Ebru Timtik’in Katili Kemal Memişoğlu, Yenidoğan Bebeklerimizin De Katilidir!

EBRU TİMTİK’İN KATİLİ KEMAL MEMİŞOĞLU, YENİDOĞAN BEBEKLERİMİZİN DE KATİLİDİR!

KEMAL MEMİŞOĞLU, İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRÜ İKEN BEBEKLERİN KATLEDİLMESİNİ İZLEDİ, SAĞLIK BAKANI OLUNCA DA HASTANELERİ KAPATMAYARAK BEBEKLERİMİZİN KANINA GİRDİ!

“PARASIZ SAĞLIK HAKTIR, SATILMASI KATLİAMDIR” DİYEN HALKIN DOKTORU BARIŞ KAYA’YI GÖREVDEN ALAN AKP FAŞİZMİ BEBEKLERİ KATLEDEN HASTANELERİ 6 AY BOYUNCA KAPATTIRMADI!

HALKIMIZ;

FAŞİZM, YENİ DOĞMUŞ BEBEKLERİMİZİ KATLEDEN DÜZENİN ADIDIR!

KAPATTIKLARI HASTANELERİ YENİDEN AÇAR, BEBEK KATİLLERİNİ EN KISA ZAMANDA SERBEST BIRAKIRLAR!

SERVET ELDE ETMEK İÇİN YENİDOĞAN BEBEKLERİMİZİ KATLEDEN BU DÜZENE KARŞI HALK MECLİSLERİ’NDE ÖRGÜTLENELİM! HALK MECLİSLERİ OLARAK, HASTANELERİ BİZ YÖNETELİM!

İstanbul’da, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk eden ‘Yenidoğan Çetesi’ 17 bebeği katletti.

21 Mayıs 2023 tarihinde CİMER’e yapılan bir şikâyet ile İstanbul’un çeşitli bölgelerindeki özel hastanelerin bebek yoğun bakımlarında yaşanan ölümlerin araştırılması sonucunda bebek ölümlerinden para kazanan bir çetenin varlığı açığa çıktı.

Ne zamanki dosyadan sorumlu savcı tehdit edildi, katliamı halka açıklamak zorunda kaldılar ve göstermelik cezalar verildi, belli hastaneler kapatılmak zorunda kaldı.

BEBEK KATLİAMLARI TAM OLARAK NASIL GERÇEKLEŞTİ?

Yenidoğan bebeklerin bazıları, doğumdan sonra yoğun bakıma ihtiyaç duyuyorlar.

Yenidoğan Çetesi dedikleri bebek katilleri de yoğun bakımlar üzerinden kazanç elde etmeye başladılar.

Bebekler, uygun sağlık hizmeti alacakları hastanelere değil, 112 Acil Servisi ile ortak çalışan ve seçilen ve “örgüt adına kârlı görünen” hastanelere gönderiliyordu.

Fakat enfeksiyona açık bir ortam olan yenidoğan ünitelerine yatırılan bebeklerden bazıları, normalden daha uzun süre yatılı kaldıkları veya hiç ihtiyaç yokken bu bölüme yönlendirildikleri için orada katledildiler.

Katiller ayrıca, usulsüz bir şekilde hastanedeki ilaçlarısatarak maddi kazanç elde ediyordu.

Yoğun bakıma ihtiyaç duyan bebekler, doktordan hemşireye kadar, organize ve koordineli olarak kullanıldı.

Yoğun bakım ihtiyacı olan ve olmayan bebekleri, anlaşmalı hastanelere yönlendiriliyor, bebekleri gereğindenfazla yoğun bakımda tutuyor, bu şekilde herbebek için günlük 8 bin lira ücret alıyorlardı.

Bu işlemlerle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazanç 3-4 katına çıkmıştı.

112 komuta kontrol merkezine rüşvet vererek bebek satın alarak kaç yıldır milyonlarca lira para kazandıkları da açıklanmıyor.

İddianamede bahsi geçen hastaneler şu şekilde sıralanıyor:

“Akabe Sağlık Tesisleri AŞ’ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ’ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Refik Arslan AŞ’ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Beymed AŞ’ye ait Özel Birinci Hastanesi, Doğamed AŞ’ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi, Reyap AŞ’ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi, Ekip Sağlık AŞ’ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Esenler Güney Hastanesi ve Silivri Kolan Hastanesi’nin yenidoğan yoğun bakım ünitesi.

Bebekleri katledenlerden 12’si şüpheli sıfatıyla gözaltına alındı. 8’i adliyeye sevk edilirken, 4’ü kolluktan serbest bırakıldı. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği 8 şüpheliden 5’inin tutuklanmasına, 3’ü hakkında ise adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi.

Aylarca bu katliamlar sürdü ve kimsenin haberi olmadı, öyle mi?

17 bebek kâr uğruna katledildi ve devletin hiç haberi yoktu, öyle mi?

Elbette hayır!

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, CİMER’e gelen ihbarı 5 Mayıs 2023 tarihinde resmi yazıyla İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bildirdi. Yani İl Sağlık Müdürlüğü’nün olayı Emniyet’e bildirmesi yaklaşık bir ay sonra gerçekleşti. Bir ay sustu, katliamlara göz yumdu.

Sonra Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Ancak şüpheliler hakkındaki ilk telefon dinleme ve teknik araçlarla izleme kararı, savcılığın talebi üzerine Büyükçekmece 3. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 20 Haziran 2023 tarihinde alındı. Dolayısıyla şüphelilerin dinlenmesi bile ihbardan üç ay sonra gerçekleşti.

O dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü katil Kemal Memişoğlu, 27 Mart 2023 tarihinde yapılan CİMER ihbarıyla konudan haberdar olduklarını iddia etti. Ama bu koskoca bir yalan!

Dosyadaki bilgiler, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün olayı CİMER ihbarından üç ay öncesi yani Ocak 2023 tarihinde bildiğini ortaya koyuyor.

Bugünün Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, o dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü, Nakşibendi Tarikatı geleneğinden gelen ve aynı zamanda 2020 yılında zorla

müdahale için hastaneye yatırılan Halkın Avukatı Ebru Timtik’in katili ve oligarşinin ‘en güvenilir’, ‘en sadık’ ve ‘kullanışlı’ kadrolarındandır.

Kemal Memişoğlu hem dönemin İl Sağlık Müdürü olarak, dönemin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile birlikte bebek katliamlardan birinci derecede sorumludurlar.

ALTI AYDIR BU HASTANELERİ TIKIR TIKIR İŞLETTİLER NE ZAMANKİ SAVCI TEHDİT EDİLDİ VE KENDİ CAN GÜVENLİĞİ İÇİN BAŞVURDU ANCAK O ZAMAN PATLADI İNFİAL OLUŞTU!

Çete başı ‘Ben müsteşarım’ diyor. Sağlık bakanı ve hastaneler ile bağlantıyı Mustafa Kemal Zengin kuruyor. Savcıyı tehdit ediyor.

Bu çete başının Süleyman Soylu dahil herkesle fotoğrafları var.

Katliamları devletin bilmemesi, devlet desteği ile yapılmaması imkânsız!

47 kişi gözaltına alındı 22’si tutuklandı.

Ama bu bebek katliamları ne tutuklanan 22 kişiden ne de öne sürülen 47 kişiden ibaret değildir.

Bebek katliamları emperyalizmin politikalarının bir sonucudur.

1994-1995 yıllarında imzalanan GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) ve GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması) anlaşmaları ile emperyalistler, ülkemizde devlet elindeki tüm hizmetleri özelleştirdiler. Bankacılıktan, madene, eğitimden hukuka kadar. Sağlık da bu kapsamda özelleştirilen alanlardan bir tanesi.

AKP 2003’ten beri ‘Sağlık’ta Dönüşüm Projesi’ adı altında sağlık sistemini emperyalistlere peşkeş çekiyorlar.

BU ÖZELLEŞTİRMELERİN SONUCUNDA NELER OLDU?

1)Her yerde özel hastaneler açılmaya başlandı.

Devlet hastanelerine hiçbir yaptırım yapılmadı. Orda olan tüm malzemeler eski, personelin maaşları düşük tutuldu ve böylelikle doktor ve hemşirelerin hepsi o dönemde özel hastanelere geçmek zorunda bırakıldı. Devlet hastanelerdeki uzun bekleme süreleri halkımızı da özel hastanelere mecbur bıraktı.

Şu anda ülkemizde özel hastanelerin oranı yüzde 60.

2)‘Sağlıkta Dönüşüm Projesi’ kapsamında her yerde şehir hastaneleri kuruldu.

Devlet hastaneleri kapatıldı yerlerine şehir hastaneleri kuruldu. Yani şehir hastanelerinin kurulmasıyla birlikte hiçbir zaman yatak sayısı veya doktor sayısı artmadı.

3)Özel hastaneleri şirketler yönetiyor.

Eskiden laboratuvar, radyoloji temizlik hizmetleri, hepsi hastane içinde olurdu. Özel hastaneler de ise ihale usulü özel şirketlere verildi hepsi. Her biri dışardan alınıyor hepsi için para veriliyor.

Özel hastanelerde ilk girişte muayene için saat ücreti ödeniyor, film çektirme, laboratuvar için veya ameliyat için her şey için ayrı bir ücret ödeniyor.

4)Aile hekimlik sistemini getirdiler.

Sağlık ocakları kapatıldı ve Aile Sağlık Merkezlerine dönüştürüldü. Sağlık ocakları hekimleri aile hekimleri oldu. Buralar tamamen ticarileştirildi.

Personelini, hemşiresini aile hekimi alıyor, giderlerini ve tadilatını, işe alıp işten çıkışları her şeyi aile hekimi yapıyor. Yani tüm kontrol aile hekimlerinde. Şirket gibi çalışıyorlar. Koruyucu hekimlik diye bir şey kalmadı.

Hastalıklar üzerine kurulu bir sistem ve insanlar hastalandıkça işleyen bir çark var. Ne kadar çok hastaneye gidilirse o kadar kazanç var.

O YÜZDEN YENİDOĞAN ÇETESİ BEBEK KATİLLERİ, BU DÜZENİN SONUCU ORTAYA ÇIKMIŞTIR!

PEKİ TÜM BUNLAR OLURKEN ÜLKEMİZİN DOKTORLARI, HEMŞİRELERİ NEREDEYDİ? NE YAPTI?

Türkiye’de bulunan toplam hekim sayısı 2021 tarihinin resmi rakamlarına göre; 183 bin 569, Tabip Odası ise 52.

183 bin 569 doktor, hekimi bir basın açıklaması yapmak dışında ne yaptılar?

Türk Tabipler Birliği (TTB)’ne ülkedeki hekimlerin %80’inin (70.000) üyedir.

Görevleri arasında;

– Türkiye halkının sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin kolay ulaşabileceği kaliteli ve uygun maliyetli sağlık hizmeti için çalışmak,

– Meslek ahlakını en iyi şekilde korumak,

– Tıp eğitiminin her alanında söz söylemek,

– Hekimlik mesleğinin çıkarını her platformda dile getirmek,

– Mesleğin, üyelerinin maddi ve manevi haklarını korumak için kurulmuştur.

– Türk Tabipleri Birliği meslek disiplinini sağlamak, hasta yakınmalarını araştırmak, hekimlerin özel çalışma ücretlerini belirlemek gibi konularda çalışmaktadır.

Peki böylesi bir katliama karşı basın açıklaması dışında ne yaptılar?

Hiçbir şey!

BEBEKLERİMİZİ DOKTORLAR ELİYLE KATLEDEN AKP, HALKIN DOKTORU BARIŞ KAYA’YI GÖREVDEN ALDI!

EN AZ ALTI AY GÖZ GÖRE GÖRE BEBEKLERİMİZ KATLEDİLMEYE, HASTANELER İŞLETİLMEYE DEVAM ETTİ!

Şimdi bu hastanelerin bir kısmı kapatıldı. Ama bir süre sonra unutturulur ve tekrar açılır…

Çünkü sağlık sisteminin özelleştirilmesiyle ve tamamıyla ticarileştirilmesiyle birlikte bu katliamlar kaçınılmazdır!

O yüzden; hastanelerin yönetimi halka bırakılmalıdır.

HALK KOMİTELERİ YÖNETMELİDİR HASTANELERİ!

HALKIN DOKTORU BARIŞ KAYA BUNU SAVUNDUĞU İÇİN GÖREVDEN ALINMIŞTIR!

DOKTOR BARIŞ KAYA’NIN TALEBİ;

“SAĞLIK HAKTIR, PARA İLE ALIP SATMAK KATLİAMDIR!”

HALKIN DOKTORU BARIŞ KAYA DERHAL GÖREVE İADE EDİLMELİDİR!

TÜM DOKTOR VE SAĞLIK EMEKÇİLERİNE ÇAĞRIMIZDIR;

HALK KOMİTELERİNDE BİRLEŞELİM, HASTANE YÖNETİMLERİ HALKA BIRAKILSIN!

Halk Okulu Dergisi, Sayı: 260

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar