Çorum’da 1980 Mayıs-Temmuz aylarında başlayan katliamda ülkücülerin, Alevi mahallesi olarak bilinen Milönü Mahallesi’ne saldırması üzerine, çoğu Alevi olmak üzere resmî kaynaklarca halktan 57 kişi katledilmiş ve yüzlerce insan yaralanmıştır.
Katliamların arkasında kimlerin olduğunu anlamak için katliamın nasıl geliştiğine bir bakmak gerekiyor.
Katliamdan hemen önce Çorum Emniyet Müdürü Hasan Uyar görevinden alınarak yerine Dersim’de bulunan Nail Bozkurt atandı. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne MHP’li Fethi Katar getirildi. Çorum Valiliği’ne Rafet Üçelli atandı. 40’a yakın polis memuru başka illere nakledildi. Birçok okul yöneticisi, öğretmen ve memurun yer değişimi yapıldı. Buna karşın ataması olan birçok polis memuru ilişiği kesilmeden görev yapmaya devam etti.
ABD’nin Türkiye Büyükelçiliğinde görevli Robert Alexander Peck Çorum’da MHP’li il yöneticileriyle, Vali ve CHP’li Belediye Başkanı Turhan Kılıçoğlu’yla görüşür. Çorum’dan sonra Amasya ve Tokat’a gider.
Katliamın arkasındaki gerçek güç de böylece açığa çıkmış oluyor. Amerika gelişen halk muhalefetinin bastırılması için dünyanın pek çok ülkesinde uyguladığı metotları ülkemizde de oynuyor.
1980 yılında 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlama hazırlıkları sırasında kızların kıyafetleri bahane edilerek dağıtılan şu bildiri ise katliamalara zemin hazırlamıştır.
Fetva verilmiş, alevilerin katli vaciptir denmiştir.
“Müslüman namusuna sahip çık
19 Mayıs gösterileri adı altında yine namus bacılarımızın iffet ve hayasına kahpece ve haince saldıracak bir gün geliyor. Yüreklerimizi parçalıyor, içimize kan akıtılıyor. Yine müslüman evladı kan ağlamaya kafir düzen tarafından soyularak, en müstehcen ve kepaze kılıkta teşhir edilecektir. Bin yıllık mübarek tarihimize bundan büyük bir leke sürülebilir mi? Kurtuluş Savaşında namusunu Yunan eli kirletmektense, ölmeyi tercih eden mübarek ninelerimizin kemikleri sızlamaz mı? Ey müslüman, düşün, süngüyle ama karnında çocuk çıkarken zihniyetle bu zihniyetin farkı ne? Namazını kıl, orucunu tut yeter; karışan mı var diyen gafil müslüman sen de düşün… Düşün ki, haddini bilmeyenlere bildirelim hadlerini. Şu hadis-i Şerifi asla unutma, haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır. Ne mutlu canı ile, kanı ile, malı ile CİHAD edenlere…”
Allah için Alevi halkını katledin fetvası gibi değil mi?
MHP’nin önde gelen isimlerinden faşist şef eski Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak’ın 27 Mayıs 1980’de Ankara’da Devrimci Sol tarafından cezalandırılması Çorum’da katliamının gerekçesi yapılmak istendi. Oysa gerçek aylar öncesinden devletin yaptığı atamalar ABD büyükelçisinin Çorum’da MHP’li yöneticilerle görüşmesidir. Katliam planlarının bu görüşmelerde hazırlanmasıdır.
28 Mayıs Çarşamba günü, Çorum’un en işlek caddesinde ve çoğunluğu çocuk ve gençlerden oluşan gruplar, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın”, “Kana kan, intikam” sloganlarıyla yürüyüşe geçmişlerdir. Yürüyüş korteji, kısa süre sonra saldırıya dönüşür. Cadde üzerinde bulunan solculara ait iş yerleri tahrip edilmeye ve yakılmaya başlanır. 29 Mayıs günü cadde ve sokaklarda yürüyüşler “Kana kan, intikam” sloganlarıyla sürmüştür. İş yerlerinin yağmalanmasına, tahrip edilmesine ve yakılmasına devam edilmiştir
TRT’de, “Çorum’da Alaaddin Camii’ne patlayıcı madde atılması ve dışarıdan ateş açılması ile olaylar başladı.” haberini aralıklarla sık sık verilmektedir. Alaaddin Camii’ne bomba atıldığı iddiası, camilerin hoparlörlerinden kente duyuruldu, cihat çağrısı yapıldı ve suların zehirlendiği iddiası yayıldı.
Bir bütün halinde devlet eliyle örgütlenen Çorum katliamında devrimcilerin olayları önceden öğrenmesi ve ona uygun hazırlıklarla karşı koyması katliamın boyutlarının artmasını engellemiştir.