LAİK EĞİTİM DEĞİL,HALK İÇİN BİLİM, HALK İÇİN EĞİTİM İSTİYORUZ

Geçtiğimiz hafta, bir eğitim öğretim yılı daha sona erdi. İlköğretimdeki 17.5 milyon öğrenci, 1 milyon 154 bin öğretmen, eğitimde katlanan sorunların yüküyle ve giderayak değiştirilen yeni eğitim sisteminin getirdiği sorunları bir süreliğine erteleyerek,“tatil”e girdi.

“Giderayak” diyoruz, çünkü Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 25 Nisan’da “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla “yeni” bir müfredat yayımladı ve gelecek eğitim- öğretim yılıyla birlikte uygulamaya konulacak.

Bakmayın “Yeni” dediklerine; gerici-faşist eğitim sistemindeki bu değişiklikler ne ilk ne de yenidir. 22 yıllık faşist AKP iktidarı süresince eğitim sistemi adeta bir yaz-boz tahtasına çevrilmiştir. İŞBİRLİKÇİ, FAŞİST AKP, 22 YILLIK İKTİDARI BOYUNCA TAM 18 KEZ SİL BAŞTAN DEĞİŞTİRMİŞTİR EĞİTİM SİSTEMİNİ. VE BU SÜRE İÇİNDE TAM 9 BAKAN ESKİTMİŞTİR.

İşbirlikçi, faşist AKP’nin 22 yıllık iktidarı süresince, eğitim sisteminde yaptığı değişikliklerden bazıları şöyledir:

  • 2003’te, üniversiteye giriş sınavlarındaki “katsayılar” yeniden düzenlendi.
  • 2009’da üniversiteye giriş sınavlarındaki “kat sayı uygulaması”nı kaldırdı.
  • 2010’da daha önce kaldırdığı “kat sayı uygulaması”nı kısmi değişikliklerle yeniden devreye soktu.
  • AKP iktidarı 2011’de katsayı uygulamasını tekrar kaldırdı.
  • 2004’te yaptığı müfredat değişikliğini pilot bölgelerde, 2005’te ise tüm ülkede uygulamaya başlandı.
  • 2012’de 4+4+4 olarak bilinen uygulamayla, eğitim sistemini baştan aşağı değiştirdi. 8 yıllık zorunlu eğitim yerini 4+4 ile kesintili eğitime bıraktı.
  • Bu uygulama imam hatip orta okullarının tekrar açılması, okula başlama yaşının 5.5’a düşürülmesi, müfredatın yeni baştan düzenlenmesi, ders saatlerinin değişmesi ve seçmeli derslerin arttırılması gibi kapsamlı değişikliklerle devam etti.
  • 2005’te liselerdeki eğitim süresi 3 yıldan 4 yıla çıkarıldı.
  • 2005’te Liselere Giriş Sınavı (LGS) kaldırılarak Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) getirildi.
  • 2007’de, liselere giriş sistemi tekrar değişti. Tekli sınav yerini her yıl girilecek üçlü sınava bıraktı.
  • 2010’da liselere girişte yapılan üçlü SBS (seviye belirleme sınavı) yerini tek bir sınava bıraktı. Bu değişimin sebebi olarak dershane bağımlılığının artması gösterildi. Oysa üçlü sınavın amacı bağımlılığı azaltmaktı.
  • 2013’te SBS yerini TEOG’a bıraktı. Son derece karmaşık olan sistemde çocuklar 6 temel dersten 12 ayrı merkezi sınava girdi.
  • 2010 yılında düz lise olarak bilinen genel liselerin Anadolu Lisesine dönüştürülmesine karar verildi. 2014’e kadar toplam 1953 genel lise, Anadolu Lisesine dönüştürüldü. Meslek ve Anadolu lisesi olmak üzere iki tip okul kaldı.
  • 2010’da üniversiteye giriş sınavı ÖSS 10 yıllık uygulamanın ardından yerini ikili sınava bıraktı. YGS ve LYS olarak iki aşamada planlanan üniversite sınavı, ÖSS öncesi uygulanan sisteme benzer hale geldi. YGS’de barajı geçenler, 5 ayrı alanda yapılan LYS’ye girmeye başladı ve ayrıca puan türleri de değişmiş oldu.
  • 2011’de, okullarda akıllı tahta uygulamasıyla dersleri dijital ortama taşımak amacıyla “FATİH Projesi” başlatıldı. Aradan on yıl geçti fakat bu uygulama da proje olmaktan öteye geçemedi.
  • 2012’de okullardaki kılık kıyafet yönetmeliğinde değişikliğe gidildi. Öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanmayacaktı. Artık İmam Hatip’te okuyan veya seçmeli Kuran’ı Kerim dersi alan kız çocukları başlarını örtebilecekti…
  • Dershaneler özel okula dönüştürüldü. Öğretim Kurumları Kanunu’ndan dershane tanımı çıkarılarak, dershanelerin özel okula dönüştürülmesinin yolu açıldı.
  • 2014’te TEOG yerleştirme sonuçlarıyla tercih yapmayan öğrencilerin kayıtları sistem tarafından otomatik olarak yapıldı. Buna göre çocuklar evlerinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki okullara yerleştirildi.
  • 2015’te öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişiklik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikle, ortaokul ve liselerde türban serbest bırakıldı.
  • 2015’te YGS’ye 2 ay kala, YÖK, hukuk başta olmak üzere pek çok programın puan türünü değiştirdi. Ayrıca üniversiteye girişte fakültelere taban puan  getirildi. İlk uygulama tıp ve hukuk fakültelerinde oldu.
  • Yasası 2014’te çıkan proje okullar ile ilgili okulların belirlenmesi, yönetici görevlendirilmesi, öğretmen atamasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlendi. Böylece proje okul olarak belirlenen ülkenin en yüksek puanlu 150 okulu doğrudan bakanlığa bağlanmış, okullara yapılacak kadro atamaları MEB Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği dışına çıkarılmıştır. 2017’de bu sistem genişletilmiş, 500’ün üzerine okula öğretmen atama isteyemez duruma gelmiştir.
  • ÖSYM, 2016 yılında üniversite sınavına açık uçlu soru uygulamasını getirdi. Uygulama, yeni üniversiteye geçiş sınavında kaldırıldı. Liselere geçişte de uygulanması düşünülen bu sorular, TEOG ile birlikte kaldırıldı.
  • OHAL ile kamudan ihraç edilen 116.196 kamu görevlisinin %36’sı eğitim kurumlarından oldu. İhraç edilen eğitimci sayısı darbe yaptığı gerekçesiyle ihraç edilen asker sayısından daha fazla oldu. Toplamda 41 bin 397 eğitimci kamudan ihraç edildi.
  • Müfredat yine değiştirildi. MEB, 2017’de ilkokul, ortaokul ve liseyi kapsayan 172 sınıf düzeyi için 53 dersin taslak öğretim programını askıya çıkardı. Taslağı inceleyen uzmanların yorumlarına göre Atatürk’e ilişkin bilgiler daraltılmış, İnönü 2. Paylaşım Savaşından çıkartılmıştı. Evrim teorisi biyoloji dersinden çıkartıldı, Felsefe’nin ünite sayısı azaltıldı. 15 Temmuz darbe girişimi müfredata eklendi. Bunun yanında 11 ve 12. sınıflarda alan dersleri zorunlu olmaktan çıkarılırken din derslerinin sayısı arttırıldı.
  • 2017’de Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bütün öğretmenlere yönelik olarak uygulanması için ‘Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliği’ taslağı hazırlandı. Bakanlık 4 yılda bir düzenleyeceği sınavla öğretmenlerin ‘mesleki yeterliliklerini’ yani performansını ölçecek.
  • 2002’de 70 bin olan öğretmen açığı yarım milyonu aştı. Ataması yapılmadığı için onlarca öğretmen bu dönemde yaşamına son verdi.
  • 2017’de Üniversiteye girişte YGS ve LYS kaldırılarak yerine yeni sınav sistemi getirildi. Adı Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) oldu. İlki 2018’de yapılan YKS’da; sabah ilk basamak olan Temel Yeterlilik Testleri (TYT), öğleden sonra ise Alan Yeterlilik Testleri (AYT) yapıldı.
  • Bakan değişti, 72 saat geçmeden yeni sistem geldi. Yeni sistemi “Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi” olarak açıklayan “yeni” Bakan Yılmaz, kısaca “Liseye Geçiş Sistemi” dedi bu sınava. TEOG yerine Veli Tercihine Bağlı Serbest Kayıt Sistemi adı verilen yeni sistemle öğrencilerin evlerine en yakın 5 okuldan birini tercih edeceği bir sistem getirildi. Bu beş okulun dışında, nitelikli bir okula girmek isteyen öğrenci, “isteğe bağlı olarak” merkezi sınava girmek zorunda.
  • Liselere Geçiş Sınavı (LGS) ile okulların yüzde 10’u nitelikli ilan edildi. Öğrencilerin yüzde 90’u mahallesine, imam hatibe ya da meslek lisesine mahkûm edildi.
  • Pandemi ile birlikte eğitime ara verildi. Online olarak yürütülmek üzere başlayan eğitimde fırsat eşitliği sağlanamadı. Alt yapı yetersizliğinden birçok öğrenci eğitimden koptu; ya çalışmak zorunda kaldı ya da çocuk yaşta evlendirildi.
  • 2020’de YÖK, Temel Yeterlilik Testi’ndeki (TYT) 135 dakikalık süreye yalnızca bu yıl için 30 dakika daha ilave süre eklenerek 165 dakikaya çıkarıldığını açıkladı. 180 baraj puanı da bu yıl ile sınırlı kalmak şartıyla 170’e çekildi.
  • 2021’de yapılan eğitim şurasında, tüm itirazlara rağmen 4-6 yaş arası okul öncesi gruplarına din eğitimi verilmesi temel başlık oldu.
  • Öğretmenlik Meslek Kanunu değiştirildi. ÖMK ile öğretmenler arasında ‘uzman, başöğretmen’ ayrımı yaratan sınav uygulamaya konuldu.
  • 2021’de yapılan düzenlemeye göre öğretmenler 10 yılda 1 kariyer atlayacak. Bunun için yapılan sınavda başarılı olanlar unvan alabilecekler. Karar 2022’den itibaren uygulanmaya başlandı.
  • MESEM (Meslek edindirme merkezleri) uygulaması ile meslek liselerinde okuyan öğrenciler 4 gün işletmelerde çalışırken, 1 gün okula gitmeye başladı. 2022 yılından itibaren “Haftada 1 gün okul”, “Maaş ve sigorta!” sloganlarıyla uygulanmaya geçilen ve kapitalist bir işletmeye dönüştürülen okullar, çocuk işçiliğinin ve sömürünün yasal kurumları haline getirildi.
  • YÖK, 2022 yılında üniversite sınavlarındaki barajları kaldırdı.
  • Merkezi sınavlardaki (ÖSYM-KPSS) soru sızdırma iddiaları ve şaibeler hiç bitmedi.
  • İlk 500 üniversite arasında olan Türkiye’nin gözde kamu üniversiteleri alt sıralara geriledi.
  • 2002’de toplam öğrenci sayısı içinde yüzde 1 olan özel okul öğrenci sayısı yüzde 9’u, yüzde 2 olan özel okul sayısı yüzde 20’yi aştı. Vakıf üniversitesi öğrencisi sayısı yüzde 3.5’ten yüzde 8’e çıktı.
  • MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de toplam 75 bin 19 okulun 60 bin 734’i (yüzde 81) devlete, 14 bin 281’i (yüzde 19) özel okullara ait. Özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 670 bin 729 (yüzde 8). 2002’de özel okulda öğrenci sayısı yüzde 1.9 iken, 2023’te yüzde 9.3’e yükseldi. Özel okulların devlet okullarına oranı ise tarihte ilk kez yüzde 24’e dayandı. Özel meslek liselerine giden öğrenci sayısı ise 35 kat artış göstererek 4 bin 348’den 151 bin 655’e yükseldi.
  • Açıköğretimde okuyan toplam öğrenci sayısı ise 2 milyon 346 bin 654 (yüzde 12). 2002’de açık lisede 464 bin 935 öğrenci okuyorken, 2023’te bu sayı 2 milyon 9 bine yükselmiş. Açık lisedeki toplam öğrenci sayısı son 22 yılda 4 kattan fazla artmış.
  • MEB’e göre resmi öğretmen açığı 68 bindir, çok sayıda branşta acil öğretmen ihtiyacı devam ediyor. 2022’de KPSS’ye 420 bin 737 öğretmen girmesine rağmen ataması yapılan sözleşmeli öğretmen sayısı sadece 19 bin 969 olmuştur. 2023’te bu rakam 480 bin 12’ye çıktı, atama sayısı 45 binde kaldı. 2024’te ise KPSS’ye girecek öğretmen sayısının 500 bini geçmesi bekleniyor. Sonuç olarak yüz binlerce öğretmen atama bekliyor.
  • Eğitim sistemindeki değişiklikler ve yaşanan sorunlar saymakla bitmez. Ki, bu sorunlar AKP iktidarıyla başlamadığı gibi, tek başına LAİK veya gerici bir müfredatın olup olmadığıyla da ilgili değildir. Çünkü;

Birincisi, zulüm ve sömürü üzerine kurulu bir sistemde eğitimin amacı; düzenin ihtiyacına uygun insanlar imal etmektir.

İkincisi ise ülkemizde 1950’lerden bu yana eğitim sistemini ve müfredatı belirleyen iktidara gelen herhangi bir parti veya milli eğitim bakanları değil Fullbright komisyonu olmuştur.

Fullbright programıyla amaçlanan;

1)Beyinlerin teslim alınması,

2)Her koşulda ABD’ye hizmet edecek işbirlikçilerin yaratılmasıdır.

Ancak, 70 yıldır uygulanan Amerikancı eğitim sistemine rağmen, ülkemiz halklarını ve vatansever gençliği teslim almayı başaramadılar.

Çünkü bereketli Anadolu topraklarında;

“Fulbright ve tüm Amerikancı, emperyalist anlaşmalar iptal edilsin” diyen; halk için bilim, halk için eğitim isteyen; bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadele eden DEV-GENÇ’LİLER hiç bitmedi.

Dev-Genç

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar