Filistin direniş hareketinin Aksa Tufanı eylemi sonrası destek cephesi olarak Güney Lübnan Hizbullah yönetimi, işgalci İsrail’e savaş açtı.
Düşman İsrail tarafından, sınır hattında, cephede otomobilleri ile seyir halindeyken vatansever gazeteciler Lübnan merkezli Al Mayadeen TV’nin savaş muhabiri Farah Omar ve kameraman Rabih Me’mari ateşkesten bir hafta önce katledildi.
Al Mayadeen TV’nin kurucusu Gassan Bin Ciddo (2011’den önce Katar merkezli Al Jazeera TV Lübnan muhabiri iken Suriye’de emperyalist saldırganlık değil halk isyanı var diye muhabirlik yapması istendiğinde “ben yalancı gazeteci olamam, Suriye’de bizzat Al Jazeera TV aracılığıyla halk kışkırtmacılığı var” diyerek istifa etmiş ve Al Mayadeen TV’yi kurmuştu) bugün katledilen meslektaşları için anma töreni düzenledi.
Ciddo konuşmasında “Biz ismimizi meydanlardan alıyoruz. Çünkü halkların tek ve meşru kürsüsü meydanlardır. Sadece Arap meydanları değil dünyadaki tüm meydanlar halkların tek ve meşru kürsüsüdür. Al Mayedeen TV de bu meydanların medya cephesidir. Aslında Aksa Tufanı sürecinde böyle bedel ödeyeceğimizi biliyorduk. Düşman İsrail bizi Filistin topraklarından uzak tutmak için çok manevra denedi. Biz direndik. Buradan ilan ederim ki canımız pahasına zafere kadar direneceğiz” dedi.
Törene ayrıca FHKC Siyasi Büro Üyesi Leyla Halid, Lübnan’da Al Mayadeen TV şehitleri Farah Omar, Rabih Me’mari ve Hüseyin Aqeel için yapılan anma töreninde konuştu:
“Bütün çiçekleri kesebilirler ama bahar geri gelecek. İşte 7 Ekim’de Direniş zafere ulaştı ve biz, her biri kendi konumundan şehitlerin yolunda kalacağız. Şehitlerin yolu yaşam yoludur ve şehitlik bize, onlar katil ve suçluyken nasıl özgür yaşayacağımızı öğretti. Tüm bu yıkıma ve kana rağmen Filistin anlatısı siyonist anlatıya galip geldi. Bu insanlar uzun süre topraklarımızda olmayacak, ne zaman savaşçılarımız şehit olsa zafer işaretleri ortaya çıkıyor.” dedi.
Ardından davetli olarak Che Guavera’nın en büyük kızı olan Kübalı özgürlük savaşçısı Aleida Guevara, Lübnan’daki Al Mayedeen TV şehitleri anmasında manifesto niteliğinde bir konuşma yaptı:
“Ben direniş savaşçılarının kızıyım, şehit olmaktan ya da kazanmaktan başka seçeneğimiz yok, ama biz böyle cani bir düşman hiç tanımadık. Binlerce Filistinli çocuğun bu barbarca suçlara maruz kalmasından duyduğumuz acıyı kelimelerle ifade edemeyiz. Bu düşman direnişle savaşmadı, aksine Filistinli çocuklardan intikam aldı. Bu, alçaklığını ve pisliğini hiç tanımadığımız bir düşman. Siyonist devlet, insanlık tarihinde işlediği suçların sayısı açısından bir rekor kırdı. Avrupa ülkeleri ve ABD’nin desteğiyle İsrail’in cezasız kalmasından üzüntü duyuyoruz.
Yaşam ahlakını kaybeden, var olma hakkını kaybeder; Filistin halkına karşı bu tür suçlar işleyen de bu hakkını kaybeder. Filistin halkı, gasp edilen topraklarını ve onurlu bir yaşam hakkını geri kazanmalı. Mayedeen TV’nin savunduğu, dünyanın bilmesi gereken ve 70 direniş gazetecisinin hayatına mal olan gerçeği talep ediyoruz. Şehitler, terörizmin apaçık gerçeğini ve gizli yalanlarını ortaya çıkardı. Şehitler Farah, Rabih ve diğerleri, gerçeği ortaya çıkarmak isteyenlerin düşüşünü önlememiz için katalizör görevi görüyorlar. Direnişimizi ölene veya zafere kadar sürdürmeliyiz; sloganımız da ‘Ya vatan ya ölüm… ve biz kazanacağız’ olsun.” dedi.
Dünya halklarının doğru haber alması açısından bu haber çarpıcı bir örnek faşizm ve emperyalizm gerçeklerin halklara ulaşması için çabalayan devrimci, demokrat, vatansever gazetecileri her yerde susturmaya çalışıyor.
Bizde Halkın Sesi Radyosu emekçileri olarak Al Mayedeen TV’ye başsağlığı diliyoruz…