7 Ekim 2023’ten Bu Yana;
* Süren Ağır Bombardımanların Sonucunda 39 Milyon Ton Moloz Ortaya Çıktı!
* 39 Milyon Ton Molozu Taşımak için 26 Bin Kamyon Gerekir!
* 39 Milyon Ton Molozun Taşınması için Hafriyat Kamyonlarının 2 Milyon 948 Sefer Yapması Gerekiyor!
* Buda 82 Bin On Dokuz Güne Denk Geliyor. Yani 22 Yıl Sürekli Moloz Taşınması Gerekiyor!
* 39 Bin Kilometre Kare 7 İstanbul Büyüklüğünde Bir Şehir Yapar!
* KATLEDİLENLERİN SAYISI 39 BİN 897!
* İsrail Saldırılarıyla Katledilenlerin Yüzde 24’ü Gençlerden Oluşuyor!
* Gazze’de 34 Kişi Açlıktan Katledildi!
3 Bin 500 Çocuk Açlık Nedeniyle Ölüm Tehlikesiyle Karşı Karşıya!
* İsrail Saldırılarında 95 Binden Fazla Kişi Yaralandı. Yaralıların Yüzde 70’i Kadın ve Çocuk!
* Gazze Şeridi’nde 10 Bin Kişi Hâlâ Kayıp veya Enkaz Altında!
* 7 Ekim Öncesi Nüfusu 2 Milyon 200 Bin Olan Gazze Şeridi’nde,
2 Milyon Kişi İsrail Saldırıları Nedeniyle Zorla Yerinden Edildi!
“FİLİSTİN BENİM VATANIM” DİYEBİLMEK, İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLARDA “ZAFERE KADAR DEVRİM” MÜCADELESİNİ BÜYÜTMEKTİR!
ZAFERE KADAR KURTULUŞ “NEHİRDEN DENİZE ÖZGÜR FİLİSTİN”İ KURMAKTIR
FİLİSTİN’DE İŞGAL SÜRÜYOR!
BU İŞGALE SON VERMEK; “İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM”Ü ASLA KABUL ETMEMEKTİR, FİLİSTİN HALKININ EGEMENLİĞİNDE TEK DEVLETLİ, BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK, SOSYALİST BİR FİLİSTİN’İN KURULMASI İÇİN ÇALIŞMAKTIR, BAŞKA HİÇBİR ÇÖZÜMÜ KABUL ETMEMEKTİR, DOĞRU BİR STRATEJİ İLE KURTULUŞA KADAR SAVAŞMAKTIR!
FİLİSTİN HALKLARINI KURTULUŞA GÖTÜRECEK OLAN STRATEJİ, TÜM YENİ SÖMÜRGE ÜLKE HALKLARININ TEK KURULUŞ YOLU OLAN POLİTİKLEŞMİŞ ASKERİ SAVAŞ STRATEJİSİ’DİR!
Filistin halkının tarihi, emperyalizme ve siyonizme karşı verilen mücadelenin tarihidir. Mücadele tarihi boyunca Filistin halkı birçok değerli önder çıkarmıştır.
1920’lerde İngiliz emperyalizminin mandası olan Filistin’in, ulusal kurtuluş bilincinin yükselmesiyle ortaya çıkan önderlerinden biri İzzettin El Kasım’dır. Emperyalistlere kurşun sıkan ilk Filistinlidir.
Onun dışında Fuat Hicaz, Ata el Zeyr, Muhammed Cimcem de 1929 Filistin Ayaklanması önderleri olarak Filistin direnişini başlatanlar arasındadır.
Fuat Hicazi “Ölümümüz vatanımızda bulunan düşmanı sarsacaksa yüzlercemiz ölürüz” derken, Ata El Zeyr ve Muhammed Cimcem, idama giderken “düğüne gider gibi” ellerine kına yakmışlardır.
FİLİSTİN SORUNU NEDİR?
İSRAİL NASIL KURULMUŞTUR?
“Filistin Sorunu” emperyalizm ve siyonizmin işbirliğiyle Filistin topraklarının % 90’ına yakınının gasbedilmesi, 4 milyon Filistinlinin sürgünde ve vatanlarına dönmelerinin engellenmesidir.
Geri kalan Filistin halkının ise, işgal altındaki toprakların sadece % 6’lık bölümünde ambargo ve kuşatma altında, tüm ulusal özgürlüklerinden yoksun, kendi vatanlarında köle gibi yaşamaya zorlanması sorunudur.
Siyonizm Nedir?
Siyonizm; halkı, ortak bir din etrafında toplayarak bir ulus ve devlet yaratma düşüncesidir. Emperyalistler tarafından desteklenen siyonizm, çıkış noktasını Yahudilik üzerine oturtmuştur. “Siyon”, Davut Peygamber’in kendine başkent yaptığı Kudüs’teki tepenin adıdır. İsmini buradan alan siyonizm; ırkçı, işgalci ve ilhakçıdır.
Cezayir Devrimi’nin silahlı halk savaşıyla başarılması gibi olaylar, Filistin devrimi için iyi bir örnek olmuş ve 1956-1967 yılları içinde, siyonizme ve emperyalizme karşı silahlı halk savaşını savunan üç örgüt Filistin halkının içinden çıkıp, Filistin direniş hareketine yeni boyutlar kazandırmıştır. Bu örgütler, Arap Ulusal Hareketi’nin askeri baskın gruplarından olan Dövüş Kahramanları ve İntikam Gençliği (Hınçlı Gençler), daha ileriki yıllarda FHKC’nin kurulmasında rol oynamış örgütlerdir.
Hınçlı Gençler askeri yönden güçlü bir örgütlenmeydi. 1964’te Arap Ulusal Hareketi’ne bağlı olarak kurulmuştur. 2 Kasım 1964’te de ilk şehidi Halit Abueyşah’ı vermiştir. (Abueyşah, FHKC’nin ilk şehidi olarak kabul edilmektedir)
Filistin Halkının Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Mücadelesinde Yer Alan Filistinli Örgütler:
- El Fetih (Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi); günümüzde Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Filistin yönetimini elinde tutan partidir. Filistin halkının İsrail işgali altındaki toprakları üzerinde ilk silahlı baskınını 1 Ocak 1965’te başlatan El-Fetih’tir.
El Fetih liderleri, 1990’larla birlikte, iki devletli bir çözüm arayışına dayanan barış görüşmelerine katıldı. Yaser Arafat, 1993’te ABD’de Oslo Anlaşması’na imza atarak siyonist İsrail Devleti’ni resmen tanıdı!
Askeri örgütlenmesi, El Aksa Şehitleri Tugayları’dır. Bu grup, El Fetih’e resmi olarak bağlı olmamakla birlikte, genellikle El Fetih üyelerinden oluşmaktadır.
- Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ); 1964 yılında ilerici küçük burjuva milliyetçi akımların etkin olduğu, Arap rejimleri tarafından Filistin’de Arap halkının temsilci örgütü olma düşüncesiyle kurulmuştur. 1969 Kongresi’nde FKÖ’nün yönetimini El Fetih ele geçirmiştir.
- Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC); sol çizgideki bir örgüt olarak Arap Ulusal Hareketi’nin devamı olarak doğdu. İsrail’in Batı Şeria’yı işgal etmesinin ardından, Filistinli bir Hristiyan olan George Habbaş tarafından 1967’de kuruldu. FHKC 1969 yılında düzenlediği kongresinde Marksist-Leninist bir örgüt olduğunu ilan ederek komünist bir kimlik kazandı. Filistin topraklarının bölünmesine şiddetle karşı çıkan FHKC, Arap ve Yahudi halklarının barış içinde bir arada yaşayacağı tek bir Filistin Devleti’ni ana hedefi olarak benimsemiştir.
FHKC’nin silahlı birimi, Ebu Ali Mustafa Tugayları’dır.
- Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDHKC); 1960’ların sonunda, Hristiyan bir Arap olan Naif Havatme’nin öncülüğünde FHKC’den ayrılarakkurulmuş, ideolojik olarak sosyalist ve laik bir çizgiyeyakındır.
- Hamas (İslami Direniş Hareketi); kuruluşu 1987’ye dayanan İslamcı bir örgüttür. Örgütün lideri, din adamı Şeyh Ahmed Yasin’dir. Hamas, 1988 tarihli ilk bildirgesinde amacını “İslami bir Filistin Devleti kurmak” olarak tanımlıyordu. Örgüt, günümüzde İsrail ile Filistin yönetiminin yer aldığı toprakları tarihsel olarak Filistin diye tanımlıyor ve buranın İslami bir ülke olduğunu savunuyor.
Örgütün silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları 1991’de kuruldu.
- İslami Cihad (Filistin İslami Cihat Hareketi); Hamas gibi, Müslüman Kardeşler çizgisinde bir örgüt olarak ortaya çıktı. Örgüt, 1970’lerin sonunda eğitim için Mısır’a giden üç öğrenci tarafından kuruldu. Oslo Barış Süreci’ne karşı çıktı ve bu dönemde sürecin zarar görmesi için birçok saldırı düzenledi.
Bu örgütün silahlı kanadı, Mücahidin Tugayları adını taşıyor.
- Filistinli Mücahit Hareketi; Gazze’de yine İslamcı çizgide yer alan, görece daha küçük bir gruptur.
Bu örgütün silahlı kanadının adı Mücahidin Tugayları’dır.
- Filistin Direniş Komiteleri; bu grubun kökleri, İkinci İntifada (2000-2005) dönemine dayanıyor. Ağırlıklı olarak, eskiden El Fetih ya da Filistin yönetiminin güvenlik güçleri içinde yer almış kişilerden oluşuyor.
Örgütün silahlı kanadının adı, Nasır Selahaddin Tugayları’dır.
- Aslanlar Yuvası; ‘Genç ve öfkeli’ Filistinlilerden oluşan örgüt 2023 yılının başında Batı Şeria’nın kuzeyindeki Nablus şehrinde yeni bir örgüt olarak ortaya çıktı ve İsrail askerleri ile yerleşimcilere yönelik saldırılar düzenlemeye başladı.
FİLİSTİN HALKININ EMPERYALİZME VE SİYONİZME KARŞI MÜCADELESİ HAKLI VE MEŞRUDUR!
NEDEN? ÇÜNKÜ FİLİSTİN HALKININ TOPRAKLARININ YÜZDE 90’I EMPERYALİZM VE SİYONİZM TARAFINDAN İŞGAL EDİLDİ!
FİLİSTİN HALKI İSE İŞGAL EDİLEN TOPRAKLARININ SADECE YÜZDE 6’SINDA SIKIŞTIRILMIŞ VAZİYETTE VE MÜLTECİ GİBİ;
HEM DE AMBARGO VE KUŞATMA ALTINDA KÖLECE BİR YAŞAMA MAHKÛM EDİLDİ!
FİLİSTİNLİLER VATANININ İŞGALİNİ VE ONURSUZ BİR YAŞAMI KABUL ETMEYECEK!
FİLİSTİN’İN İŞGALİ NE ZAMAN OLDU?
Filistin’in siyonistler tarafından işgali; İngiltere’nin 1917’de siyonistleri bir ulus olarak gösterip Filistin’de bir Yahudi kolonisi kurulması amacıyla düzenlediği Belfour Deklarasyonu ile başladı.
Siyonistlerin Filistin’i işgali, tam anlamıyla ise Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla 14 Mayıs 1948’de gerçekleşti.
BM’de alınan kararla, Filistin topraklarının % 56’lık kısmı üzerinde, İngiliz ve ABD emperyalistlerinin desteğiyle İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLARDA siyonist İsrail kurulmuş oldu.
Böylece Filistin halkının direnişi başladı.
Filistinli örgütleri ve Filistin halkını ikiye bölen; ABD emperyalizminin yönlendirmesiyle imzalanan OSLO ANLAŞMASI oldu.
İlki; 13 Eylül 1993 tarihinde, İsrailli İzak Rabin ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat arasında ABD’nin başkenti Washington’da imzalanmıştı. Ardından 28 Eylül 1995’te İkinci Oslo Anlaşması imzalandı ve işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C diye bölgelere ayrılarak Filistin bölünüp parçalandı.
OSLO ANLAŞMASI’YLA NE OLDU?
1)FİLİSTİN’İN İŞGALİYLE GAYRİMEŞRU BİÇİMDE KURULAN İSRAİL DEVLETİ, FİLİSTİN TARAFINDAN RESMEN TANINDI.
2)“İKİ DEVLETLİ FİLİSTİN”İN ÖNÜ AÇILDI. (Filistin topraklarında hem İsrail Devleti hem de Filistin Devleti olabilir diyen emperyalist anlayış)
3)FİLİSTİNLİ ÖRGÜTLER İKİYE BÖLÜNDÜ. (İki devletli çözümü savunanlar ile siyonist İsrail’in Filistin’deki varlığını kabul etmeyenler)
4)FİLİSTİN HALKI, GAZZE VE BATI ŞERİA DİYE İKİYE BÖLÜNDÜ.
Filistin halkının mücadelesi, Orta Doğu’daki işbirlikçi gerici Arap devletleri tarafından yalnızlaştırılmıştır. Filistinliler, özellikle Gazze’de her türlü ambargo (gıda, ilaç, temel ihtiyaçlar gibi) koşulları altında açlıkla, yoksullukla her an İsrail’in katliam saldırıları ve tehditleri altında, yoğun gözaltılar, idari tutukluluk denilen ve ne zaman biteceği dahi belli olmayan işkenceler yaşamaktadır. Buna rağmen direnmekten hiç vazgeçmedi Filistinliler.
7 Ekim 2023’ten beri İsrail, Gazze’yi yerle bir ederken, bebek kadın demeden 40 bine yakın Filistinliyi katlederken; Mahmud Abbas ve El Fetih de katledilen kardeşlerinin ölümlerini engellemek için savaşı yükseltmeyerek emperyalizmden medet umdu.
Bu, emperyalizmin böl-parçala-yönet politikasının sonucudur.
Bu, emperyalizmle girilen uzlaşmacı-teslimiyetçi politikaların sonucudur.
FİLİSTİN İÇİN ÇÖZÜM NEDİR?
ÇÖZÜM:
- FİLİSTİN TOPRAKLARINDAKİ İŞGALİN SON BULMASIDIR.
- BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK, SOSYALİST BİR FİLİSTİN DEVLETİ’NİN KURULMASI İÇİN EMPERYALİZMİN İŞBİRLİKÇİSİ SİYONİST İSRAİL DEVLETİ’NİN YIKILMASIDIR.
- FHKC üyesi Leyla Halid’in 1969’da söylediği gibi Arapçası Min el-nahr iilaa el-bahr yani Nehirden Denize ÖZGÜR FİLİSTİN DEVLETİ’NİN KURULMASIDIR.
BU NASIL GERÇEKLEŞECEK?
EMPERYALİZME BAĞIMLI TÜM YENİ SÖMÜRGE ÜLKELERİN TEK KURULUŞ YOLU OLAN POLİTİKLEŞMİŞ ASKERİ SAVAŞ STRATEJİSİ (PASS)’Nİ HAYATA GEÇİREREK.
1969-1970’lerde Türkiyeli devrimcilerden de Filistin kamplarında askeri eğitim görenler olmuştur.
Bugün, o geleneğe dayandığını iddia eden reformist sol iyice düzen içileşmiş ve Filistin konusundaki tavrından vazgeçmiştir. Yalnızca emperyalizmin oyuncak gibi önlerine attığı “insan hakları” demagojisi gereği “soykırıma hayır” diyebilmektedir. Soyut “soykırıma hayır” deyiş ne Filistin halklarının katledilmesini engellemekte ne de dünya halklarında emperyalizme ve siyonizme karşı mücadele konusunda bilinç yaratmaktadır.
Soykırım, işgalin sonuçlarından yalnızca biridir. Gerçekten soykırıma karşı olan her kişi veya kurum, öncelikle işgale karşı çıkmalıdır.
Oysa işgal, reformizmin özellikle tercih etmediği sınıfsal bir kavramdır ve tüm dünya halklarında hemen emperyalizmi çağrıştırmaktadır. İşgale işgal diyemeyen reformizm, emperyalizmin “iki devletli çözüm” denilen işgal politikasını destekler hale gelmiştir.
Ülkemizde de NATO solcuları ve KESK, DİSK gibi sendika konfederasyonları açıkça “BM Güvenlik Konseyi’nin 242 ve 338 sayılı kararlarının tam olarak uygulanması yoluyla adil ve kalıcı bir barış” çağrısı yapmaktadır. 242 sayılı karar; “İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM” demektir.
Yani işgalci İsrail’in Filistin topraklarındaki varlığını meşru görmektir. Halkların tarihsel ve siyasal haklılığına güvenmek yerine, dünya halklarının katili olan ABD emperyalizminin ve kan emici BM’nin kriterlerine sığınmaktır.
Reformist solun sergilediği bu onursuzluk, üzerinden yıllar da geçse Cepheli devrimciler ve Anadolu halkları tarafından unutulmayacak, affedilmeyecektir!
DEVRİMCİLERE DÜŞEN SORUMLULUK NEDİR?
EN BAŞTA FİLİSTİN HALKININ EMPERYALİZME VE SİYONİZME KARŞI MÜCADELESİNDE FİLİSTİN HALKINI YALNIZ BIRAKMAMAK, BİRLİKTE MÜCADELE ETMEKTİR.
HALKLARIN KARDEŞLİĞİNİ YAŞAMAK VE YAŞATMAKTIR.
BEDEL ÖDEMEYİ GÖZE ALMAK VE DÜŞMANA BEDEL ÖDETMEKTİR.
BİZ NE YAPTIK?
- Filistin’in işgalini, ABD emperyalizminin saldırganlığı olarak ele aldık. Orta Doğu’da İsrail demek, ABD demektir. İsrail, ABD’nin en büyük üs devletidir. Çünkü İsrail, Orta Doğu’da ABD’nin jandarması rolünü üstlenmektedir. ABD, İsrail’in kuruluşuyla birlikte bölgedeki çıkarlarına karşı koyma ihtimali olan Arap halklarına ve Sovyetler Birliği’nin müdahalesine karşı Orta Doğu’yu her an müdahale edebileceği bir üs, bir karakol olarak hedeflemiştir. Onun eli kolu ve saldırı silahıdır. İsrail ordusu sadece Filistin’le sınırlı bir işgal ordusu değildir. İsrail’in temel misyonu, Orta Doğu’nun emperyalistlerin istediği biçimi alması için kullandığı bir araç, yeri geldiğinde bir kırbaç, yeri geldiğinde bir katliam makinesi olmasıdır.
Bu yüzden emperyalizme ve siyonizme karşı Filistin halkına karşı sorumluluklarımızı hep yerine getirdik. Çünkü biliyoruz; baş çelişki hala emperyalizm ile dünya halkları arasında ve Filistin’in yenilgisi dünya halkları olarak yenilgimiz, zaferi ise tüm dünya halklarının zaferi olacaktır.
Emperyalistlerin kriterlerine değil, enternasyonalizme güvendik. Çünkü halkların örgütlü gücünden daha yenilmez bir güç yoktur ve enternasyonalizm, dünya halklarının en güvenli sığınağıdır!
Filistin davası demek, Parti-Cephe mücadelesi demektir.
Mahirler, siyonist İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom’u kaçırıp, siyonistlerin döktüğü Filistinli kanına karşılık 1971’de cezalandırarak ödetmişlerdir.
Ali Saban, Lübnan’da Filistin Halk Cephesi saflarında yer alarak Filistin halkının savaşına katılmış; Lübnan’da Sayda’nın Mağduşi kesiminde Halk Cephesi saflarında savaşırken 1987’de şehit düşmüştür.
YANİ BEDEL ÖDEDİK VE ÖDETTİK!
HALKLARIN KARDEŞLİĞİNİN, ENTERNASYONALİZMİN DAHA SOMUT ÖRNEĞİ VAR MIDIR?
SONUÇ OLARAK;
Parti-Cephe geleneği, Filistin halkının emperyalizme ve siyonizme karşı mücadelesinde, koşulsuz Filistin halkının yanındadır.
Çünkü Parti-Cephe geleneği; emperyalizme bir taş atanın bile yanında olmayı gerektirir.
Çünkü Parti-Cephe geleneği; baş çelişkinin emperyalizm ile dünya halkları arasında olduğunu, baş düşmanın ABD emperyalizmi olduğunu savunmaya cüretle devam eden tek Marksist-Leninist ideolojiyi her koşulda savunmaktır.
Çünkü Parti-Cephe geleneği; işgal altındaki Filistin topraklarında “İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM” diye Filistin halkına dayatılan teslimiyetçiliği reddetmek, TEK DEVLETİ YANİ BAĞIMSIZ FİLİSTİN’İ savunmaktır.
Bugün Filistinli örgütlerin de görevi ve sorumluluğu aynıdır:
PASS’nin gösterdiği çizgide emperyalizme ve siyonizme karşı savaşı yükseltmek ve bağımsız sosyalist Filistin’i kurmak!
Filistin halkının kurtuluşu; Filistin toprakları içinde ve sürgünde yaşayan tüm Filistinlileri, emperyalizme ve siyonizme karşı PASS çerçevesinde yürütülecek silahlı mücadele etrafında birleştirip emperyalizmin bölgedeki jandarması faşist İsrail Devleti’ni yıkarak bağımsız, demokratik ve sosyalist Filistin’i yaratarak gerçekleşebilecektir.
Filistin halkı bu hedefe ulusal, sınıfsal nitelikli tüm örgütlenmeleri Marksist-Leninist bir Parti-Cephe örgütlenmesi etrafında PASS’yi Filistin koşullarına özgü bir şekilde hayata geçirerek ulaşabilecektir.
ZAFERE KADAR
İşgal altında Filistin
Filistin, benim vatanım
Eğilmem, işgale direnirim
Yiğitler var umutlu
Yiğitler var öfkeli
İşgalciyi korkutuyor intifada
Fedailer korkusuz
Fedailer pimi çekilmiş
Patlıyor beyinlerde şehitlerimiz
Her evimiz bir kale
Her evimiz bir okuldur
Dilimizde “zafere kadar devrim”
GRUP YORUM
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!
ZAFERE KADAR DEVRİM!
Halk Okulu Dergisi, Sayı: 249