27 Temmuz Perşembe günü yayınlanan İdeolojilerin Savaşı programının kaydını paylaşıyoruz.
Netflix’in de bir ideolojisi vardır, emperyalizmin dünya halklarına dayattığı ideolojinin taşıyıcısıdır Netflix.
Netflix, Amerikan kültür endüstrisinin başından beri halklara dayattığı “değerleri”, bugünle örtüşen bir sanatsallıkla yeniden üretmektedir.
Netflix toplumsal olandan uzaklaşarak, bireyciliği besleyen konuları ele alıyor. Bunu değişik yönleriyle farklı film ve dizilerinde tekrarlaya tekrarlaya insanların beyinlerinde pekiştirir hale getirerek, bir düşünce kabına dönüştürüyor.
Özünde de insanı insan yapan sosyal ve toplumsal yönünü bozmayı hedefliyor. İnsanın
varolma nedenini kökten değiştirmek istiyor.
İnsanı kendi içine kapanmaya, yalnızca kendi bencil dünyası içinde yaşamaya sürüklüyor.
Yaşam dar bir mekanda televizyon karşısındaki bir yaşama ve
Mutluluk ise izlenen film-diziyle anlık yaşanan bir duyguya indirgeniyor.
Böylece insan, diğer insanların kederlerine, onların sorunlarına, dünyada ne olup bittiğine
karşı ilgisiz, duyarsız bir hale geliyor.
Netflix ona sunduğu bir hayal alemi içinde yaşamayı bağımlılık haline getiriyor.
Netflix insana ait olan bütün duyguları, değerleri yerle bir ederek bir yandan beyinleri işgal
edip düşünme tarzını değiştirirken; diğer yandan yürekleri işgal ederek duygularını
köreltiyor.
Öldürmek, fahişelik, uyuşturucu kullanmak, sapıklık, eşcinsellik sıradan bir şey olarak
hayatın gerçeği olarak sunuluyor.
Netflix dizilerinin izlenmesini sağlayan en önemli etken yalnızlıktır. İnsan, dijitalleşen
dünyada sosyalleşmeyi sanal alemde yapılan sohbetlerde buluyor.
Bireycilik, insansız bir yaşam, asosyal bir dünya, her şeyin serbest olduğu bir yaşam
döngüsü ve diğer insanlarla olan iletişimin en aza inmesini sağlıyor.
Böylece Netflix seyircileri kendi dünyalarını yaratarak kabuklarına çekiliyorlar.
Dizilerdeki fantastik güçler, mistik gizemli öğler sayesinde de kişilere kendilerinin özel,
diğer insanlardan farklı ve sıra dışı olduğu duygusu yaşatılıyor.
Dijitalleşen teknoloji insanın ihtiyaçları va yararı için de kullanılabilir. İnsanlığın pek çok sorununa
çözümler arayabilir.
Ancak emperyalizm özgürleşmeyi gerçek dünyadan kopmak, sanal bir âlemde kendi başımıza
yaşamak olarak tanımlıyor. İnsanın özgürleşmesi bireyselcilikle olmaz. İnsanın özgürleşmesi, sanal
bir dünyada, kendini farklı hissederek, her şeyi yapmanın meşru olması değildir.
Kapitalizm insanın bütün zamanını çalmaktadır. İnsanın kendini geliştirmesi için fırsat
bırakmamaktadır.
Özgürleşme, emek gücünün sömürüldüğü köle düzeninden çıkarak insanın düşünmeye,
sorgulamaya, öğrenmeye daha fazla vakit bulabilmesidir.