Yaşama kulaç atılıyor,
Şişme bir lastik botun titrek omzunda.
Meriç, kıldan ince bir köprü,
Ölümle yaşam arasında gerilmiş bir tel.
İki dakikalık bir zaman diliminde,
İnce bir ipliğin ucunda canlar,
Bot üstünde,
Yaşam ve ölüm arasında savruluyorlar.
Meriç, insanları tanrılara adanan bir sunak,
Sessiz ve derin, aldığı ruhları geri vermeyen bir mezar.
Ardında yitik anılar,
Gizli acılar,
Dinmeyen özlemler saklıdır.
Özgürlük ve tutsaklık, umut ve ölüm,
Hepsi onun sularında buluşur.
Meriç, bir nehir,
Suyu toprağa can verir,
Ağaca, insana,
Sınırları aşar, ülkeleri besler,
Denizi kucaklar, umutları taşır.
Umudu kuşananları,
Savaşa koşanları taşır.