan halkımızı sattı. Ardından da bir birilerini sattı…
Tertip komitesi adına açıklama yapıyorlar: “Aslında biz yanlış anlaşıldık” diyorlar.Tertip komitesinde yer alan sendika ve meslekörgütlerinin özrü kabahatinden büyük açıklamalarındanbazı bölümleri yorumsuz aktarıyoruz:
“Bugün yaptığımız değerlendirme alanın terk edilmesi değildi. Emekçilerin karşısında konulan barikatın düzeyiyle ilgiliydi. ‘Taksim’e çıkamadığımız şartlarda 1 Mayıs kutlamasını yapmıyoruz’ diye değerlendirmeydi. Bir protestoydu. Ancak bu değerlendirmemiz yanlış anlaşıldı. Çekilme değildi” ifadelerini kullanan KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, devam ediyor:
“… O anda inisiyatifimizin gerçekleşmesi elimizden alındı. Doğal olarak diğer tarafta bir karmaşa oluştu. Kortej oluşturulmasında sorunlar yaşandı. Sorunlar devam ederken müdahale başladı. Bütün güvenlik güçlerini 1 Mayıs’ta emekçilerin karşısına koyan bir iktidarla karşılaştık. Dünyanın bütün ülkelerinde bu kutlanırken İstanbul’da gerçekleşmedi. Bizim yürüyüş yapacağımız kol üzerinde TOMA’ları yerleştirmişlerdi. Geçiş yapılabilecek bütün yollar tutulmuştu. İşçilerin orada buluşması bir direnişti.
Siyasal iktidar bütün güvenlik güçlerini teyakkuza geçirdi. Kutlama yapılmadan protesto ederek ayrıldık. Tepkiler çok anlaşılır. Haklı bulduğumuz tepkiler. Orada bir süreç yürütmek durumundaydık. Şimdiye kadar bu şekilde yürüttük. Üyelerimizi polisle karşı karşıya getirmek istemedik. Zaten direniş sürekliliği olan bir süreçtir.
Mücadele devam ediyor. Direnme gücümüz devam edecek.
Yürüyebileceğimiz şartların olacağını düşünüyorduk. Çünkü yerel seçimlerde halk var olan siyasal iktidara bir mesaj iletmişti.
Bu mesajın alınmasını bekliyorduk ama mesajı almadıklarını gördük.”
‘ARTISIYLA EKSİSİYLE BİR KARAR ALDIK’
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu devam ediyor:
“Toplumsal kazanımlar bir anda olmuyor” diyen Çerkezoğlu, “Beş kurum olarak çağrı yaptık. Esas olarak birden fazla koldan Taksim’e gitmek istedik. Tek koldan barikat aşılmıyor. Sonra Saraçhane’ye çağrı yaptık. Tek bir noktada binlerce kişinin toplanması da çok önemli. Emniyet yazılı ve sözlü olarak bize sürekli izin verilmeyeceğini ifade etti. Biz de bunlara rağmen barikata kadar yürüyüş yaptık. Emniyet ile bir görüşme yaptık. Vali bey ile görüştük. Barikatın açılmayacağı yönünde açıklama yapıldı. Tertip komitesi olarak bir araya geldik, konuştuk. Kitlenin güvenliği için artısıyla eksisiyle bir karar verdik ve eylemi sonlandırma kararı aldık…” diyenÇerkezoğlu, aslında “Barikataşılamazsa, barikata fiilenyüklenme tarzının DİSK olarakolmayacağını söyledik. Müzakereederek barikatın açılmasınızorlayacağımızı söyledik. KESK,TMMOB, TTB’nin de aynı kararıvardı” diyor ve “bunun bilgisiniSaraçhane’ye geleceğini söyleyenSOL Parti, TKP, EMEP ve TİP’e deverdiklerini” söyleyerek ihanetin ortaklarını ihbarediyor. Yani halkı 1 Mayıs meydanında, polis saldırısıkarşısında yüzüstü bırakıp kaçarken yalnız değildik;anlı şanlı sol partilerle, komünistlerle birlikteydik,diyor.
Gazete Duvar’da yer alan bu açıklamalara Sol Parti itiraz etse de, gerçeği değiştirmiyor.
Görüldüğü üzere, oportünizm, reformizm, odalar, işbirlikçi sendikalar, ihanetlerini bile “kitlenin güvenliği” adına meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Seçimlerin sarhoşluğuyla aldıkları kararın ardında duramayan bu anlayışlar, bir sonraki 1 Mayıslarda alanlara bile çıkamazlar.
Ve son olarak Arzu Çerkezoğlu’na bir hatırlatma daha: “Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamadım” deyip hayıflanıyorsundur şimdi…
Ne diyelim, etme bulma dünyası; satanı satarlar.