Mehmet Güvel’den Mektup Var: ”Kuyu Tiplerinde Ölmemek İçin Direniyorum”

Benim adım Mehmet Güvel. 78 yaşındayım ve Wernicke Korsakoff hastasıyım. Bu hastalığımdan kaynaklı %80 engelliyim. Denge ve hafıza sorunu yaşamakta, yürümekte ve günlük birçok gereksinimimi yerine getirmekte zorlanıyorum. Tek Başıma hayatımı idame ettirebilecek durumda değilim. Aynı hücrede kaldığım arkadaşlarım Oktay Kelebek ve Cem Dursun sayesinde günlük yaşamıma devam ediyorum. Ki onlarda süresiz açlık grevinin 144. Gününe geldiler ve onlarında bana daha fazla yardım edebilmeleri olanaksızlaşıyor.

Ayrıca prostat kanseriyim. Tutuklanmadan önce İstanbul’da Prof. DR Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi Onkoloji Bölümü’nde başlayan tedavime devam edemiyorum ve hastalığım ilerliyor. Yine düzenli olarak prostat ve yüksek tansiyon ilaçları kullanıyorum.

Yaşlılığım ve saydığım tüm bu tedavisi olmayan organik hastalıklarım ve tedavi edilebilecek olmasına rağmen tedavi edilmeyen hastalıklarımla bu “Kuyu Tipi” hapishanede ölmemek için direniyorum.

1)Tutuklanmam siyasi bir intikam ve cezalandırmadır. 2013’de ATK’nın hakkımdaki “Wernicke Korsakoff ve %80 engelli” tanısı raporu ve bu rapora istinaden Adalet Bakanlığı’nn verdiği “hapishanede kalamaz” kararına rağmen beş aya yakın süredir tutsağım. Gözaltına dahi alınmam suçken, beş aylık tutsaklığım ne ile açıklanır? Beni öldürme girişimi ve açıkça mahkemenin katliam talimatıdır.

2)Buca Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’ne sürgün edilmem intikam ve cezalandırmanın devamı olarak eziyet ve işkence suçunun işlenmesidir.

Tutsaklığım bir yana arkadaşlarım Oktay ve Cem ile birlikte tecridin en yoğun olduğu insan sesinden, güneşten, gökyüzünden ve havadan mahrum kaldığımız, her anımız eziyet ve zulümle geçen “Kuyu Tipi” hapishanedeyiz.

3)Haftada bir yapılan hastane sevkleri tedavim ve tahliye amaçlı değil, eziyet ve zulmün arttırılması amaçlıdır.

Dört ayı aşkın süredir il sağlık kuruluna çıkarılmak üzere iki haftada bir bazen haftada bir hastaneye sevkim yapılmakta. İl sağlık kurulu dört aydır hakkımda zaten ATK raporu ve Adalet Bakanlığı kararı olmasına ve bu raporu kurula da teslim etmeme rağmen hakkımda tahliyeme ilişkin ne verdiğim rapor ile ne de kendi raporlarını oluşturup herhangi somut bir adım atmış değiller.

Yine kanser tedavim için dört aydır hastaneye sevk edilip duruyorum. Dört aydır derdimi anlatmaya çalışıyorum. Ve üç ay sonra gelip bana e-nabzıma giremediklerini ve patoloji sonuçlarımın, kanser tedavime ilişkin hikâyemindi olduğu dosyalarımın gerekli olduğunu söylüyorlar.

Nihayetinde dört aydır, haftada bir gün sabah 9.00’da yola çıkıp akşam 17.00’a kadar yolda rutubetli hastane nezaretinde bu hastalıklarımla bana yaşatılanlar sonucunda ne tahliyeme ne de tedavime dair tek bir somut pratik yok. Bu yüzden yaşadığım şeyler tek kelime ile İŞKENCE değil de nedir?

Arkadaşlarım Oktay Kelebek ve Cem Dursun gün gün eriyen bedenleriyle, ben ise bu hastalıklarımla, bu kuyunun dibindeki betondan tabutta ölmemek için direniyoruz. Sizden de sesimize ses olmanızı istiyoruz.

Benim taleplerim de arkadaşlarımın talepleridir.

Selam ve sevgilerimi yolluyorum.

Saygılarımla

Hasta Tutsak Mehmet Güvel

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar