“Hak Sahibi Olmayan Evsizler”


Hayatın iki sınıftan (ezen-ezilen) olduğu gerçeğini biliyorsanız, bu iki kelimeyi ilk duyduğunuzda “HAK SAHİBİ” kulağa hoş ya da akla adil gelebilir. Ama eğer sorgulama bilinciniz varsa şu soruyu sorarsınız:
Kime göre hak sahibi?
Neye göre hak sahibi?
Kapitalist çıkar düzenini biliyorsanız, daha da “ileri giderek” depremlerde ölen insanları bu çıkar düzeni katletti dersiniz.
Çünkü çıkarcılığın her şeyin ana merkezi olarak esas olduğu bir düzende halkı dayanıksız evlere mahkum eden bir silsile vardır. Bu silsile muhtardan, kaymakama, belediye yönetimlerinden, çevre şehircilik bakanlığına sistemin tüm kurumlarına kadar gider. Hırsız, katil müteahhitler bu silsilede sadece devede kulaktır.
Neden-sonuç ilişkisi vardır…
Deprem sonuçtur. Çürük binalara mahkum edenler de nedendir.
Konumuza dönelim: “Hak Sahibi Olmayan Evsizler!”
Yoksulluğu eğer bu sistem yaratmışsa, yoksulların başını sokacağı bir evi, bu sistemin tepesindekiler hak sahibi olarak görmezler.
Ama kendilerine, 1100 odalı sarayda yaşamayı hak olarak görürler.
25 metrekarelik bir oda büyüklüğünde konteynırlarda yedi kişilik, beş kişilik v.b yerlerde milyonlarca evsizin yaşamasını hak görür.
Bakanından belediye başkanlarına kadar kendileri son model dizayn edilmiş evlerde yaşamayı hak olarak görürler.

O zaman soralım: Hak nedir?
Hak, adalettir. Adaletli eşitliktir.
Hazreti Ömer’e sormuşlar:
‘’Bu kadar büyüklükte bir ümmeti yönetiyorsun.
Evinin damında korkmadan nasıl uyursun?’’
Şöyle cevap verir:
‘’Adalt- adil oldum
Selemt -kurtuldum
A nemt-rahat uyudum’’

Bugün en Müslüman olduğunu iddia edenler hak sahibi olmayan evsizler konusunda bu hakkı nasıl belirliyorlar?
Kendileri saraylarda yaşarken parayı veren düdüğü çalar anlayışına mı sığınıyorlar?
Halkımızı depremde çürük evlere mahkum ettiğiniz yetmedi, hak sahibi değil diyerek ömür boyu evsizliğe mi mahkum etmek istiyorsunuz?
Bu hırsız sistemin hiçbir kurumu, bu halkın konut sorunu çözemez. Çözmeyi de istemez.
13 ay geçti depremin üzerinden, hala içme suyu bile temin etmeyen bir devlet,
13 ay geçti, hala çadır barakalarda halkı yaşamaya mahkum eden bir devlet,
13 ay geçti, hala temel atma ile halkı oyalayan bir devlet,
13 ay geçti, konteyner kutularda yaşamaya mahkum ettiği halkın, tuvalet sorunu bile çözmeyen bir devlet tüm kurumlarıyla çürümüş tüm kurmayları ile de hırsız ve katildir.
Yoksul halkımıza ‘’hak sahibi değil’’ demek utandırmaz bunları…
Halkımız, oyunuzu istemeye gelen siyasetçilere, gördüğünüz devlet yetkililerine bu soruları sorun!
13 aydır halkı yoksullaştıranların, evsiz bırakanların, 1100 odalı sarayda yaşaması hak mıdır?
İnsanlar yiyecek ekmek bulamazken, altın varaklı tabaklarda ejder meyvesi yemek midir hak?
Depremzede halkımızı kirli suları içmeye mahkum edip saraya günlük 100 bin lira damacana su sipariş etmek midir hak?

Cevap verin ey haksızlar!
Biliyoruz cevap veremezsiniz!
Size Ahmed Arif’in şiiriyle cevap verelim:


”Doğdun,
Üç gün aç tuttuk
Üç gün meme vermedik sana
Adiloş Bebem,
Hasta düşmeyesin diye,
Töremiz böyle diye,
Saldır şimdi memeye,
Saldır da büyü…

Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü…

Bu, namustur
Künyemize kazınmış,
Bu da sabır,
Ağulardan süzülmüş.
Sarıl bunlara
Sarıl da büyü…”

Hak Sahibi Olmayan Evsizler / Sever Işık

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar