Dünyanın en büyük suç örgütü NATO, 9-11 Temmuz arasında ABD’nin başkenti Washington’da “Liderler Zirvesi”ni yaptı. Aynı zamanda 75. Kuruluş Yıl Dönümünü kutlayan katil NATO; “Yeni Stratejik Konsept” kararlarıyla halklara karşı saldırı planları hazırladı.
NATO üyesi 32 ülkenin liderlerini bir araya getiren NATO Zirvesinin 38 maddelik Sonuç Bildirgesi’nde Ukrayna’ya silah yardımının sürmesi ve gelecek yıl en az 40 milyar dolar fon sağlanması, üye ülkelerin silahlanmaya daha fazla pay ayırması kararlaştırılırken; Rusya’nın NATO’nun güvenliğine “en büyük ve doğrudan tehdit” olduğu savunuldu. Çin’i de Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinde “kilit destekçi” olarak hedef alındı.
NATO NASIL BİR SUÇ ÖRGÜTÜDÜR, KİMİN ÇIKARLARINI SAVUNUR?
ZİRVELERİ NİYE YAPARLAR, NELERİ TARTIŞIRLAR?
WASHİNGTON ZİRVESİNDE, DÜNYA HALKLARINA KARŞI HANGİ SALDIRI KARARLARINI ALDILAR?
Hiç şüphesiz bunların her biri ayrı bir yazı konusu ve sıkça gündemimize almaya çalışıyoruz. 75. Kuruluş Yıl Dönümü Zirvesi olarak da adlandırdıkları son zirvede, 2026 zirvesinin Türkiye’de yapılacağı kararını almışlar.
En son 28-29 Haziran 2004’te İstanbul’da yapılmıştı NATO zirvesi. Emperyalizmin suç örgütü NATO, ne o zaman ne de daha öncesinde, hiç HOŞ GELMEDİ vatanımıza; bundan sonra da asla çiçekle karşılanmayacak, GO HOME demeye devam edeceğiz Anadolu da.
İşbirlikçiler, emperyalist efendilerini ağırlamaktan, ülkemizi pazarlamaktan onur duyuyor alabilirler ve hatta bu sömürücü asalakları “evimize gelen misafir” gibi görüp, kırmızı halılarla da karşılayabilirler; Ama biz, emperyalizmi, bu katil sürülerini iyi tanıyoruz, tarihimize, onurumuza, bağımsızlığımıza, topraklarımıza sahip çıkacağız; 2026’da da Anadolu’yu dar edeceğiz onlara.
EMPERYALİZMİN SUÇ ÖRGÜTÜ NATO, TOPRAKLARIMIZDAN DEFOL!
Türkiye, 18 Şubat 1952’de NATO’ya alındı. NATO web sitesinde şöyle aktarılıyor:
Komünizmin Avrupa’da ve dünyanın diğer bölgelerinde yayılmasından korkulduğu bir dönemde güvenliği güneydoğu Avrupa’ya yaymak stratejik açıdan önemliydi. NATO üyeliği sadece iç savaştan çıkmakta olan Yunanistan’daki komünist etkiyi azaltmakla kalmadı, aynı zamanda Türkiye’yi kilit stratejik deniz yollarına erişim konusunda Sovyet baskısından kurtardı.
Söz konusu “güvenliğin” Türkiye ve Yunanistan’da yaşayan halkların güvenliğiyle hiçbir ilişkisi olmadığını, NATO’nun bir işgal, kan ve ölüm makinası olduğunu biliyoruz.
Türkiye’nin NATO’ya girmesinden iki yıl sonra 23 Haziran 1954’de üslerin kurulmasına ilişkin anlaşma imzalandı. Bu tarihten sonra ülkemiz topraklarında
ABD ve NATO’ya ait 122 tesis ve üs kuruldu.
Ülkemizde NATO Toplantısı ilk kez yapılmıyor. NATO’ya üye olduktan hemen sonra, 1960’ta yapıldı ilk toplantı. Ve o günden bu yana, her gelişleri halklarımızın öfkesiyle karşılandı.
2 Mayıs 1960 günü, İstanbul Saraçhanebaşı’ndaki Belediye Sarayı civarında NATO’yu protesto eden gösteriler düzenlendi. Gösterilere azgınca saldıran asker ve polis vatanseverleri gözaltına aldı. Ancak vatanseverler yılmadılar.
Saldırının ardından NATO Toplantısı’na katılmak üzere gelen emperyalist dışişleri bakanlarının kaldığı Hilton Oteli’ne yüründü. İstiklal Caddesi üzerinde gruplar halinde yürüyüşe başlayan kitleye polis yine saldırdı. Konuya ilişkin bir açıklama yayınlayan Menderes’in İçişleri Bakanı hainliğini şöyle gizlemeye çalışacaktı:
“Ele geçirilen suçlular, bu gösteriyi NATO Dışişleri Bakanları Konsey Toplantısı’nın açılış günü ve saatine rast getirmek kastıyla ve günlerce evvel hazırladıklarını itiraf etmişlerdir. Bu itibarla, bu hareketi düzenlemekle güdülmek istenilen hainine maksat, açıkça anlaşılmış bulunmaktadır.” (Vatan, 3.5.1960)
Suçlu suçunu gizlemek için hep karşısındakini suçlar. Ülkeyi haraç-mezat satanlar, kendi hainliklerini gizlemek için yurtsever halkı hainlikle suçlar. Bunlara en iyi cevabı ise, “vatan hainliği” ile suçlanan Nazım Hikmet vermiştir:
“…Vatan çiftliklerinizse, / kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, / … / vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, / vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, / ben vatan hainiyim…”
Oligarşinin “vatan hainleri” diyerek susturmak istediğivatansever devrimciler; 1967’ye gelindiğinde de NATO’yu protestoya hazırlanmaktadır. Aralık ayının ilk haftasında Ankara sokakları bir afişle dolmuştur. “Amerikan Emperyalizminin Aracı NATO’dan Çık” yazan afiş 9 Aralık’taki mitingi duyurmaktadır. Fikir Kulüpleri Federasyonu öncülüğünde protesto edilir. NATO protestolarıyla ilgili çıkarılan bildiride:
“Biz imzaları bulunan kuruluşlar, düzenlediğimiz yürüyüşle başlayan ve sonucunun Türkiye’mizin NATO’dan çıkması ve Amerikan emperyalizminin yurdumuzdan kovulması ile bitecek mutlu bir eyleme girişiyoruz. Bağımsız Türkiye uğruna girişeceğimiz bu eylemimiz Türk Halkına kutlu olsun.” denilir. (TürkSolu, 15 Aralık 1967)
Bu “kutlu mücadele” kesintisiz olarak sürdü. Silahlısilahsız her türlü eylemle devrimciler emperyalizme ve onun silahlı gücü NATO’ya karşı mücadeleyi yükselttiler. FKF Genel Merkezi’nin 14-19 Mayıs 1968 günlerindeki“NATO’YA HAYIR HAFTASI”nda düzenlenen eylemlerde, 26 Temmuz 1968’de İstanbul’da yapılan mitingde olduğu gibi, “NATO’dan Çıkılsın” sloganlarının atıldığı onlarca mitingde, gösteride, protestoda NATO’ya karşı mücadelenin bağımsızlık mücadelesi olduğu dile getirildi.
Bugün NATO konusunda, Amerikan emperyalizmi konusunda Türkiye halkında yaratılan bir bilinç varsa, bu mücadelenin, devrimcilerin sayesindedir. Bunun karşısında “milliyetçilik” söylemiyle halkı aldatan faşist güçler ve İslamcılar vatansever gençliğin karşısında, NATO’nun, ABD’nin yanında saf tuttular, devrimci gençliğe sayısız kez, antiemperyalist eylemlerinden dolayı saldırdılar. Tıpkı Kanlı Pazar’da olduğu gibi.
“Kanlı Pazar”ların sorumlusu NATO’dur. NATO Amerika’dır. Bu yüzden Amerikan donanması 6. Filo, ne zaman kıyılarımızda görülmüşse, protestolarla karşılanmış;karaya çıkan askerleri Dev-Genç’liler tarafındandenize dökülmüştür.
Ağustos 1968’de, 6. Filo ve NATO askerlerine karşıİzmir Alsancak sokaklarında çatışan gençliğin en önündekilerdenbiri MAHİR’dir.
ANTİEMPERYALİZM GELENEĞİMİZ VE GÖREVİMİZDİR;“YANKE GO HOME” DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ!
- 26 Mart 1972’de NATO’ya ait Ünye Radar Üssü’ndeki üç İngiliz, Denizler’in idamını engellemek isteyen Mahir Çayan ve arkadaşları tarafından rehin alındı ve Kızıldere’de cezalandırıldılar.
- İYÖKD tarafından 1974 Nisan’ında NATO’nun kuruluş yıl dönümünde onlarca eylemin düzenlendiği bir kampanya yapıldı.
- Dev-Genç 1977 Eylül’ünde ülkemizde yapılan NATO tatbikatlarını protesto etmek ve tatbikat nedeniyle boğaza demirleyen ABD savaş gemilerini ülkemizden kovmak için bir kampanya başlattı. Dev-Genç bu kampanyayla ABD emperyalizmini ve NATO’yu Türkiye halklarına tanıtarak teşhir etti.
Bildiri, el ilanı, pul, afiş, gösteriler ve toplantıların yanında karaya çıkan ABD askerlerini denize atmayı kapsayan bu kampanya çerçevesinde 28 Eylül 1977’de İTÜ Maçka Maden Binası da Dev-Genç tarafından işgal edildi. Dev-Genç’liler akşam Maçka Maden Binasına girip polisi dışarı çıkararak eylemi başlattılar. İstanbul Devrimci Gençliği kısa sürede burada toplandı.
Binanın her tarafı NATO ve ABD emperyalizmiyle girilen ilişkileri teşhir eden pankartlarla donandı, içeride de seminerler verildi, konuşmalar tartışmalar yapılarak kitlenin antiemperyalist bilincin pekiştirilmesine çalışıldı.
İşgalden sonra meşalelerle Taksim’e yürüyen Dev-Genç’lilerin önü polis tarafından kesilmek istense de yürüyüş sürdürüldü. Taksim Meydanı’nda anıta asılan Dev-Genç pankartının altında yapılan bir konuşma ve devrim andıyla eylem bitirildi.
- Devrimci Sol 1980 Eylül’ünün ilk haftası NATO’nun Trakya’da gerçekleştirdiği Anvil Express‘80 tatbikatına karşı bir hafta süren bir protesto kampanyası gerçekleştirdi. Ülke çapında bildiri, el ilanı dağıtıldı, gösteriler yapıldı. 11 Eylül’de birçok yere NATO’yu teşhir eden yüzlerce bombalı-bombasız pankartlar asıldı. 12 Eylül sabahı pek çok yerde bu kampanya çerçevesinde asılan pankartlar dalgalanıyordu
Bu kampanyanın bir başka özelliği ise 12 Eylül cuntasından önce gerçekleştirilen son kampanya olmasıydı.
12 Eylül’ün ilan edilmesiyle kampanyada programlanan daha ileri eylemler gerçekleştirilemedi. Ama o günden sonra da gerek emperyalizmin savaş örgütü NATO’ya karşı, gerekse emperyalizmin diğer kurumlarına karşı yürütülen antiemperyalist mücadelemiz kesintisiz olarak sürdü.
EMPERYALİZMİN SUÇ ÖRGÜTÜ NATO TÜRKİYE’DE
NATO halkları nasıl teslim alacağının kararlarını alırken, meydanlardan haykırdı; bizi teslim alamazsınız, kazanacağız!
28-29 Haziran 2004’te İstanbul’da yapılan NATO zirvesine karşı Anadolu’nun tüm şehirlerinde, 81 ilin meydanlarında bir kez daha devrimcilerin sesi yükseliyordu:
NATO DEFOL!
Bu zirve aynı zamanda emperyalizmin avukatlığını yapan İslamcıların teşhir olmasına, gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasına da vesile olmuştu. Daha önce 6. Filo’yu denize döken devrimcilere saldıran “İslamcılar” şimdi de AKP aracılığıyla, doğrudan NATO’nun tetikçiliğini, suç ortaklığını yapıyordu.
AKP iktidarı dünya halklarını katledenlerin önüne kırmızı halılar sererken, biz kızıl bayraklarımızla, barikatlarda bağımsızlık mücadelesini büyüttük. Vatanseverlik bayrağını yükseltmek bizim, emperyalist katilleri korumak “İslamcı” AKP’nin işiydi. İstanbul’un orta yerini işgal eden katiller sürüsü yeni katliam kararları alırken, işbirlikçileri de NATO’ya karşı gösteriler yapan, mahallelerde barikat kuran yoksul halk çocuklarına saldırıyorlardı.
Cepheliler, Okmeydanı sokaklarında tam 25 barikat kurmuştu, işbirlikçi katillere karşı; NATO DEFOL,BU VATAN BİZİM diyerek…
Çeşitli sol-sosyalist, ilerici onlarca gurubun, örgütün yer aldığı, o güne kadar kurulan en geniş birliklerden biri kuruldu; NATO ve Bush Karşıtı Birlik! Neredeyse tüm illerde, meydanlarda yürüyüşler, mitingler, gösteriler, eylemler örgütlendi…
Katiller otel odalarından dışarı çıkamadı; Anadolu halkları emperyalist katillere karşı bir kez daha ayaktaydı: YANKİ GO HOME, NATO DEFOL!…
Marksist-Leninist önderlikler etrafında birleşen halklar karşısında emperyalistleri hiçbir ‘konsept’, hiçbir‘strateji’, hiçbir “ittifak”, hiçbir “zirve” kurtaramayacak. Kazanan, emperyalizme karşı savaşan halklar olacak.
Emperyalizme ve oligarşiye karşı kanla yazılan, onurlu bir tarihimiz var. Ant olsun ki, NATO’ya rağmen Bağımsız, Demokratik Türkiye’yi kuracağız. 2026 yılında, ülkemizde zirve yapmayı planlayan NATO’yu şimdiden uyarıyoruz; kanlı çizmelerinizle topraklarımızı kirletmeyin. Biz çağırmadık, hoş gelmeyeceksiniz; defolup gideceksiniz.
Halk Okulu Dergisi, Sayı: 245
Halk Okulu Dergisi’ni Okumak İçin Tıklayınız