“Balyozcu” Başbakan Nihat Erim’in Cezalandırılması
(19 Temmuz 1980)
Devrimci Sol tarafından cezalandırılan bu işkenceci Başbakan’ın üzerine bırakılan bildiride şu suçlar sıralanmaktadır:
“Nihat ERİM DEVRİMCİ SOL tarafından cezalandırıldı. Oligarşi MHP destekli AP Hükümeti vasıtasıyla tüm yurt çapında devrimcilere ve halkımıza karşı bir saldırıyı bütün vahşetiyle sürdürüyor. Açıkça katliam planları hazırlanıyor, işkencehanelerde devrimciler katlediliyor, kurşunlanıp sokak kenarlarında bırakılıyor. Çorum katliam planı daha önceki Kahramanmaraş katliamının aynısıydı. Bu plan tüm yurtta uygulanıyor. Hem de bizzat DEMİREL’in kumandanlığında.
Nihat ERİM de tıpkı faşist işkenceci DEMİREL ve TÜRKEŞ’ler gibi oligarşinin köpekliğini yapan eli kanlı işkenceci bir faşisttir.
O’nun eli Mahir ÇAYAN’ların, Hüseyin CEVAHİR’lerin kanına bulaşmıştır.
Nihat ERİM, Deniz GEZMİŞ’lerin idam sehpalarını onaylamıştır. Kısaca O 12 Mart döneminin eli kanlı bir işkencecisidir. Bugün de DEMİREL’lerin, TÜRKEŞ’lerin kanlı katliam planlarının sadık bir destekçisidir. Oligarşinin üst düzey faşist kadrolarından biridir.
DEMİREL’in kumandanlığındaki faşist katliam planlarını, örneğin Çorum, Amasya, Ordu, Sıvas vs. katliam planlarını protesto etmek için 12 Mart döneminin eli kanlı bir işkencecisinin şahsında tüm işkencecileri protesto etmek için Nihat ERİM’i cezalandırdık. Faşist katliamlara, işkencelere karşı tek çare halkın örgütlü gücüyle birleşmiş devrimci şiddettir.
DEMİREL ve TÜRKEŞ’lerin sonu da Şah gibi, SOMOZA gibi, Gün SAZAK gibi, Nihat ERİM gibi olacaktır”
Eylemi Gerçekleştiren Savaşçıların Anlatımı:
“1980 yazında harekete, Nihat Erim’in Dragos’ta oturduğuna ilişkin bir bilgi ulaştı. Kısa bir araştırma ve gözlem sonunda alınan bilginin doğru olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine hareket, bu istihbaratın değerlendirilmesi emrini verdi. Titiz bir çalışmanın ardından istihbarat netleştirildi.
1980 yazında hareketimizin açtığı ‘Faşist Teröre ve İşkenceye Karşı Kampanya’ çerçevesinde, 12 Mart faşizminin Başbakanı, 30 Mart Kızıldere katliamının, 6 Mayıs’ta Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idamlarının, Ulaş’ın, Cevahir’in vd. THKP-C, THKO önder ve kadrolarının fiziken yok edilmesinden sorumlu N. Erim’in cezalandırılmasına karar verilmişti. Hareketimiz bu görevin yerine getirilmesini SDB ve FTKSME üyelerinden belirlenen 4 kadrosuna verdi. Eylemde kullanılacak arabanın elde edilmesi görevi de birbaşka FTKSME’ye verilmişti. Eylemden bir hafta kadar önce bu arabayı eylemgrubuna teslim eden bu FTKSME’nin görevi bitiyordu. Eylem grubu bir örgüt evinde toplanarak istihbaratı baştan sona değerlendirdikten sonra eylem sorumlusu, ortaya çıkan önerileri ve eylem planlarından birini ‘ilk plan’ olarak saptadı. Buna göre görev dağılımı yapıldı. Birkişi eylemde kullanılacak Anadol marka otomobili kullanacaktı. 2. yoldaş, eylemin çevre güvenliğinden sorumlu olacak, olası gelişmelere müdahale edecekti. Eylem sorumlusuyla 4. yoldaş ise Nihat Erim’i cezalandıracaklardı. Eylem planına göre N. Erim’in koruması enterne edilmeye, silahsızlandırılmaya çalışılacaktı. Eğer eşi yanındaysa eşi korunacak, ona zarar verilmeyecekti. İlk plana göre eylem özel plajın girişi olan deniz kulübünün önünde olacaktı. Erim arabasıyla buraya geldiğinde araba durduktan sonra ve Erim kapıya yöneldiğinde eylem başlayacaktı.
2. plana göre, eylem saatinden önce deniz kulübü önünde olağandışı bir şey olursa 1. paralel yol üzerinde, arabada Erim’in eşi yoksa araba çapraz ateşe alınacaktı. 3. ve tali bir plan olarak da evinden çıkarken eylemin ana caddede yapılması düşünülmüştü.
3. plan caddenin kalabalıklığı, sıkıyönetim güvenliğine yakınlığı ve denetimin kısmen fazla olması nedeniyle pek olası değildi. 2. plan ise hesapta olmayan kişilerin arabada bulunması, ana caddeye yakınlığı ve kısmen kalabalık nedeniyle pek uygun değildi. 1.planın gerçekleşme koşullarının ortadan kalkmasıyla 2. plan gündeme girecekti. 2. plan için eylem bölgesine iki kez gidildi. Ama dikkat çekme, kuşkulandırma riski fazla olduğundan son anda vazgeçildi. 1. plan doğrultusunda uygulamaya geçildi…
Üç gün süreyle Nihat Erim’in hareket tarzı dikkate alınarak eylem gerçekleştirilmeye çalışılsa da daha önceden kestirilmeyen bazı gelişmeler nedeniyle 4. gün yeniden eylem yerine yönelindi.
Sabah 9.00’da istasyondaki kahvehanede buluşuldu. Birer çay içildikten sonra ‘Semtte (inşaatta) bizi bekliyorlar’ denilerek, işçi havasıyla kahvehane terk edildi. Anadol araba biraz sonra doğal plaja yakın bir yere park edildi. Şoför yoldaş plaja yöneldi. Diğer iki kişi de plaja geldikten sonra soyunup yüzmeye başladılar.
Silahları getiren 4. yoldaş biraz sonra elinde poşetle geldi. Plaj kıyafetlerini alarak silah poşetini kuytu ama kendisinin görebileceği bir yere koydu. Denize girdiler. 10 dakika sonra çıkarak bulundukları yere özgü neşeli bir sohbete başladılar… ‘Benimki birazdan gelecek!’, ‘Ben dün onlardaydım… Abisiyle kavga ettim” … Giyindiler. Silahlarını bellerine taktıktan sonra Tekel yolu üzerine ikişerli olarak çıktılar. İki kişi arabaya yöneldi ve ‘bitmeyen temizlik ve araba tamiri’ ile uğraşmaya başladılar. İki kişi ise Nihat Erim’in evini hafif çaprazda gören büfe önünde dondurma yiyor, cola içiyor ve Nihat Erim’in çıkışını bekliyorlar. Nihat Erim 15.50’de çıktı ve hemen harekete geçildi. Şoför yoldaş arabaya binerek deniz kulübünün az ilerisinde park etti. Arabanın kapısını açık tutarak bir kız arkadaşını bekliyormuş gibi yapıyordu. Diğer 3 kişiden ikisi deniz kulübünün 2-3 metre yan tarafında, oradan denize girilip girilmeyeceği üzerine konuşarak beklemeye başladılar. Silahlı güvenlikten sorumlu yoldaş da aynı doğrultuda ve 4-5 metre geride, tenis oynayan genç kızları seyrediyormuş gibi Nihat Erim’in gelişini beklemeye başladı. Bu pozisyonları almak 5 dakikalarını almıştı. Araba l. paralel yola girmeden 1-2 dakika önce, plaj bekçisi gelerek deniz kulübüne yakın 2 yoldaşa ne aradıklarını, burada gezmenin yasak olduğunu söyledi. Neşeli bir tartışma başladı, bekçi ‘yasak’ diyor, arkadaşlar da ‘Biz buradan denize girebiliriz’ diye iddia ediyorlar. ‘İstersen git deniz kulübüne sor, bize kimse karışamaz’ diye başlarından kovmaya çalışıyorlardı. Tam bu sırada Nihat Erim’in arabası son köşeyi döndü ve kulübün önünde durdu.
Arabadan, önce koruma görevlisi Ali Kartal indi. Erim’in inmesi için arka kapıyı açtı. Erim inerken, korumanın gözü iki arkadaşa takıldı ve onları azarlamaya kalkıştı; ‘Siz ne arıyorsunuz burada? Hey! Çekin gidin bakalım!’ Eylem sorumlusu yoldaş, ‘Nereye gidecekmişiz, buraya herkes gelebilir’ diyerek üzerine yürüdü. Diğer arkadaş da aynı anda yürüyünce Ali Kartal silahına davrandı. Sorumlu arkadaşın ‘sok onu beline’ ikazlarına aldırmadı ve 14’lüsünü çekti. Ateş edecekken 2 kurşunla devrildi, silah elinden kaydı Hemen peşinden Nihat Erim cezalandırıldı. Erim’in eşi arabadan çığlıklar atarak çıktıysa da ona dokunulmadı. Koruma polisi, büyük olasılıkla durumu son anda kavradığı için ateş etmek istedi. Hedefte olmadığı halde bu nedenle vurulmak zorunda kalınmıştı. Yoldaşlarımız korumanın silahını da alarak Erim’in üzerine eylemin amacını anlatan bir bildiriyi bıraktıktan sonra arabaya yöneldiler. Önce iki kişi, sonra şoför ve en son olarak da güvenlikten sorumlu yoldaş bindi arabaya. Araba yokuş yukarı zor bir manevrayla ama hızla hareket etti. Maltepe’ye doğru yöneldi.
Akşam, önceden belirlenen randevu yerinde eylemin değerlendirilmesi için tekrar buluşuldu. Eylem başarılıydı.”
Bu kampanya sırasında Devrimci Sol militanlarından Turgut Yılmaz, Talip Güldal, İbrahim Karakuş, Yüksel Karan, Osman Sümbül ve Salih Bademci şehit düştüler. Ama kampanyanın en önemli özelliği Devrimci Sol’un faşistlere ve işkencecilere yönelik cezalandırma eylemleriyle emekçi halkın adalet özlemlerine cevap verebilmiş olmasıydı.