BOZKIRIN KALBİ, TAŞRA MERKEZİ: İÇ ANADOLU -3-
SESSİZLİK BOZULUYOR, ANADOLU UYANIYOR!
1985 sonlarından itibaren öğrenci gençliğin dernek çalışmaları gelişmeye başladı. Cunta YÖK’le antidemokratik uygulamaları ve faşizmin eğitim politikasını kurumlaştırmaya çalışmıştı. Tek tip insan, düzene uygun kafalar yetiştirmek yüksekokullardaki temel hedefti. Bu saldırılara Ankara Dev- Genç’liler, öğrenci dernekleriyle cevap verdiler; 1986- 87’den itibaren çeşitli şehirlerde öğrenci dernekleri kurulmaya başlandı. Tutsak ailelerinin yarattığı sürekli eylemlilik diğer halk kesimlerine de moral ve güç veriyordu. Ankara’da 1987 yılında açılan Yeni Çözüm Bürosu da İç Anadolu Bölgesi’nin örgütlü mücadeleye katılmasında önemli bir rol oynayacaktı.
10 Nisan 1987’de ODTÜ öğrencileri, Dev-Genç önderliğinde “tek tip” öğrenci yasa tasarısını protesto için başlattıkları yemek boykotlarıyla ve saldırılara karşı aldıkları militan tavırlarıyla tüm okullara, ülkeye yayılan Nisan Direnişlerinin de yaratıcısı oldular.
1 Ağustos Genelgesi’ne karşı TAYAD’lı aileler 29 Ekim 1988’de TBMM’ye görüşmeye gittiler. Meclis’tekilerin ilgisizliği üzerine ANAP Grup Odası’nı işgal ettiler.
Öğrenci gençlik ve tutsak yakınları tutsakların direnişini desteklemek için Konya SHP binasında açlık grevi başlattılar.
Hapishanelerdeki bu direnişi desteklemek amacıyla Ankara’da değişik yerlerde onlarca pankart asıldı, ANAP Mamak ilçe binası bombalandı. Kızılay ve otogar önünde silahlı gösteriler düzenlendi.
Ankara’da direniş gelenekleri kök salmış, 12 Eylül’ün yarattığı depolitizasyon parçalanıyordu.
Ekonomik, sosyal, kültürel sorunlara karşı mücadele yürüten emekçi kadınların örgütlenmesi olan DEMKAD 18 Şubat 1989’da Ankara şubesini açtı.
Saldırılara rağmen yeni demokratik mevziler kazanılmaya devam etti: 24 Eylül 1989’da açılan Mamak Kültür Araştırma Derneği (MAK-DER) bunlardan biriydi ve Ankara gecekondularındaki ilk örgütlenmeydi.
Öte yandan Devrimci Mücadelede Kamu Çalışanları’nın öncülüğünde Ankara’da eylemlerörgütleyen BEM-DER’li Memurlar, KAM-SEN’e çağrıyapıyorlardı.
EMPERYALİST SAVAŞA HAYIR KAMPANYASI
1990’lı yılların başlarında emperyalizm Orta Doğu halklarına saldırıya geçer. Tarihe “körfez krizi” olarak geçen ve 1991 yılı başlarında fiili saldırıya dönüşen savaşta Irak halkı katledilir. Bu saldırı karşısında kimisi “diktatör Saddam’a karşı” ABD’yi haklı bulurken kimisi de olan biteni “it dalaşı” olarak nitelendiriyordu, genel bir tavırsızlık söz konusuydu. Devrimci hareket daha krizin ilk günlerinde “Emperyalist Savaşa Hayır” kampanyası başlattı ve emperyalizme karşı halk güçlerinin savaşını sürdürdü.
1991 Mart’ına kadar süren kampanya kısa sürede Anadolu’nun hemen her ilinde yaygınlaştı. İç Anadolu’da savaşa karşı kitlesel, dar, silahlı, silahsız, çeşitli eylemler hayata geçirildi. “Emperyalist Savaşa Hayır Komiteleri” örgütlendi. 16 Ağustos’ta Ankara Devrimci Sol Güçler (DSG) Ulus Çankırı Caddesi’ni ateşle trafiğe keserek bir yürüyüş düzenledi. Yürüyüşün bitiminde ABD bayrağı ve Bush’un kuklası yakılarak bildiri okundu.
Zamları ve savaşı protesto etmek amacıyla 1991 Kasım ayı başında “Emperyalist Savaşa ve Zamlara Hayır” kampanyası başlatıldı. Özellikle Mamak ve Altındağ ilçelerinde yoğun bir çalışma yürütüldü. Grevde olan Zonguldak maden işçilerine destek olmak ve emperyalist savaşı protesto etmek için Mamak, Altındağ, Çankaya, büyükşehir belediyeleri ile Gazi Üniversitesi’nde yemek boykotu yapıldı.
Bu süreçte Ankara başta olmak üzere Devrimci Sol Güçler’in örgütlü olduğu tüm şehirlerde çeşitli kampanyalar örgütlendi.
1990 6 Kasım’ında Dev-Genç önderliğinde gündeme getirilen 6 Kasım boykotu; Ankara, Sivas ve Eskişehir’de yüzde doksanın üzerinde bir katılımla gerçekleştirilirken Kayseri ve Konya’da da yüksek bir katılım sağlandı.
13 Aralık 1990’da halkın zamlar altında ezilmesini protesto etmek amacıyla Ankara Altındağ’da “Ekmek Boykotu” düzenlendi.
Halk savaş zamları altında her geçen gün daha fazla eziliyordu. Artık tüm Türkiye’yi Zonguldak’a çevirme zamanıydı. 3 Ocak Genel Grevi bu koşullarda örgütlendi.
4 Ocak’ta Zonguldak grevi Ankara yürüyüşüne dönüştürüldü. Devrimci hareket Ankara’da maden işçisine destek ve emperyalist savaşı protesto etmek için Fransız hava yoları ile Suudi Arabistan, Japonya, Kanada, Avusturya hava yollarının bulunduğu binayı bombaladı. Bu eylemler karşısında iyice çaresizleşen Ankara polisi ilgisiz insanları “eylemlerin faili” olarak gösteriyor ve işkenceden geçirerek tutukluyordu.
Bu süreçte AYÖ-DER’li Birtan Altunbaş 9 Ocak’ta Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nden çıkışta gözaltına alındı ve 16 Ocak 1991’de işkenceyle katledildi.
Katliamın ardından üniversite ve çeşitli mahallelerde geniş katılımlı forum ve gösteriler düzenlendi. Yazılamalar yapıldı, pankartlar, duvar gazeteleri asıldı. Bildiri el ilanı dağıtıldı. Ayrıca Birtan Altunbaş’ın anısına Ankara Valiliği bombalandı.
ANADOLU DEVRİMCİ ŞİDDET EYLEMLERİYLE UYANIYOR!
İç Anadolu ve özellikle Ankara oligarşi açısından önemliydi. Ne yapıp yapıp buradaki örgütlenme ve mücadelenin önünü kesmeye çalışıyorlardı. Öyle ki Ankara DAL işkencecileri gözaltına aldığı devrimcilere “Sizi burada barındırmayacağız, İstanbul’a gidin” tehditlerini savurup duruyorlardı. Çeşitli sol gruplar bu baskıları kaldıramayıp dergi bürolarını kapatıp giderken devrimci hareket bedeller ödeyerek direndi ve başkentte kurumlaştı.
Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından devrimci hareket, ülke genelinde bombalamalar, gösteriler şeklinde onlarca eylem yaptı. Ankara’da büyük tekelci kuruluşlara yönelik üç bombalama eyleminde, Halk Bankası Sıhhiye Şubesi, Akbank Tandoğan Şubesi, Emlak Bankası Sanayi Şubesi bombalanarak tahrip edildi.
12 Eylül sonrası uygulamaya konan 24 Ocak Kararları’nı, zamları, hayat pahalılığını ve zulmü protesto etmek amacıyla yürütülen kampanyada Ankara’da MESS binası halk kurtuluş savaşçıları tarafından bombalandı.
30 Mart-7 Nisan Devrim Şehitleri Haftası’nda İngiltere Büyükelçiliği’nin konsolosluk aracı ve Türk-İngiliz Kültür Derneği bombalanarak tahrip edildi.
17 Aralık 1990’da işkenceci Doktor Musa Duman Ankara’da cezalandırıldı. Musa Duman Pir Ahmet Solmaz’ın katledilmesinin sorumlularından biriydi.
1991 başları Ankara’da devrimci şiddet eylemlerinin, halkın adaletini sağlamaya yönelik eylemlerin yoğunlaştığı bir dönemdir. Bunların başlıcaları şunlardır:
Kürt halkına çektirdiği zulüm nedeniyle “Kürdistan Kasabı” olarak anılan General Hulusi Sayın 30 Ocak’ta Ankara’da cezalandırıldı.
İşkencelerin yoğunlaşmasına misilleme olarak halk kurtuluş savaşçıları iki işkenceci polis Avni Doğan ve Murat Soytürk’ü Ankara’da ölümle cezalandırdı.
Ayrıca 14 ayrı yere “Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “İşkencecilerden Hesap Sorduk Soracağız” yazılı pankartlar asıldı. Etlik, Seyranbağları, Küçükesat, Mamak, Dikmen’de korsan gösteriler yapıldı.
ABD Dışişleri Bakanı James Baker’in ülkemize gelişini protesto etmek amacıyla Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana’da bombalı eylemler yapıldı. Ankara’da 17 Mart’ta İnterbank ve Amerikan IBM şirketi bombalandı.